Bildiğim kelamların
Bir zemher yelde koybolması gibi
Özlem içindeyim
Yoldaşım ;
Zemheri bir havanın yalnızlığı avazımı kesmişken,
Yüreğimin en derunı yerinden tuttun
Önce bir yaprak vesile oldu kalbime düşüşüne..
Korka korka atan kalbim ritmini kaybetmişken,
Gözlerinin karasına düştüm...
Ah yar, geceyi kıskandıran gözlerinin nurı nazarına ,
Beni Leyla diye düşüren Mevla'ya hamd olsun...
Huzurum;
Her gece dolunayı beklerken pencere önlerine saklardım dualarımı..
Hayalimdeki Kaysa Leyla olma hevesi varken içimde, bir sen süslerdim..
Safer ayının dolunay vakti girince semaya,
Açtım ellerimi dua dua içtim seni..
Sen varken secdelere doyamadım..
O ki, aşkla öptüğün alnımı değerli kılan yegane mekan secde idi,
Sürdüm alnımı secdelere,
Sürdükçe aşkını içime çektim…
Özüme sözünü, sözüne de özümü can can diye katan Mevla’ya hamd olsun...
Sırdaşım;
Hiçlik şarkısı söylerken,
Kelama hasret kalan yüreğime dost narinliğinde yetiştin...
Bir kuyu başında su beklerken,
Suya yakın olmanın sevincini yaşattın.
O nurlu ellerinle içirdin abı hayattan...
Üç yudumda bitecek gibi geldi koca kuyu; ama sen tarifi imkansız bir güven verdin içime..
Şemsi kıskandıran çehrenin güven edasını, yüreğime düşüren Mevlaya hamd olsun...
Gönüldaşım
Sen ki bir çınar misali köklerini aşk suyu ile beslersin ,
Her yaprağında bir gizem,
Her yaprağında bir ben bulurum..
Serp üstüme toprağından, sen koksun gül edalı sözlerim..
Alemi cümle sana hayran hayran nazar ederken, titresin içim, lal olsun dilim..
Can diyen dilin düşsün ciğerime ,
Fezaya bakan asil bakışların çöksün içime ,
Kulağımdan silinmesin sadan…
Dimağıma düştü sesin, o bereketli sadâyı bana nasip eden mevlaya Hamd olsun...
En kadim sevdam;
Aşkın tasavvurunu maziye bıraktım ,
Şimdi senli günlerin sürûrunu yaşarım..
Güldemetin adınla berceste, işlerim sevdamı hece hece…
Bu sevda seninle şayeste, girdin gönlüme aheste aheste…
Ah yar,
Her hecemi kalbimden söken yüreğin, İki cihanda yanımda olsun,
Seni tanıdığım güne Hamd olsun…