Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05 Temmuz 2018, 01:27   #26
Çevrimdışı
Melodram
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Leyla'dan acı haber..




Storyler paylaşıldı, hashtaglere destek istendi, profiller karartıldı, birkaç günlük sosyal medyadan uzak duruldu ve yeniden hayatlara devam edildi.-edilmesinde de bir sorun yok elbette- Aynı filmin bilmem kaçıncı sefer yaşanışı bu? Taş olsa bu senaryodan sıkılır ve bir adım atardı ama yok. Bir ülkede bu olaylar için sunulan önerge reddedilebiliyorsa eğer, boşuna birilerinin çıkıp çığırtkanlık yapmasına, ailelere -yalandan- baş sağlığı dilemesine gerek yok. Gerekli olan şey bu yasaların neden değişmediğinin, önergelerin neden reddedildiğini hesabını vermek. Bu daha imkansızdı dimi, doğru.
Şimdi olayı partileştirmeyin bir kerede diyenlerin, bu önergeleri reddedenin çoğunlukta olan parti vekilleri olduğunu üzülerek belirtmem gerekiyor. Vekiller, halkın temsilcisi ya hani. Bizi orada temsil ediyorlar, yar uyuyarak, yarı gülerek, bilinçsizce, sorgulamadan o elleri ''kabul etmeyenler'' sesiyle birlikte havaya kalkıyor ya, işte o yüzden mecbur eleştiriyoruz. Kim reddediyorsa, kim engelliyorsa, kim cezalandırmıyorsa hepsini eleştiriyoruz. Keşke anlaşabilsek de, tecavüzü aklayanlar sırf oy verdiğiniz parti olduğu için beğeni butonuna çökmeseniz. Neyse. Bunu da geçtim ama anlaşmayı çok isterdim. Ne yazık ki her seferinde birkaç günlük hashtag olarak hayatlarımıza giriyor isimleri, sonrası yok. Çünkü sonra bir başkası geliyor. Sonu yok. Bu kadar üzgünüz, bu kadar kahroluyoruz, eleştiren insanların neden eleştirdiğini düşünmeden bir partiyi savunuyorsunuz tamam anlıyorum, kefeninizle savunuyorsunuz ama bir kere olsun başka şekilde düşünemez miyiz? Bir yasanın çıkmamasını, yeterli cezaların verilmemesini eleştirmek en doğal hakkımız değil mi? İktidar kimin elindeyse ve kim buna bir çözüm bulmuyorsa o eleştirilir, bu kadar basit. Güç onda çünkü. Eleştirileri de bıraktık kenara diyelim o zaman bu ülkede yapılması gereken şey, gerçekten herkesin birlik olup sokağa çıkması ve o meclise yürümesidir. İstisnasız vicdanı sızlayan, bu haberleri görmekten yüreği parçalanan her insan. ''Şöyle diyorsanız Türkiye'de yaşıyorsunuz'' demektir gibi beğeni amaçlı atılan tweetlerden daha öte bir şey lazım artık. Tweetlerle, hashtaglerle hiçbir şeyin değişmediğini anlamak için kaç çocuğun, kaç kadının, kaç gencin, kaç hayvanın öldürülmesi gerekiyor mesela? Ne kadar daha ölürlerse ya da ölürsek gerçek bir tepki verebileceğiz? Hiç diyesi geliyor insanın. Canımızın yandığı şeylere tepki verirken bile aynı şeye üzülürken bile ayrışan bir toplum olmamız sebebiyle-eleştiri ayrışmak değildir- bu tür olaylarda ne yazık ki doğru bir tepki ortaya koyamayacağız. Sokakta ses çıkarmak, birlikte bir şeye isyan etmek ve bunu gerçekten yaşam hakkı için yapmak terörle eş değer görülmeye devam ettikçe de biz bu haberleri okumaya, yaşamaya devam edeceğiz. Sosyal medya hesaplarından videolar çekerek çağrı yapan şarkıcıların, toplumun önde gelen sanatçılarının artık sanal dünyadaki isyanlarını somutlaştırarak sokaklara taşıması ve halkın desteğini alması lazım. Bu bilincin oluşması da kolay değil ama imkansız gibi de gelmiyor be. Tabii birkaç popçunun ''idam'' safsatasıyla gündemi meşgul eden açıklamaları bizim yolumuzu aydınlatan düşünce olmamalı. İdamın gelmesinin bir fayda sağlamayacağını, gelirse bunun farklı yerlere kayacağını pekala bilen ama en başta da bu cezalandırma şeklinin insanlığa aykırı olduğunu düşünerek istemeyi kesmeliyiz. Bu adamların yaptıkları insanlığa aykırı değil mi? Öyle evet ama neden öldürerek onların hiçbir ceza çekmeden, hücrede delirmeden, gerekirse sahip çıkamadığı organını kesip 3 öğün yedirmeden göçüp gitmesine razı olalım? İdam değil, ceza gelsin. Müebbet gelsin, iyi halden inmesin, küçüktü rızası vardı diye dosya kapanmasın, sesini çıkarmadı demek ki istiyor denerek olay yaşanmamış gibi olmasın. Yazarken çözümler çok basit ama uygulamasını ne zaman görürüz bilmiyorum. Dilerim, gereken yapılır ve oturup toplumun neden bu hale geldiğini, neden bu olayların arttığını tartışabiliriz. Sorunların kaynağına inmek, bunları konuşmak birilerinin işine gelmiyordur. Belki konuşacak bir şeyleri olmadığından belki de bu mahrem konuyu günah saydığından ama bunu günah sayabilecek kadar vicdanlı olan insanlarında bu olaylara susmaması, en büyük günahın Allah'ın verdiği canı bir başkasının aldığını bilmesi gerekir. Daha bu haberi atlatamadan, yeni kayıp haberlerinin çıktığı bu ülkede bir şeyleri değiştirmek için adım atılmasından kimse korkmasın. Ne için elini kaldırdığını bile bilmeyen meclisin içinde boşuna yer kaplayan vekiller için el kaldırma sırası bizde. Tek başıma bunu başarabilmem imkansız ama gruplar halinde değil, birlikte yaparsak olabileceğine inanmak istiyorum. Birilerinin uykuları kaçarken, o meclisin içinde uyuyarak yasa çıkaran ya da çıkarmayan her vekilin uykusu kaçmalı. Bağırmazsak vicdanımızın sesini hiç susturamayacağız. Son olsun dediğimiz bilmem kaçıncı cinayet.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver