Nefsime müdafaa cinayeti gibiyim şimdilerde. Bir adım atsam, vicdanım katilime ferman. Şimdi susuyorsam eğer sanma ki düştüğümden! Bendim o kendi rızasıyla uçurum olan ve sendin uçurumlarca hayata atlayan.
İkimiz de yalancıyız belki de. Sen beni susarken ben sensizliği konuştum hep. Çok gürültülü bir sessizlikti ve artık yazamaz olmuştum çünkü; her yazmaya çalıştığımda ağlardı kalemim…
Oysa yazacak ne çok sen vardı daha. Kaç sayfa olur bilmem ama çok sayfa var hikayemde. Karakterleri sabit bir oskarlık filmin özeti gibiydi bizim hikayemiz. Gelişmemiş bir giriş, sonuçsuz bir bitiş…
Ne çok soran oluyor seni bana ve ne çok susuyorum ben seni. İlkbaharda eriyen kardan adamı ayakta tutmaya benzermiş var oluşun ama anlamam zaman aldı. Dallarımda belki çiçekler açardı açmasına ama onlar her açtığında karlar yağardı dünlerime, üşürdüm…
Şimdi günleri suçlar oldum ve şimdilere küstüm yokluğunda. Yarınlar mı? Yabancılaştım artık ben yabancı her güne.
Sahi başlarken biter mi insan? Birde şu boşver diyenler var. Bilmiyorlar ki verecek bir boş bile kalmadı bana. Kim bilir kaç yokluk kaldı ömrüme…
Arada bir sanki kalbin dokunuyor kalbime, kestiremiyorum gelişini. Ardından sen sürümü bir yazılım yüklüyorum ömrüme…
Şimdi söyler misin bana?
Hangi gelecekte saklı benim o gelmeyeceğim..?