Hayvan sevgisi
Hayvanların acı çekip çekmediğidir Francione’nin asıl sorusu. Acı çektikleri sürece onları kendimizle eşit gözetmemiz gerektiğini anlatır bıkmaksızın; ama onun anlattıklarına, verdiği bilgilere bakınca, hayvan haklarının gerçek anlamından ne denli uzak olduğumuzu yüzümüz kızararak düşünmeye başlayacağız. Hayvan Haklarına Giriş’i belki de bir okul kitabı yapmak ya da bununla da yetinmeyip -nasıl yapılırsa yapılsın- bir halk kitabına dönüştürmek gerektiğine inanıyorum. Bu kitapla kendini eğiten bir kuşağın sonunda şimdiki kuşakları tanımak istemeyebileceğini de düşünerek...
Hayvanlara insanca davranmakla yetinmeyi değil, onların sömürüsüne toptan son verilmesi gerektiğini belirtiyor Francione. Sonunda hayvanlara insanların ettiklerinin kötü birer izleyicisi değil miyiz? Bugünlerde bir televizyon kanalında “Can Dostum” adı konmuş programı hayvan sevgisi diye sunanlar, barınak köpeklerini eğitip kandırıp televizyonda maskara ediyor. Köpeklerin sorumluluğunu üstlenen televizyon ünlüleri yaptıklarından pek hoşnut, ama birer eğlence nesnesi olarak kullanılmaktan hoşnut olup olmadıklarını bir de köpeklere sorsalar...
Bu programa yarışmacı olarak katılanların sevgiyle davrandığına inanılır elbette, ama dünyanın her yerinde eğlence için kullanılan hayvanların çok kötü davranışlarla eğitildikleri de bilinir. Sözgelimi çocukları eğlendiren sirk hayvanları kırbaçla, elektrikli copla, metal kancalarla “terbiye edilir”. Sirklerde “dans ederken” arka ayakları üstünde durmaları için bazen ayıların ön pençeleri yakılır; insanların o karnaval içinde dövüşür gibi yaptıkları hayvanların tırnakları ve dişleri sökülür. Rodeolarda hınçla ileri atılan hayvanları öfkelendirmek için elektrikli cop ve dayak sıradan eziyet araçlarından. Eğlence amacıyla kullanılan hayvanlar sonunda yaşlanıp işe yaramaz hale gelince de ya öldürülüyor ya da araştırma malzemesi yapmak gibi ahlaksızca biçimlerde kullanılıyor. Köpekleri televizyonda yarıştırmak için sıkı bir “eğitimden” geçiren iyi yürekli ünlüler de kötülük olsun diye değil, iyi yarışmaları için onları yapay yollarla şartlandırma, belki ara sıra cezalandırma yoluna gidiyor olabilir. Amaç eziyet etmek değil de, iyilik yapmak olduğu için...
Bir hayvan üreticisi de yenmek için beslediği hayvanları dağlama, onları bağlayıp ara sıra dövme, berbat barınaklarda tıkış tıkış tutma, hadım etme, sığırları kesmeden önce acı çekmesin diye elektrikle şoka uğratma, daha neler neler yapama hakkını yasalardan alıyor.
Deneylerde ve testlerde kullanılan hayvanların insanın canavarlığını nasıl sıradanlaştırdığını durup düşünmediğimiz de kuşkusuz. Yoksa hayvanların yakılması, zehirlenmesi, kör edilmesi, mekanik şiddet araçlarına dayanıklı olup olmadıklarının ölçülmesi, türlü çeşitli hastalıklara maruz bırakılmak için akla gelmedik uygulamalara uğratılması, kol ve bacaklarının kesilmesi, gözlerinin çıkarılması, uyuşturucuya alıştırılması, kullanıldıktan sonra da hemen her zaman öldürülmesi yanı başımızda bir yerlerde olmuyor mu? |