Sevgisini ve öfkesini söylemekten çekinmeyen şair: "Nefi"
Sözünü ve gözünü budaktan sakınmayan bir şair. Dolayısıyla klasik Türk edebiyatında daha çok hicivleriyle, kasideleriyle öne çıkıyor. Nefi'nin hakikaten hicivlerindeki o ağır dilini, hatta babasını bile eleştiren dilini, gazellerinde son derece nahif, estetik ve lirik şekilde kullandığını söyleyebiliriz. Benim bu noktada bir serzenişim olacak. Nefi, eğer batı kültüründe yetişmiş, batıya mensup sanatkar olsaydı, sanırım çok çok farklı yeni nesillere tanıtılırdı. Neden? Çünkü Osmanlı edebiyatında ezber bilgi vardır. 'Osmanlı şairleri, sultanlara caize almak maksadıyla sadece eser ortaya koyarlar' düşüncesi hakimdir. Lakin Nefi öyle bir sanatkar ki bu kadar eser ortaya koyan birisi, devletin değişik makamlarında çok güzel caizeler alarak çok güzel yükselebilirdi. Ama Nefi, bunu tercih etmiyor, 4. Murat dahil olmak üzere babasını da hicveden şairdir."
Nefi'nin sözü çok iyi kullandığını anlatan Erbay, hiciv yazan şairin yeri geldiğinde fahriyeler ve methiyeler de kaleme aldığına işaret etti.
- "Babasını bile eleştiren şair"
Erbay, her dönemin kendi şartlarında değerlendirilmesini isteyerek, "Nefi'nin hicivlerinde kimseye acımadığı söylenir. 'Babasını bile eleştiren şair' derler ama onun alt metnine baktığınız zaman babası Nefi'nin çocukluğunda onları terk edip gidiyor, Kırım Hanı'nın yardımcısı oluyor. Kendileri Anadolu'da fakirlik içinde yaşarken, babasının gidişi tabi büyük bir travma yaratıyor. Babasını da hicvetmesi bundan mütevellit." diye konuştu.
- "Övgüleri de yergileri de uç noktadaydı"
Bu tür büyük sanatkarların kıymetinin bilinmediğinden yakınan Erbay, şunları kaydetti:
"Batılılaşma süreciyle 7 asırlık edebiyata olan bakışımız, hakikaten daha farklı olmuş. Neden? Çünkü bu edebiyat, medeniyet kurmuş bir edebiyat. Sen batılılaşma süreciyle batıya ait olanları eğer tabiri caizse monte etmeye çalışırsan o zaman yeni bir medeniyet ya da kurulmuş medeniyetin üzerine kiremitleri inşa edemezsin. Nefi, eserlerinden gördüğümüz kadarıyla çok yönlü bir sanatkar. Mesela Mevlana Celaleddin Rumi için şiir kaleme alması, Farsça şiirlerinde samimi bir tasavvuf tavrı ile mevlevi dedelerinden feyiz aldığını ifade etmesi, Arapça, Farsça bilgisi ve bu dillerde metinler ortaya koyması, hem lirik hem hiciv türünde eserler ortaya koyması ile çok yönlü sanatkardır. Nefi, övgülerinde de yergilerinde de uç noktada olan bir sanatkardır."
Gazel
Yoklamazsın hîç var mı dilde dâğın yâresin
Böyle mi gözler güzeller âşık-ı bîçâresin
Âh ile derdi bilinmez âşık-ı bîçârenin
Çâk çâk ede meğer âhı dil-i sad-pâresin
Gördüğün öldürmedir kârı o hûnî gözlerin
Koymaz anınçün elinden gamzeler gaddâresin
Zülfüne bend etmesin yâ n'eylesin Mecnûn gibi
Zabta kâdir olmayan âşık-ı dil-âvâresin
Halka-i zülfünden eyler dil temâşâ ruhların
Vermese hurşîde n'ola revzen-i nezzâresin
Derdin izhâr etmek ister dâ'imâ Nef'î sana
Sen de lutf et yokla bir gün dilde dâğın yâresin
NEFİ
ALINTI |