28 Ocak 2019, 17:56
|
#13 |
Çevrimdışı Tefeci'nin Kızı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Aşkı Kim Tarif Edebilir?
| dOubLe Nickli Üyeden Alıntı
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. |
Bence aşk...
Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ı fethettiğinde bir süre orada kalır. Bu sırada kaldığı otağda görevli Mısırlı bir cariye vardır ki, Selim Han sabah çıkınca, geliyor, akşama kadar çadırı temizleyip yemekleri hazırlayıp gidiyor, akşam olunca da Yavuz Selim Han çadırına dönüyor...
Bu cariye Yavuz Sultan Selim Hanı görür görmez âşık olur. Lâkin ümitsiz bir aşk!.. Zira bir tarafta koskoca Cihan Padişahı Halife-i Rûy-i Zemin, diğer tarafta basit bir cariye...
Cariyenin aşkı dayanılmaz seviyeye ulaşıp da kalbine sığmaz hale gelince, ne yapacağını bilemez halde Padişaha açılmaya karar verir. Lâkin aradaki uçurumu düşününce koca sultanın karşısına çıkma cesaretini kendinde bulamaz. Düşünür, taşınır ve bir yazıyla ilân-ı aşk etmeye karar verir. Bir not yazarak Selim Hanın yatağına bırakır. Notta sadece üç kelime yazılıdır: “Derdi olan neylesin?”
Akşam gelince notu gören Selim Han, bunun, çadırını süpüren cariyeye ait olduğunu anlar ve kâğıdın arkasına cevabını yazar: “Derdi neyse söylesin.”
Kâğıdı aynı yere bırakır. Sabah olunca da çıkıp gider. Cariye temizlik için çadıra geldiğinde kaparcasına kâğıdı alıp heyecanla okur. Halifenin cevabından cesaretlenen cariye, kâğıdı çevirip önceki notunun altına şu cümleyi ekler: “Korkuyorsa neylesin?”
Akşam olur. Halife çadıra döner. Kâğıdı okur ve cevabı yazar: “Hiç korkmasın söylesin!”
Sabah bu cevabı okuyan cariye artık kararını vermiştir! Aşkını o akşam halifeye söyleyecektir. O gün temizliği bitirdiği halde gitmeyip beklemeye başlar...
Yavuz Sultan Selim Han akşam çadıra dönünce cariye hemen ayağa kalkar. Selim Han “Buyurunuz, sizi dinliyorum” deyince, cariye bütün cesaretini toplamaya çalışırken, titreyen ellerini gizlemek için elleriyle dirseklerini tutarak kollarını kavuşturur. Heyecandan kalbi yerinden fırlarcasına atarken, titrek ve mahcup bir sesle “Efendim...” der. “Cariyeniz...” ve cümlesini tamamlayamadan “Allah!” diye feryad ederek yığılıp kalır. Selim Han da çok hislenmiştir. Gözyaşlarını silerek etrafındakilere şöyle der:
“Gerçek aşkı şu cariyeden öğrenin. Zira âşık, mâşukunun yolunda olur ve o yolda ölür.”
| Beyefendi bunu daha önce biyerde okumuştum.Evet haklıaınız aşkı güzel anlatmışlar diyeceğimde anlatmakdan ziyade yaşamışlar güzel paylaşımınız için çok mersi.
__________________ ''Zamanın Eli Değdi Bize
Artık Aynı Değiliz
İkimiz de'' Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
|
| |