Mutluluk
Eskimezliği ve azalmayan değeriyle klasikleşmiş kelimelerden biridir mutluluk.
Kısır bir döngüdür: İnsan önce fark eder, beğenir, sahip olmak ister, olur; sonra etkisi geçer ya da kaybeder, mutluluğu biter.
Bu hep böyledir, demek büyük bir iddia gibi görünse de, evet, bu hep böyledir. Onu mutlu eden her neyse bir gün ya biter ya da onu kaybettiği için mutluluğu farklı bir duyguya -mesela mutsuzluğa- tebdil eder.
Bu iş burada biter…
Mi?
Bitmez…
Yaşaması için ayakta durması, ayakta durması için de mutlu olması gerekir ve bu yüzden yeniden farklı mutlulukların peşine düşer. Böylece yeni bir kısır döngü başlar.
Yorulur, yenilir, ezilir…
Sonra düşünür: Gücüm yetmez, hükmüm geçmez; kimsenin de bana gücü yetmez, hükmü geçmez. Peki, madem mutlululuktan vazgeçilmez, o hâlde neye gücüm yeter, neye hükmüm geçer?
İnsanoğlu aramış bu sorunun cevabını tarih boyunca ve bulmuş:
Kendisine…
İnsanın gücü aslında sadece kendisine yeter.
Sağlam kurmuşsa “iç”ini, o güç ona gerçekten yeter! |