15 Mart 2020, 00:30
|
#1 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Plaklardan Youtube’a Müziğin Adım Adım Dönüşümü
Plaklardan Youtube’a Müziğin Adım Adım Dönüşümü Özenle arşivleyip sakladığımız, çizilmesin diye üstüne titrediğimiz plaklardan MP3 klasörlerine ve Online Müzik Platformlarına Geçiş Süreci... 1960’LI YILLAR
Her evde gramofon, radyo yok. Özellikle de Anadolu’da, küçük kasabalarda. Bu sebeple kahvehanelerde, çay bahçelerinde dinleniyor gramofonlar, radyolar. Radyo önemli bir kitle iletişim aracı. Radyoda emisyona çıkan sanatçılar çok kıymetli. Ama daha önemli bir şey var ki… İki şarkılık ‘taş plaklar’…Halk ya radyolardan dinleyebiliyor sanatçıları ya da sanatçıların binbir zorlukla doldurdukları taş plaklardan. O taş plaklar ki özen istiyor, kıymetinin bilinmesini istiyor çünkü çok hassaslar. Kayıtları çok zor Avrupa’dan teknisyenler geliyor sanatçılar aylık kiraladıkları stüdyolarda ilkel koşullarda kayıtlar yapıyor… Günümüzün deyimiyle ‘hit‘ olmuş şarkıların taş plakları 3’er 4’er tane alınıyor. Çünkü taş plaklar çok fazla dinlendiklerinde çok çabuk kırılıyorlar… 70 VE 80’LER…
Taş plakların yerini 45’likler almaya başlıyor. 45’likler biraz daha dayanıklı plastik bir malzeme daha esnek daha sağlam taş plaklara göre. Tabi çağ biraz daha ilerlemiş artık kayıtlar taş plaklar kadar zor değil. Ama bu zor olmayan durum plak yapabilen kişilerin sayısını arttırıyor. Sanatçının adı var. Gidip ismiyle satın alıyorsun plağı. Sonra iki şarkı yetmemeye başlıyor EP’ler devreye giriyor. 45’liklerle aynı malzeme ve boyuta sahip olan EP’ler 3-3 yani altı şarkı alıyor. Ardından 45’liklerin iki katı büyüklüğünde LP’ler… LP’ler 12 şarkılık. Şarkı sayısı artıyor iyi güzel ama hassasiyet sorunu hala devam ediyor. Tüm bu plaklar çizildiğinde atlama yapıyor, cızırtı yapıyor. Hatta halk arasında “Bozuk plak gibi takılmak” diye bir deyim bile gelişiyor. Bu nedenle özenli bir saklama istiyor plaklar. Bir LP 12 şarkı, heyecanla alınan LP’ler pikapta bir çırpıda dinleniyor. Her şarkının her notası her kelimesi hissedilerek, duyularak… Pikabın iğnesini denk getirip şarkı atlatmak o kadar kolay değil… Ya çizilirse? Kapakları bile kıymetli çünkü şarkı sözleri oradan takip ediliyor. LP’lerin iç kapaklarında kocaman sanatçı fotoğrafları… 80 ORTALARI… 90’LAR…
LP’ler 45’likler EP’ler fazla büyük ve zahmetli gelmiş olacak ki… Her yerde dinlenilebilir bir form alıyorlar. İsimleri kaset oluyor. Kaset bir bant sistemi. 45, 60 ve 90 dakikalıkları var tıpkı plaklar gibi. Artık kayıtlar daha kolay hatta teypler kendileri bile kayıt yapabiliyorlar. Hala sanatçının adı var, isimle alınıyor yine kasetler. Promosyonlar, tanıtımlar hatta klipler… Yine ortalama 10-12 şarkılık bu kasetler fakat bu defa ileri geri sarma şansımız var. Beğenmediğimiz şarkıyı hop ileri sarabiliyoruz. Kasetler daha az yer kaplıyor daha kolay taşınabiliyor fakat hala bir sorunları var bu defa da içlerindeki bantlar kopabiliyor. Kopan bant özenle bir oje marifetiyle yapıştırılıyor ve kullanıma devam. Kasetler de özen istiyor her teypte dinlemek akıl karı değil, ya teyp sararsa? Böyle bir sorun da var artık. Kasetlerin kartonetleri var. Orada da boyutları küçülmüş poz poz sanatçı fotoğrafları, şarkı sözleri… Saklanmalı, korunmalı, özen gösterilmeli… 2000’LER
CD EndüstrisiArtık plak benzeri ufacık arkası parlak CD’ler var. Sanatçılar hem kaset dolduruyor hem CD. Çünkü bu bir geçiş evresi. CD oynatıcılar biraz pahalı. Kasetler arabalara girmeyi başarmışken CD’ler henüz lüks sayılıyor. Ama kasetten çok daha kolay bir kullanımlar var. Koyuyorsun CD çalara CD’yi arka arkaya çalıyor. Tek tuşu var geri ileri sarma derdi yok. Direniyor sanatçı isimleri özenle hazırlanıyor kartonetler… Kartonetler hala var ama hala şarkı sözleri takip edilebiliyor. Gel gelelim CD’ler de hassas… Çağ ilerliyor ama bu hassasiyet sorununa çare yok. CD’ler çizilebiliyor hemen. Bu yüzden kutularında özenle saklanmalılar aynı plaklar gibi toz görmemeleri gerek… 2000 ORTALARI
MP3 diye bir şey çıkmış artık. Bir tür bilgisayar uzantısı. CD’lerden çekiveriyorlar bilgisayarlara. Güzelim şarkı isimleri birden bire ‘Track1, Track2’ oluyor. Beğenmediğini silme şansın var! Daha ne olsun. Hop o şarkı hop bu şarkı… Tamamen karışık MP3’ler var artık. Son demleri artık sanatçı isimlerinin. Onlar da “X kişisinin full MP3 albümü” olmuş köşe başında seyyarlarda satılıyor. İnternette yaygınlaşmaya başladı. İndiriyoruz dinliyoruz, beğenmezsek siliyoruz ama klasörlerimiz oluyor bilgisayarlarımızda. Şarkı sözleri yok, sanatçı fotoğrafları hiç yok. Ama olsun saklıyoruz ya… Özen gösteriyoruz yine. Saklayabiliyoruz hala sonradan cebimize giren ufacık MP3 çalarlarımızda… 2010’LAR
Artık MP3 imparatorluğu var! CD bile nostalji olmuş. Bizim zavallı plaklar sahaflarda, sararmış hepsi, kapakları yok, olanlar ise yırtık, taş plakların esamesi yok. Sadece meraklısında. Elden çıkartılıyor yayıntı diye. Çünkü bilgisayar programları var MP3’leri indirebildiğimiz. İnternet var her şeyimiz! Klasörlerimiz var bilgisayarlarımızda albüm albüm hem de! Şarkı sözlerini ezberliyoruz ama dinleye dinleye çünkü kartonetimiz yok. Okuma alışkanlığımız körelmiş. Anladığımız sözle eşlik ediyoruz şarkıları, anlamadığımız kısımları uyduruveriyoruz. Şarkılara isimleriyle değil hatırladığımız sözlerle isimler takıveriyoruz. Özen yine gösteriyoruz ama bilgisayarımıza. Maazallah ya virüs falan girer de çökerse bilgisayarımız. Baştan indirmek zorunda kalırız bütün o MP3’leri. GÜNÜMÜZ ‘2020’
Youtube MüzikYoutube var artık yaşasın! Yeşilköy’de Avrupa’dan teknisyenler beklenerek balmumlarıyla taş plak doldurulan o fabrikanın yerinde yel bile esmiyor. Müzik yapmak için güçlü bir bilgisayarının olması yeterli. Hem sese de ihtiyacın yok. Doğru ritim ve dile pelesenk doğru kelimeleri buldunuz mu o videoların altındaki sayaç tıkır tıkır işliyor. Saklamaya özen göstermeye gerek yok artık. Bir internet sitesi sizin yerinize saklıyor. Hem bizim de işimiz kolay. Tek tıkla aklına gelen-gelmeyen kişiyi dinliyorsun. Hatta daha kolay sanatçının adına ihtiyacın yok. Yazıyorsun aklına kaldığı kadarıyla şarkının bir sözünü. Açıyorsun şarkıyı 30 saniye. Beğenmedin mi o yanda ‘Önerilenler’ var bizim yerimize düşünüp seçiveriyor. Yayıntı yok, çizilme-kırılma tehlikesi yok, bant kopmuyor; teyp sarmıyor… Ama tek tık emekler çöpe… E peki şimdi biz neye özen göstereceğiz? Alıntı |
| |