NASA'ya Göre Mars'a Gidenler Kanser Olacak
Olası bir Mars seyahatinde insanların neler yaşayabileceklerini araştıran NASA, Kızıl Gezegen’in kansere neden olabileceği sonucuna ulaştı. Araştırmanın detaylarına ve olası ihtimallere değiniyoruz.
Dünya’ya en çok benzeyen Güneş Sistemi üyesi Mars, içinde bulunduğumuz yüzyılın en çok tartışılan konularından birisi olacak. Mars’a gitmek kolay bir iş değil, ancak insanlık yakında orada olmak için var gücüyle çalışıyor. Bu çalışmaların başını çeken kuruluşlardan olan NASA; artık Mars’a nasıl gideceğimizi değil, gittiğimizde nasıl yaşayacağımızı merak ediyor. Atmosferinin %96’sı karbondioksit olan Mars, insanın doğrudan gülüp oynayacağı bir ortama sahip değil.
Bilim insanları Mars’taki insan yapılanmasının gezegenin yüzeyinde değil, özel olarak tasarlanmış yer altı yapılanmalarında olması gerektiğini düşünüyorlar. Her şeyden önce biyolojimizin, yabancı bir ortama nasıl tepki vereceğini bilmek, olası ihtimallere karşı hazırlıklı olmak gerek. ABD’nin başkenti Washington’da bulunan Georgetown Üniversitesi Tıp Merkezi araştırmacıları, bu ihtimalleri keşfetmek NASA’dan destek aldılar.
Güneş sisteminde uzun bir yolculuğa hazırlanacak olan astronotların daha iyi hazırlanmasını sağlayacak araştırmalar, beklenen, ancak yine de can sıkan sonuçlar verdi. Bilim insanları, uzay ortamında bolca bulunan iyonlaştırıcı radyasyonun insanlar üzerindeki etkilerine odaklandı. Bu radyasyon, Mars’ın manyetik alanı Dünya’ya kıyasla çok zayıf olduğu için yüzeyine kadar ulaşabiliyor. Yani tek sıkıntı, zayıf atmosferindeki yüksek karbondioksit miktarı değil.
Günümüz teknolojisiyle insan vücuduna bulaşan iyonlaştırıcı radyasyonun önüne geçebilecek bir yöntem bulunmuyor. Bilim insanları ilaç takviyeleri kullanmanın mantıklı bir yol olabileceğini düşünürken, ne yazık ki böyle bir ilacın henüz üretilmediğini belirtiyorlar.
İyonlaştırıcı radyasyon, insan bedenindeki hücreleri 3 ila 5 gün içerisinde değiştiriyor. Ölen hücrelerin yerine, radyasyon etkisi altındayken üreyen hücreler gelince bir nevi hücresel mutasyon başlıyor. Bu değişim, yeni hücrelerin tümör dokuları oluşturmasına neden oluyor. Bir örnekle açıklayacak olursak, yeryüzünde yıllar boyunca sigara içen bir insanın, 20 yılda akciğer kanserine yakalanma senaryosu maksimum çok daha kısa sürede gerçekleşiyor. Korkunç bir tablo.
Deneyler sırasında laboratuvar ortamındaki fareler, iyonlaştırıcı radyasyon içeren yoğun gama ışınlarına maruz bırakıldılar. Fareler 7 gün, 60 gün ve 12 ay sonra bir dizi kontrolden geçirildiler. 60 günlük periyotta, farelerin gördükleri hücresel zararlar tedavi edilebilir düzeydeydi. Nitekim o süre içerisinde değişen hücreleri, 1 yıl kadar sonra ölümcül kanser dokularının oluşmasına neden oldular.
Araştırmacılara göre kısa süreli Mars yolculukları, astronotların (ya da diğer yolcuların) hayatlarını tehlikeye atmayacak. Nitekim uzun süreli yolculuklar, insan biyolojisinin hızlı bir çöküş sürecine girmesine neden olabilir.
Sıradaki araştırmalar, iyonlaştırıcı radyasyonun hücreleri hangi yollarla etkilediğine yönelik olacak. Bilim insanlarının amacı hücrelerde, radyasyon kaynaklı olarak meydana gelen bozulmaların önüne geçmek. Belki de Mars aşkına, bazı kanser türlerinin çaresini de bulabilirler.
Alıntıdır:
__________________ "Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendi gibi bilir... " |