Aşk insanoğlu için en güzel bir duygudur… Fakat bu duygu bazen aşırıya kaçar. Bunun sonucunda da içinde bir sıkıntı olur insanın. Aslında bu aşk acısının sadece 2 nedeni vardır; ya sevdiği kişi başkasını seviyordur veya başka biriyle ilişkisi vardır ya da ilişki içindesindir, fakat onun sevdiğinden emin olmamak, kandırıldığını düşünmek ve benzeri inanışlar…
Aşk Acısından Kurtulun! Aşk insanoğlu için en güzel bir duygudur… Fakat bu duygu bazen aşırıya kaçar. Bunun sonucunda da içinde bir sıkıntı olur insanın. Aslında
bu aşk acısının sadece 2 nedeni vardır;
- Sevdiği kişi başkasını seviyordur veya başka biriyle ilişkisi vardır.
- İlişki içindesindir, fakat onun sevdiğinden emin olmamak, kandırıldığını düşünmek ve benzeri inanışlar.
Bu nedenler yüzünden
aşk acısı çekersin ve bu acıdan kurtulmak için elinden geleni yapmaya hazırsındır.
Aşk acısı nasıl biter? Adım adım kurtulma yolları
Aşk acısı çekerken sosyal yaşamdan uzak kalmak isteyebilirsiniz.
Bunu asla yapmayın! Aksine daha çok sosyal yaşam içinde kalın insanlarla iletişim, etkileşim içinde olun.
Aşk acısı çekerken eğlence dolu olduğunu düşündüğünüz kişilerle yakınlık içinde bulunun.
Size, onu hatırlatacak şeyleri ortadan kaldırın.
“
Taşı sıksa suyunu çıkarır” diye bir deyim vardır. Bu deyime biraz uyun. Nasıl mı? bazen küçük şeylerden büyük mutluluklar oluşabilir. Kendinize böyle durumlar oluşturmaya çalışın.
Çok yakın olduğunu düşündüğünüz kişiye derdinizi anlatın. Rahatlamaya çalışın.
Sizi en mutlu eden şeyleri yeniden düşünün, o olmadan önce neler yapardınız şöyle bir sayın.
Güçlü olun, onun size yakışmadığını düşünün.
İmkanınız olursa kendinize ufak tatiller oluşturun yani tatile gidin, kafa dağıtın. Asla ama Asla kendinize eziyet edecek şeylerde bulunmayın çünkü o kötü alışkanlıklar sadece bir süreliğine sizi mutlu edecektir. Bu gibi durumlardan kesinlikle uzak durun.
Tüm bunlardan sonra başkasına aşık olmaya çalışmayın çünkü her ne kadar çalışırsanız o kadar onu hatırlarsınız.
Son olarak, onun için yakınlarınızı, sevdiklerinizi, dostlarınızı üzmeyin. O gider ama gerisi asla!
Aşk acısından kurtulmak için büyük resme bakmaya çalış, değişik alternatiflerin olduğunu göreceksin. Bu şekilde içini ferahlatabilirsin. Anlamamış olabilirsin, biraz daha detaylandırmalıyım.
Günün birinde, mükemmel bir ata sahip olan bir köylü yaşarmış bir memlekette. Köylünün, beyaz ve göz alıcı atına, ülkenin kralı göz koymuş ve fakir ihtiyardan bu atı istemiş. Karşılığında da sarayındaki bütün hazineleri teklif etmiş. Fakat ihtiyar, bu teklifi, nazikçe geri çevirmiş. Soranlara da, bu at, benim dostum, insan hiç dostunu para karşılığında satar mı, şeklinde cevap vermiş. Köylü halk, yaşlı adamın aptallık yaptığını düşünmüşler ve bunu ihtiyar köylüye açık açık söylemişler. Aradan on beş gün geçtikten sonra, köylü, atını ahırda bulamamış. Herkes kralın atı kaçırdığını düşünüp yine ihtiyar adamı bunaklıkla suçlamışlar. Eğer, atını satmış olsaydın daha iyi olacaktı, bak şimdi bedavaya gitti, demişler. Köylü, şu cevabı vermiş onlara: “Siz, büyük resmi göremiyorsunuz. Bildiğimiz tek şey, atın gitmiş olduğudur. Bunun bizim için iyi veya kötü olduğuna henüz karar veremeyiz.” Köylüler, yaşlı adamın bu sözlerine kahkaha ile karşılık verip, bunak işte, ne dediğini bilmiyor, demişler. (Ha, bu arada ben ne dediğimi biliyorum ve bu öykünün aşk acısından kurtulmak ile ilgisini kuracağım birazdan.)
Derken, bir sabah at, yanında on beş tane muhteşem yabani atla geri dönmüş. Meğer at, kral tarafından kaçırılmamış, kendisi ormana kaçmış. Durumu öğrenen köylüler ihtiyarın yanına gelerek, sen haklıydın, şimdi çok zengin oldun, demişler. Yaşlı adam cevaben: “Büyük resmi görmeden karar vermek imkansız. Hayatın yalnızca bir parçasınından hareketle karar vermek insanı yanıltır.” Köylüler, yine, bu adam gerçekten saçmalıyor, demişler.
Bir gün, yaşlı adamın tek oğlu, attan düşüp ayağını kırmış. Köylüler geçmiş olsuna gelerek, şöyle demişler: Atların geri gelmesi, senin için çok kötü oldu gerçekten. Sana bakan tek kişi oğlun idi, şimdi kim bakacak sana? İhtiyar şu cevabı vermiş: Belli ki siz, erken karar verme hastalığına yakalanmışsınız. Oğlumun bacağının kırılmasının iyi mi yoksa kötü mü olduğunu zaman gösterecek. Derken, ülkede savaş çıkmış, kral, eli silah tutan tüm gençleri, hatta çocukları bile savaşa almak zorunda kalmış; fakat yaşlı adamın oğlunun ayağı kırık olduğu için o savaşa katılamamış. Köylüler yine gelmişler yaşlı adamın yanına: Yine haklı çıktın, demişler. Bizim çocuklarımız göz göre göre ölüme gitti; ama senin oğlun, ayağı kırık olduğu için yanında kaldı. Bu duruma şükretmen gerek. Yaşlı adamın cevabı değişmemiş: Hayatın neler getireceğini kimse önceden kestiremez. Bir olayın bizim için hayır mı yoksa şer mi getireceğini önceden tahmin etmek imkansızdır. Dolayısıyla, bir konuda karar vermeden önce büyük resmin tamamlanması için beklemek zorundayız. Peşin hüküm, kaybettirir.
Ünlü düşünür Lao Tzu, bu öyküyü çok sever ve arada öğrencilerine anlatırmış. Şimdi, bu anlamlı öykünün aşk acısından kurtulmak ile ilintisi üzerinde duralım:
Bu
aşk acısının, senin için hayırlı olup olmadığını şimdiden kestirmen mümkün mü sence? İyi de sol yanımın sürekli ağrıması ve bana inanılmaz acılar yaşatması, şer değil de nedir? Dostum, insan parçayı görür, Yaratıcı ise bütünü. Parçayı görene düşen, bütünü görene teslim olmaktır. Bu aşk acısının, büyük resimde senin için planlanan hayatın inşası için büyük bir önem taşıdığını düşünürsen, en azından rahatlamış olursun.
alıntı