Özlem doluydum her zerresine her anına gözlerim doluyordu içimdeki sessizliği anlatamıyorum bazen hiç kimseye diyemediğim anlatamadığım şeyler vardı.
Çobanım ben özümü özlemişim ben kimseyi düşünmeyen kimseyle işi olmayan kendi çapında eğlenen biriydim ne oldu bana söylesene ne olduğunu anlat bana içim parçalanırken baktım yine göremedim içimdeki acıyı bir kimseye anlatamadım bir kelam edemedim sustuğumda içim acıdığını hissettim en güzeliydi özümü hatırlamak özümü unutmamak hani bir sevgi var hani bir ümidin var ya parçalandığında kaybolan sesiyle içini hoş tutan ümidin yokmuydu kalbindeki acıları dahi anlatamadığın kimse olmayışı bitiren tek heceydi yaşamanın başka hayatların olması bambaşkaydı.
Şimdi karademliğimi doldurdum kırık dökük sobamda yanan ateşin eşliyle anlattım dağlara doğru içimdeki özlemi içimdeki hayran olduğum sevdanın ümidi bile olmucanı hissetmek koyuyor her zaman kaybolan bedenime yanıyorum her zaman bitik olan dünyanın herşeyine haykırdım kısık bir ses ile gelen müzik eşliğinde...
Ağlıyordu gözlerim dökülüyor içindeki tek tek hem özlem hem dert hem keder haykırıyordu şu yalan dünyada gülmeyen yüzüme mi yanayım , çıkıp gittiğim bu sahte insanların olduğu şehire mi yanayım söylesene bana neyleyim içimdeki yangının nelere sebeb olduğunu anlatıyordum işte
Kızmıştım çobanım diye baktım bir gün cebime 1 milyon var ama ne ev kurabilin ne aş doyurabilin ne başka bişey geri çekmiştim kendimi o zamanda umarsızca suskunlukla o kendim gittim sanmıştı hep işte ama 1 gün olsun hiç bir kere yanlız bırakmadım ya başka biri olarak tanıdı ya başka bir şey o sanıyor ki bakmıyorum o sanıyor ki anlatamıyorum asıl olan sevgi olduğunu anlarsam da fayda olmazdı gitsem kapısına aş dicek yok dicem, şu dicek yok dicem kahpe felek peşine düştüm gittim o sahte insanların peşine ve çobanlık sevda için rafa kalkan oldu
Şimdi anlatılan sevdamıydı kedermiydi yoksa neydi bu gülümsemeyi dahi anlatamıyan kalbini acıtırcasına yok eden bir sebebmiydi bu zaman şimdi türküler çalıyor karademlik ile ağlıyoeum özlediğim o toprakda dağda yine geldim aynı yere ama yine hüznlü yine yanlız kırık sobamda yine mutsuzdum her seferinde anlatılan masallar gibi mekik dokuyup durdum her seferinde şimdi sadece bir demlik bir bardak bir de hüzün var....
Değişen ne oldu ki ....
Kaderin perçevinde haykırdığım bu nalet dünyada şimdi mısralara sarılma vakti anlatıyorum hepsini teker teker...
Asıl olması gereken olmadıktan sonra ne şan ne para ne mülküm olsa 1 gram zevk almıcam ben bitiyorum görüyormusun...
Şimdi
Bitiyor geri dönüyorum bu kahpe sahte insanların olduğu yere imdeki acıyı sobanın içinde saklıyarak dert ortağı yaparak gidiyorum türküler eşliğinde
İnşirah suresinin ferahlıyla anlatıyorum o sade tahta kulubeme yanlız düşen kaderime bir bardak çay eşliğinde....
Kalem oynar her cümleyle
Hayat döker perçem perçem dosyaları
Şimdi bir imza ile son bulan hayata
İmzanın mermi olduğunu anlıyamamışım...
Not: Kader ağlasada susmak ve sahte gülücüğe devam...
__________________
SusKun ve Sessiz Mürekkep...
Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.