Kafamın içinde bir orman yanıyormuş da namussuz karıncalar bile bir damla suyu benden saklıyormuş gibi irkilmiştim seni ilk gördüğümde. Duman kaplamıştı her yanımı ve dudaklarına bir kamyonun arkasından asılan yaramaz çocuklar gibi ölüm kokan endişelerle ama heyecanla ama koparıp çiğnemek istercesine asılmak istediysem sebebi bundandı...
Sana varana kadar asfaltın üstünde boylu boyuna uzanan tüm çizgileri hayatımdan çıkardığım ölüler gibi bir bir saymıştım... Birkaç bariyer ...karnıma saplanmış ve “Bunun içinden sağ çıkılmaz!” dedikleri o hurda yığını kazalarımdan herkesi şaşırtıp ve hatta hayal kırıklığına uğratırcasına yaralı ama sağ çıkmıştım...
Güzeldin, çok güzeldin... Ömrüm boyunca senden daha güzel bir kadına bu mesafede yaklaşmamış ve hiçbir kadını da gözüme kestirmemiştim... Birkaç kez, “Bu kadın benim olsun!” diye hiç kimseye iç çekmedim dersem yalan olur... Ama o an itibarı ile şundan emindim; kumar masasında kolundaki saate kadar her şeyini yitirmiş bir kumarbaz gibiydim. Sana verecek, senin olacak maddi hiçbir dayanağım yoktu kalbimden başka. Ve sen, tüm boşa geçmiş zamanlarımın, kaybettiğim şeylerin telafisi için gelmiştin..."