Cevap: Sözlerin bugünki ruhunu yansıtsın.
Kendi ütopyamdan merhabalar.. Bayadır böyle uzun yazmıyordum.
Ve bu yazdıklarımın kısa özeti olarak en başından belirtmek şunu da isterim ki; tercih hakkım olsaydı kesinlikle o çocukluğumdaki gibi en masum halde kalıp, insanların gerçek yüzünü ve ne kadar menfaat odaklı, çarpık hayatlarını doğru kelimeler kullanarak kendini 'iyi insan' sıfatına benzetmesini görmek istemememden kaynaklı bir düşünce biçimidir.. Biçim derken kendi dünyamda nevi şahsına münhasır düşünce biçimi işte.
Hani böyle içinde dopdolu düşlerle süslemiş olduğun güzel kelimeler vardır, cümleler vardır. Bunu karşındaki insana söyleyemezsin de, kendi gururunla ket vurup bir volkan gibi patlar derecesine gelip yine de bastırılmış duygularınla sadece 'gülersin' ya, bu hayatta en naif duygulardan birisi de budur.
Her ihtimali kafandan geçirerek, her şeyi göz önüne alarak söyleyemecek kadar insanlara karşı çekimser oluşun da aslında sessizliğinle bir şey anlatmak istersin de karşındaki anlamaz, sadece anlaşılmaz bir insan olarak seni görür ya, işte bu da hayattaki en nefret duygulardan birisi.. Bilipte bir şey yapamamak, içten içe konuşupta duyuramamak, aslında bütün mesele bu..
İçinde hapsolunan cümleler, anlaşılmaz bir insan olmak, kendini anlatamamak kocaman bir beyhude.. Yani demek istediğim şey şu; bir özgüven eksikliği değil, içinde bir çok insandan daha güzel şekilde barındırdığın harikulade düşlerin dışavurumunu yapamamak.. İçine öküz gibi oturuyor. Yine de susuyorsun.. heyhat! Sessiliğinizi dinleyen kaç insan var ki...
Hayallerinle bile büyütemediğin içindeki o küçük çocuk var ya? İşte o hiç büyümez. O hep küçük çocuk olarak kalır.. Büyütmek istersin, başkasının o içindeki çocuğa zarar verebileceğini düşünerek kendini sevgi denen kavramdan soyutlarsın. Çünkü; sevgi de samimi bir duygudur. Bu devirdeki gibi samimiyetsizlikle dolu, içi boşaltılmış bir kavramdan ibaret değil..
Karamsarlık değil, kasvetli bir ruh hali değil.. Sadece içten gelen bir hezeyan belki de serzeniş, belki de muğlak bir düş.. Ya da üşengeçlikten söylenmeyen içsel sesler..
Neyse, ofisin camını açıp biraz nefes alayım..
Serdar da çayı demledi, kuşların ötüşünü dinleyeyyim.
Gün uzun, hafta sonu çalışmak değer verdiğin arkadaşlarınla ayrı bir güzellik..
İş çıkışı da bir kahve keyfi, bir uzun uzadıya sohbetle de gün biter. |