Ev Arkadaşı
En sevdiğin arkadaşınla bile ev arkadaşı olunca işlerin değiştiğini hesaba katarsak internetten ev arkadaşı bulmak inanılmaz riskli bi iş. çıktığın evde ev arkadaşınla anlaşma oranın %20 falan bence. hele ki onlar 2 kişiyse ve sen onlara 3. olarak gidiyorsan bu oran %5. fakat insan bazen mecbur kalıyor. ne yapalım sokaktamı yatalım. kendmizi mi keselim.
bir arkadaşım geldi. ona kalacak yer bakıyoruz. kızın burda bi nevresim takımı bile yok. yastık yüzü bile yok. valiziyle gelmiş öyle. benimde tanıdığım biri yok ki yanına yerleştireyim. internetten ev bakmaya başlamadık çünkü yeni bir ev tutacak ve masraflarını karşılayacak bütçeside yok. evde yaşayan ve ev arkadaşı arayanlara bakmaya başladık bizde. düşünsene hiç tanımıyorsun, mail atıyon ona, oda diyor gel evi göstereyim. ertesi gün evindesin. daha sonra evinde kalmaya başlıyorsun hatta. ne biçim iş lan bu, ben hiç bulamıcaz sandım çünkü bulamamamız gerekiyor.
bulamadık da. ama ilan kıtlığından bulamadık. hedef kitlemiz çok az çünkü. evi olacak, ev arkadaşı arayacak, boş odada yatak, dolap falan olacak. eve yerleşince banyo esnasında kesede atsın mı ev sahipleri ? bi onu istemiyoruz ama yapsalar fena olmaz hani. neyse. 20 tane ilana başvurduktan sonra bir tane geri dönüş aldık. gelin konuşalım dedi. beraber gittik. ben kapının önünde duruyorum. ev sahibi kız. arkadaşımda kız. ben kapının önünde duruyorum. ev sahibi sen gelme ulan ayı dese tamam diyip aşağıya inicem. adamım sonuçta ben, evin içinde ne işim var. ben girmeye niyetli değilim, girmek de istemiyorum hatta. bunu belli eden hareketlerde yaptım ama zorla içeri aldılar benide. girmeye niyetli olmadığımdan zararsız biri olduğumu anladı herhalde kız.
eve girdik. salonu kendisine oda yapmış ev sahibi. evin kapısını açınca direk salonu yani bunun odasını görüyorsun. 35 metrekare oda, bizi orada ağırladı. kanepe var ama öyle bildiğin kanepe değil, L şeklinde, lüks bişey. onun karşısında duvarda 42'' led tv var. daha sonra cibinlikli çift kişilik yatağı gördüm, perdeye baktım cibinliğin rengiyle aynı. fosforlu bişey.
lan bir kötü oldum. bir de bizi oturttuğu yer hani sanki müşteri ilk geldiğinde viskisini yudumlasın, televizyona baksın bi yandan. orada pazarlık yapılsın daha sonra cibinlikli yatak perdeyle rengi aynı zaten. acaip bi ortam. ben arkadaşıma bakıyom, kıza iyilik yapıcam derken hayat kadınının evine mi getirdik diye korkuyom. sağdan soldan, alttan üstten adamlar çıkıp bizi öpmeseler bari diye düşünüyorum. belimde sakat zaten mücadele edecek gücüm yok. kalkmak istiyorum kalkamıyorum, ne diyim yani. muhabbetde edilemiyor. aval aval etrafa bakıyorum. kadın bişeyler anlatıyor arkdaşım dinliyor, daha sonra biz bişeyler soruyoruz kadın cevap veriyor. daha sonra kadın bize kahve yaptı mutfağa geçtik.
ev kirasından bahesdiyor. o muhite göre ev kirası çok ucuz. kesin bi bok var yani. ben apartmana girdiğimde aidat kaç para diye bakmıştım. 110 tl aidat var. daha sonra muhabbet esnasında "bu evin aidatı kaç para biliyormusunuz" diye gözlerini belertti kadın. benimde boşluğuma denk geldi, biliyorum 110 tl dedim. ben cibinlikli fosforlu yatağı gördüğümde ne kadar şaşırdıysam kadında o kadar şaşırdı. nerden biliyorsunuz dedi bana. artislik yapacakdı bana güya mal. artık mala bağlayan oydu. yavaş yavaş toparlanıyordum. aşağıdan faturalara baktım hehe dedim. benimde kendi çapımda araştırmacı ve manyak bir kişilik olduğumu anladı ve korkmaya başladı. artık soruları ben soruyordum. ev kirası ne kadar, faturalar ne kadar geliyor diye muhabbet ederken "ben motor kullanıyorum, kul hakkına girmem" dedi. "ben motor" diyince hemen arkadaşıma dirsek attım "kadın motor" anlamında. ama anlamadı.
motor kullanıyorum kul hakkına girmem diyince bende iyi ki motor kullanıyorsunuz dedim. yok kullanmasamda girmem dedi. o zaman ne diye öyle cümle kuruyon gerizekalı. bu nasıl bi ikna şekli. böyle konuşuyoruz ama kadın minicik şort giymiş, göbek komple açık. piercing var göbeğinde iki tane, biz konuşurken "ay dayanamıcam" diyip birden mutfak tezgahına atladı tek hamlede. oradan bana bakıyor garip garip. gülüyor falan. "ben temizlik hastasıyım" derken külü döktüm bende mutfakdaki koltuğa. kadın bana yavşıyomu öldürcek mi belli değil. arkadaşımda varla yok arası zaten. sanki eve ben çıkacakmışım gibi bi hava var ortamda.
sonra tekrar konuşuruz sizde bir düşünün dedik ve çıktık ordan. asansörde arkadaşımla "sence bu kadın o....u olabilir mi o ne biçim bir odaydı" şeklinde konuşmalar geçti. o evdende vazgeçmedik aslında ama kadın size geri dönerim diyip dönmedi. bende onun adını cibinlikli motor kullanan kadın koydum. bunu takip eden hafta boyunca ilanlardan geri dönüşler oldu. kızlarla dolu evlere girip muhabbet edip çıkıyordum. ev bumuymuş? kaçıncı kat? 5 tamam yürü diyip evlere dalıp kızlarla muhabbet etmeye başladım. kahve falan yapıyorlar bize. inanılmaz bir haftaydı yani. bir tane eve girdik, kapıda iki kız karşıladı bizi. daha sonra bi odaya aldılar bizi, 2 tane kız daha var karşımda. sol tarafımı bir döndüm göğüs dekolteli inanılmaz göğüs dekolteli bi kız. bu evi tutuyoruz diye bağırdım kendimi kaybedip.
normalde yeni tanıştığım insanla hiç konuşamam, evlere girdiğimde neler yapıyorum inanamazsınız. en son iki tane kızı ikna ettik. arkadaşımda taşındı oraya. normal insan bulduk gibi bişey ama evin içinde neler olacak göreceğiz. ben görevimi yaptım. o evede ne zaman gitsem eşyaların yeri değişiyor. sürekli bi taşınma hali var. bu kız bunlara parayı verdikten sonra kaçacaklarmış gibi duruyor. ama ben söylemedim. ara sıra apartmanın önüne kamyon dayamışlarmı diye gidip kontrol ediyorum.
baya zor iş ev arkadaşı bulma işi. ama güzel. hemde çok güzel. gidip şu inanılmaz göğüs dekolteli kıza mesaj atayım.
__________________ Sırf başlayıp bitirebildiğim bir hikayem olsun diye, bıktım ardımda yarım kalmış hikayeler taşımaktan. Yazmanın eziyeti öğretecek bana; Hayat sahip olduklarımızın dışında kalanlarmış meğer. |