Çevrimdışı

En uzağa giden adam, elini havaya kaldırdı, diğerlerine yanıma gelin işareti yaptı. Kimse gelmedi, en uzaktaki adamın yalnız kalmasını istediler. Artık o en uzaktaki adam değil, bir sınır işaretiydi artık onlar için. En uzaktaki adam, onlar yanlarına gelmediği halde; onların yanına gidemiyordu. Birisinin uzaktaki yakın kontenjanında varolması gerekiyordu. Kader onu seçmişti. uzaktaki yakın oydu. Başkalarına yaklaşması artık mümkün değildi. O da varolmuş tek seçeneğinin tadını çıkardı, kendine yakınlaştı. Kendine yakınlaştıkça, oluşturduğu içsel girdapta gözden kayboldu. Diğerleri, o kaybolunca, o en uzak sınıra başka bir adam gönderdiler. Yeni bir sınır çizgisi ve uzaktaki yakın lazımdı. Uzağa yeni giden veya gönderilen adam çünkü ikisi aynı şeyi temsil eder, uzaktaki noktaya geldiğinse, sınır çizgisinde; uzaktaki eski adamdan kalan bir mektup buldu yerde. Mektubu açtı ve okudu : "Ben kendi girdabımda kayboldum ey yabancı. Lütfen peşimden gelme. her girdap aynı yere çıkar ve orda yalnızca hüzünlü bir yalnızlık ağacı bulunur. Tek meyvesini ben yedim. Sen gelirsen aç kalırsın".