Cevap: Velhasıl...
Bir kuşu avuçlarınıza aldınız mı hiç? Onun göğsünü kendi göğsünüz sanırsınız. Uçup gitmesine razı olamazsınız, yüreğiniz dışarı çıkacak diye korkarsınız. Bir avuç hayatı için, yaşamın kutsal pırıltısını size kaptırmamak adına, beceriksiz kısa bacaklarıyla nasıl da direnir! Sizi şaşırtan bir güç vardır kanatlarında, sıkmakla bırakmak arasında gidip gelirsiniz.
Uçup gittiği an, özgürlük ile kaçışın aynı anlama geldiğini hissedersiniz. Bir sahibin övüngenliğiyle gülümsersiniz ona; her şeyini geri verdiğinizi düşünerek ağzınız iki yana yayılır. O kaybolana kadar, gözlerinizi ondan ayırmazsınız. Kaybetme duygusunun kısa süreli burukluğu, yerini kıskançlığa bırakır.
O sırada ne olmak istersiniz?
Kuş mu, onu sıkan el mi?
Sema Kaygusuz - “ Sandık Lekesi ”
__________________ Eski bir kadınım ben,
Siyah-Beyaz fotoğrafları,
45'lik plakları özlüyorum...
Yine bir gül nihal alıyor gönlümü
eteklerim uçuşarak vals yapıyorum..
Beyoğlu'nda gezerken Pera'yı düşlüyorum
Yelpaze ile serinlemek,
Naif birkaç sözcükle ısınmak istiyorum.
Yüzüne bakmaya utandığım,
elimi tutmaya kıyamayan,
Aşklar hayal ediyorum...
Eski bir kadınım ben,
İnce bir dantel gibi işlemeden hayatı,
Ölmek istemiyorum... |