Herkesin başkalarının acıları üzerinden hayata güldüğü günler koşuyor dünlerimiz. Kiminin yarası, kiminin devası ve büyüyoruz bir şekilde yarınlara. Çocukluğu bile suçlu olan çocuklardan nasıl beklenir ki masumiyet resimleri? Avuç avuç kusuyoruz yutkunamadığımız bir kısmetin nimetini. Fazla hepimize bu lokma…
Ağız dolusu tükürüklerimiz biriktiriyor "keşke"lerimiz. Kimse de yakamızdaki kirleri silmiyor artık. Leke sökücülere yatırdığımız utançlarımız kalıyor üstümüze başımıza. Bir evsiz kadar bile temiz değilim üstelik. A sınıfı tasarruflar da işlemiyor harcadığımız hiçbir sözcüğe. Bol keseden atıyoruz alfabemizden harflerimizi. Lisan yetmezliğince anlaşılıyoruz ama anlaşılamıyoruz bir türlü insanca…
Kuşlar bile daha da sıcağa hasret çekmiyorken ve mevsimler hep ayaza kaçmışken, telafisiz göçler yetmedi mi ömrümüze? Yoruldum epeyce diyorum ve nedense rötarlı bir uçuş kalkıyor dünümden günüme. Yetişemiyorum o vakit hiçbir şeye, ölmeye…
Affet beni geleceğim!
Karar verdim, ben artık gelmeyeceğim…