Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Latin Dansları
Latin Danslar 3 Kategori altında Toplanır...
1-Salon Dansları
2-Sosyal Danslar
3-Serbest Stil( bu dans türü Latin danslarından ayrıdır)
Bu 3 kategori altında farklı dans çeşitleri vardır
1-Salon Dansları
Amerikan Rhythm (cha cha, rumba, swing, mambo, bolero)
Amerikan Smooth (vals, tango, viyana valsi, foxtrot)
Uluslararası Latin (samba, cha cha, rumba, paso doble, jive)
Uluslararası Standart (vals, tango, viyana valsi, foxtrot, quickstep)
2-Sosyal Danslar
Arjantin Tango
Flamenko
Geleneksel Latin Dansları - Küba (salsa, son, mambo,cha cha, merenge,conga, bolero, rumba free, lambada, samba)
Latin Klüp Dansları (salsa, merenge, cha cha, cumbia, bachata)
3-Serbest Stil
Rock'n roll, disco, sirtaki,oryantal vb. Küba familyası danslarının diğer bir üyesi olan Cha Cha Cha, aynı zamanda sosyal Latin-Amerikan danslarının en popüler olanıdır. Cha Cha Cha'nın birçok hareketinde bu sebeble Rumba Mambo hareketlerinden benzerlikler vardır. En temel farklılık "Cha Cha Cha" dadır. Bu terim adını müzikteki dördüncü vuruşun, kolay yakalanabilen Cha Cha Cha ritmini vermek için bölünmesiyle oluşmuştur.
Bu dans başlangıçta Mambo ve Rumba'nın bir çeşidiydi ancak 1948'de Enrique Jorrin, Mambo'nun doğduğu danzon ritmiyle, montuno ritimlerini karıştırdı.
Sonuç gözle görülür şekilde farklı ve heyecan vericiydi. Jorrin'in "aldatmaca" anlamına gelen bu yeni kompozisyonu "Enganadora" 1953'te kayıtlara geçti ve devasa ölçülerde popülarite kazandı. Dansçılar hep daha da fazlasını talep ettiler. Cha Cha Cha'nın anlaşılır ritmi küçük müzik topluluklarından büyük orkestralara kadar hemen hemen her şekilde yorumlandı ve kısa sürede neredeyse tüm müzisyenler Cha Cha Cha çalmaya başladı.
Cha Cha Cha dansı, müziğinin de olduğu gibi; canlı, göz alıcı, alaycıdır ve coşkun ritmiyle dünyadaki tüm dansçıların rağbet edip zevk alacağı türden nadir bir eğlence sunar.
Cha Cha Cha adı İspanyolca'da "Chacha" çocuk bakıcısı demektir. Aynı zamanda "chachar" kokain yaprağı çiğnemek anlamına da gelmektedir. Ama Cha Cha Cha hızlı bir Küba dansı olan Guaracha'dan geldiği düşünülmektedir. Müzik ve Ritim
Cha Cha Cha'nın da ritmi Mambo ve Rumba'da olduğu gibi 4/4'tür. Cha Cha Cha ritmindeki 2, 3, 4 & 1 ritmini vermek için dördüncü vuruş ikiye bölünmüştür. Bu ritimde ilk vuruş vurgulanır. Cha Cha Cha ritminin temposu Rumba'nınkinden biraz daha hızlıdır. Yarışmalardaki sabitlenen ritim dakikada 30 bardır. Göze yavaş görünen bu tempo Cha Cha Cha'nın diğer danslara göre fazla olan adımlarıyla esasen hızlıdır. Cha Cha Cha Notları
Karakter: Küstah, Hareketli, Tutkulu Hareketler: Sert ağır ve hızlı adımlar, düz bacak yapısı. Bar/dakika:30 bar. Zamanlama: 4/4 Yükselip alçalma:Yok Zamanlama
Cha Cha Cha'nın bölünmüş dört vuruşu içersinde bir sonraki bara geçmeden dansçının Cha Cha Cha şasi adımları denilen adimlari vardır. Şasi adımları iki vuruşunda öne ve geri atılan temel adımlarla Cha Cha Cha'nın esas ritmine bağlanır. Birçok dansçı Cha Cha Cha'ya bir vuruşunda yana atılan bir adımla başlar. Bu adım bir sonraki 2 vurusunda atılan ön ve geri temel adımlarına yol açmış olur. Endülüs ve İtalyan folklorundan izler taşıyan tango, 19. yüzyılın sonlarında Arjantin’de ortaya çıkmıştır. Kasvetli ve tutkulu görüntüsüyle diğer danslardan ayrılır. Müziği ve kökeni Latin danslarından çok farklıdır. Arjantin'de doğmuş, çok uzun süre keşfedilememiş hakettiği yeri bütün dünyanın onu farketmesiyle almıştırHer zaman kaba, hırçın bir tarzda olup, hareketli ve canlı ritminin yanısıra, son derece hüzünlü ve mutsuzdur. Büyük kentte düş kırıklığına uğrayan göçmenlerin kırılan umutları, sıkıntıları, başkaldırıları bu dansla dışa vurulmuştur. O dönemde tango, kapalı küçük çevrelerin ayıplanan ve hor görülen dansıdır.
Her ne kadar tango bugün ışıltılı dans salonlarında yapılsa da, aslen Buenos Aires'in kenar mahallelerinde ve genelevlerinde ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılın sonunda Buenos Aires, Avrupa ve Afrika'dan gelen, bir çoğu bu yeni ülkede kendini yalnız hisseden göçmenlerle ve sürgünlerle dolmuştu. Bunlar geçici arkadaşlıklarda, içkide ve kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacak herhangi bir eğlencede avuntu buluyorlardı. Bu göçler sonunda aradıklarını bulamamışlar ve büyük bir ümitsizliğe düşmüşlerdir.Kendilerini bu ülkede yabancı gibi hissetmişler ve hiçbir yere ait olmama duygusundan kurtulmaya çalışmışlardır. Bu koşullar altında , bu baskı altındaki kültür yeni bir müziğin doğmasına yol açmıştır.. Sosyal baskılar nedeniyle duygularını ifade etmekten kaçınmışlar , bunun yerine kendilerini tangoyla özetlemişlerdir.
Zamanla Buenos Aires’in eğlence ve kültür merkezi olan Calle Coriente’ye ulaşan tango, önemli değişimler geçirerek bir eğlence müziği ve salon dansına dönüşmüştür. 1907’lerde tangonun yıldızı hızla yükselmiş, Arjantin’li müzisyenler tarafından önce Paris’e, oradan da tüm Avrupa’ya ve hatta Uzakdoğu’ya kadar yayılmıştır. Arjantin Tangosu gerek müzik, gerekse dans olarak her ülkede o ülkenin ulusal kimliğine bürünmüştür.
Dünyada 3 farklı şekilde yapılır (Arjantin stili, Amerikan stili ve uluslararası stil).
Bugün Arjantin’de tangonun tarihsel gelişimini araştıran bir “Tango Akademisi” bulunmaktadır. Tangonun tarihsel sürecini beş dönemde özetlemek mümkündür.
Tango çeşitli kültürlerin karışımıdır,; Afrika vuruşları, Kızılderili ritmi ve Latin etkisi Arjantin pampalarının müziğiyle birleşti. Tango adının Afrika tamtamlarının çıkardığı "tan-go" seslerinden, ya da Latince dokunmak anlamına gelen "tangere" fiilinden türediği sanılmaktadır. Tango adı nereden gelmişse olursa olsun, tango müziği tango dansına da can verdi. Hayal kırıklığına uğrayan milyonlarca insan duygularını müziğe de yansıtmıştır -ki bunlar öfke, hüzün, vatan hasreti ve düşkırıklığı olmuştur.
Başlangiçta tango, kapalı ve küçük çevrelerin ayıplanan ve hor görülen müziğidir. ..aile babaları bu müziğe kuşku ile bakmakta ve bırakın dansetmeyi, sabah fabrikaya çalışmaya giden kız çocuklarının kulakları tango sözlerini ve bandeneo'nun baştan çıkarıcı ezgilerini duymamasi için pamukla tıkanmaktadır İlk tangolar Arjantin aristokrasisinin "aşağı" bulduğu bir davranış idi. Bunu nedeni şöyle açıklanabilir: Tango, daha çok genelev dünyasında rağbet görmekteydi. Muhabbet tellalları cafishio veya cafio'lar, çoğunlukla fakir Doğu Avrupa'dan gelen sermaye kadınlar ve kaçamak yapan maceraperestlerin bu yeni ve erotik dansı rahatlıkla yapabilecekleri yer ancak batakhanelerdi... O günlerdeki tangoların adları bu gerçeği yansıtır.
Dönemin tangocu tipini temsil eden guapo veya compadre'ler özel giysiler giyen, kıskanç, kavgacı, bıçak taşıyan, sık sık da hapse giren yarı köylü, yarı şehirli kabadayılardır. Meslekleri çoğunlukla arabacılık, at bakıcılığı ve kasaplıktır. Kendi aralarında 'compadraje' adlı kurallar geçerlidir.
1912'de Arjantin'de alt sınıfa seçme hakkı verilmesi,bu sınıfın kültürel özelliklerini daha üst sınıfların tanımasına olanak sağladı.Böylece tango halk arasına karıştı. Durum bir süre sonra değişti, "aile"nin gidebildiği açık hava eğlence gazinolarında "edepli" tangolar yapılmaya başlandı.
Yüksek sosyeteye göre tango ,kabul edilemeyecek kadar kaba ve müstehcendi.Fakat birinci Dünya Savaşı'ndan çok kısa bir süre sonra tango Fransa'ya taşındı.Fransız sosyetesi tangoyu bağrına bastı.Fakat Avrupa'da yaygınlaşmaya başlayan tango biraz değime uğramıştı.Tangonun Fransız versiyonu orjinaline göre daha duygusal,daha melankolik ve daha az ihtiraslıdır.
Tangonun Paris'teki bu büyük başarısından sonra Arjantin'de halka açık yerlerde tango yapılmaya başlandı.1940'lar tangonun altın çağı olarak ifade edilir.Fakat 1950'lerde çeşitli nedenlerden ötürü tango tekrar yeraltına dönmeye başladı.Rock'n Roll'un yayılması ile birlikte eşli danslar popülaritesini yitirdi.1950 1980 yılları arasında Arjantin birsürü diktatör tarafından yönetildi.Dansetmek yasaklandı. Şuanda özgürlükle birlikte tango bütün ihtişamıyla birlikte geri döndü
Türkiye'nin tango ile tanışması Cumhuriyet'in kabulünden hemen sonraya rastlar.Medeni hayatta batıya yönelik yenilemelerin arasında dans da gelmektedir. Fakat Arjantin tango uzun yıllar Türk insanı tarafından benimsenmedi. Bunun en önemli nedeni dans stilinin fazla müstehcen bulunmasıydı.Avrupa'da değişime uğramış stili benimsenmeye başlandı ama yine de bay ve bayan hiçbirzaman gerektiği gibi yakın dansetmediler. Tango ve Türkiye ile ilgili asıl inanılmaz olan, Türkiye'nin dünyada tangonun ulusal bir marş gibi söylendiği tek ülke olması.Ama yine de Türkiye Avrupa Dans Federasyonuna üye olmayan tek Avrupa ülkesi.Ulusal marş gibi söylenen şarkı , ' La Cumparsita ' Türkiye'de her düğünün açılış şarkısıdır. Tango sadece bir dans değildir. Tango bir yaşam stilidir.Tango çoğu şairin şu kelimelerle belitmeye çalıştığı direkt, duyguların dışa vurumudur: " bir kavganın, kutlamaya dönüşebilme inancı"..
Arjantin Tangosu Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. on yüzyılda Arjantin' in Buenos Aires şehrinde ortaya cıkmış, halkın sosyal yaşantısını tam olarak yansıtan bir danstır. Gerçek bir yönlendirme ve yönelme dansıdır. Dramatik bir müziğe sahip olan Arjantin Tangosu keskin ayak ve bacak oyunlarına sahiptir. Mambo, Küba'da daha çok Haitililerin yaşadığı bölgede ortaya çıkmıştır. Haiti'nin tarihine bakıldığında "Mambo" adında sadece bir büyücü vardır. Bu büyücü köylülere danışmanlık yapar, onları iyileştiren, kötü ruhları kovan, dini bilgiler veren ve ulusal eğlenceleri organize eden biridir. Fakat "Mambo" adında hiç bir yerel dans yoktur. Swing ve Cuban dansın birleşimiyle bu büyüleyici ritm ortaya çıktı ve sonunda yeni heyacanlı bir dans yaratmıştır. O zamana kadar Mambo tasarlanamamıştı.
Mambo dansı, 1943 yılında Havana'daki La Tropicana adında bir gece kulübünde sunduğu dans ile Perez Prado'ya atfedilir. Daha sonra diğer latin Amerikan dans band liderleri (Tito Rodriquez, Pupi Campo, Tito puente, Machito ve Xavier Cugat) sahip oldukları ileri Mambo'nuun değişik stillerini elde etmeyi başarmışlardır.
Mambo ilk defa New York'un Park Plaza dans salonunda sunulmuştur. Mambo gerçek heyacanını, 1947'de The Palladium ve diğer yerlerde ( China Doll, Havana Madrid ve Birdland) kazanmıştır. Mambo'nun değişmiş versiyonu (orjinal Mambo zor ve tehlikeli akrobatik hareketler içeriyordu.) halka, New York ve Miami'deki dans stüdyolarında, yazlık otellerde, gece kulüplerinde sunulmuştur. Mambo'yu seven insanlar kısa süre sonra "Mambonikler" diye bilinmeye başlandı. Mambo çılgınlığı fazla uzun sürmedi. Bugün Mambo sadece ileri seviyedeki dansçıların yaptığı danstır.
Bütün eğitmenler, Mambo'nun en zor danslardan biri olduğunda hemfikirdir. Mambo'nun en büyük faydası, Cha Cha'nın gelişmesine yardımcı olmasıdır.Mambo yeni popüleritesiyle tekrar beğenilmeye başlandı. Bunda Eddie Torres'in de rol aldığı bir çok filmin etkisi vardır. Eddie Torres New York'ta yaşayan profesyonel bir dansçı ve Mambo fanatiğidir. Mambo'ya tekrar dans salonlarındaki saltanatını kazanması için bir mücadele başlatmıştır. Torres gittikçe ünlene bu dansın dansçısı, eğitmeni ve kareografisti olarak en başta gelen kişidir ve Torres "latin dansının Mambo kralı" olarak bilinir. Torres, Mambonun otantik gece kulübü dans stili olduğuna inandığı Salsa'yı tekrar dansçılara sunmaya karar verdi. Torres, "latin Amerikan danslarının en uhteşem zamanı" diyor. mambo bügünde en ateşli zamanı 50'lerde olduğu gibi. Mambo öyle bir dans ki bir çok danslardan etkilenmiştir ( Afrikan, Cuban, Jazz, hip-pop ve hatta bale). Bundan dolayı Mambo'da asla adımlar bitmez. Birçok insan, Mambo'yu çok hızlı bir dans gibi görüyor. Gerçekte Mambo yavaş, titiz ve çok fazla hareket gerektirmeyen bir danstır. Figürler
Basic Movement
Crossbody Lead
Crossover and Walk Around
Open Break and Underarm Turn
Shoulder Check
Alternating Underarm Turns
Crossbody Lead with Inside Turn
Shadow Position Crossover
Back Spot Turn
Scallop
Continuous Crossbody Leads
Forward Spot Turn, Suprise
Crossover Swivels & Pullback
Circular Swivels
Ron's Check and Spin
Crossbody Variations (Lady) A. Hip Roll, B. Swivel Cross
Crossbody Variations (Man) A. kickl, B. Point Hook
Bobby Break
Continuous Crossbody Lead
Back Spot Spin Check
Salsa Wrap
Neck Roll
Shadow Break and Spin
Spin, Swivel and Arm Check
Solo Breaks Bolero 1930'ların ortalarında ortaya çıkmış, "Amerikan Style" bir dansdır. O zamanlar bolero klasik formda dans ediliyordu. Bolero'nun orjinali 3/4 lük ritm ile İspanyol bir dansdır. Bolero Küba'da önce 2/4'lük ritm, sonunda ise 4/4'lük ritme değişti. Şu anda Rumba ritminin çok yavaş bir versiyonu olarak dans edilir. Müzik sık sık İspanyol vokalleri ile ve ince perküsyon efektleri ile düzenlenir, ve 20 ile 25 mpm (measures per minute) ile çalınır. Bolero Fandango'nun istenmeyen kısımları çıkarılarak yapılmış bir modifikasyondur. Ama bütün zerafeti aynen karunmuştur. Bolero kilisede dans edilse, rahipler bile kendilerini bu dansın çekiciliğinden alamayıp dans edeceklerdir.
Bolero'da "slip pivot" ve sola dönüşler olan bir dansdır. ( slip pivot bir daire içinde, ayakların bir eksen üzerinde ileri ve geri hareketleri ile yapılan vucudun dönüşüdür.) Bolero'da sadece vucut yükselişi vardır. (ayaklardan bir yükselme olmaz.) Slip pivot ile dans eden bir çift ve yavaş harika müziği Bolero'ya çok yavaş, düzgün, güçlü ve romantik hava verir. Bolero'nun ayak hareketler Rumba'ya benzer fakat çok farklı bir havası vardır. Bolero genellikle, yavaş ve harika temposu ve güzel melodilerinden dolayı "aşkın dansı" olarak bilinir.Rumba müziği duyduğunuzda onu Bolero sanabilirsiniz ama aslında tempo bakımından çok farklıdır Vals Valsin çıkış kaynağı, 16. yüzyıl ortalarında Fransa’nın Provence bölgesinde ortaya çıkan ve “Volta” olarak adlandırılan folklorik bir danstır. Hatta, İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth’in Leicester Kontu ile bu dansı yaptığı tablo, büyük ün kazanmıştır.
Vals, 19. yüzyıl başlarında, Avusturya ve Almanya’da dansedilen bölgenin yerel farklılıklarını bünyesinde barındırarak gelişim göstermiştir.
Özellikle Kuzey Avusturya’nın “Landl ob der Enns” bölgesinde uygulanan dans stili “Landler” adını alarak çok popüler olmuştur.
Vals kısa sürede, Johann Strauss’un müziğinin etkisiyle Viyana’da ve 1812 yılından itibaren de İngiltere’de geniş kitlelere ulaşmış, aristokrasinin beğenisini kazanarak baloların vazgeçilmez eğlencesi olmuştur.
Günümüzde vals; "Viyana Valsi" ve "Modern Vals" olmak üzere iki farklı ritm ve kategoride dünya dans literatüründe yerini almaktadır. Bu dansın ilk kez 1913 yılında Florenz Ziegfeld Revüsü komedyenlerinden Harry Fox tarafından New York’taki “Ziegfeld Follies” adlı gösteride yapıldığı kabul edilmektedir. Kısa sürede New York ve daha sonra başta İngiltere olmak üzere tüm Avrupa’da popüler olmuştur. 1927 yılında slow fokstrot ve quickstep olarak iki farklı ritm ve dans kategorisi olarak ayrılmıştır. Quickstep aynı zamanda çarliston, shimmy ve black bottom danslarının hızlı bir versiyonu olarak kabul edilmektedir.
Caz ve Blues müzikleri eşliğinde doğan fokstrot için sonradan özel besteler yapılmış ve 1930’lu, 1940’lı yıllarda tango kadar sevilip benimsenmiştir.
O dönemlerde ülkemizde de, Türk musikisi bestecileri tarafından bestelenmiş ve taş plaklara kaydedilmiş pek çok Türkçe sözlü fokstrot bulunmaktadır. Flamenko kendine has bir Güney İspanya sanatıdır. Üç şekilde hayat bulur : şarkı "Cante"; dans "Baile"; ve gitar "Guitarra".
Flamenko, Güney İspanya'nın kendi folklorik müziği ile çingenelerin aynı kültürden yaratmış oldukları müziğin kaynaşmasıyla ortaya çıkmıştır. Populer halk müziği, çingene müziğinin gelişimini etkilemiştir ancak o günlerde bu müzikle bağdaşmamıştır. Günümüzde ise bu iki müziğin birleşmesiyle Flamenko ortaya çıkmıştır.
Araplar İspanyol müziğine duygusallık ve duyarlılık kazandırdılar. Fevri insanlar olan Araplar başlarında fanuslar kırar, elbiselerini parçalar yada yerde yuvarlanırlardı. İspanyol müziği ve Flamenkoda önem kazanan çoğu şarkının zambra, zorongo, zarabanda ve fandango gibi Arapça isimleri vardır. Aslında "zamras" terimi o zamanki müzisyenlere yada bunların çaldıkları toplantılara verilen isimdir; günümüzde halen Kanada'daki çingeneler festivallerine "zambras" demektedirler. Bu döneme ait yazılı Arap müziğine örnekler bulunmamakla beraber bu müziğin bugün halen Kuzey Afrika yada Ortadoğu'da var olan müziği çağrıştırdığı bilinmektedir ve modern flamenko bu müzikle belirli öğeleri paylaşır. Merengue Merengue Dominik Cumhuriyetinin ulusal dansı, komşuları haiti ve etrafındaki adalarda yapılan danstır. Merengue'nin nasıl doğduğuna dair 2 rivayet vardır. İlki, Afrika'dan gelen köleler zincire vurularak şeker tarlalarında çalıştırılıyordu. Davulla vuruşlarıyla beraber ilerliyorlardı. Zincire vuruldukları için her adımda bir bacakalarını sürüklemek zorunda kalıyorlardı. Merengue'nin bu hareketten çıktığı sanılır. Diğer rivayet ise, Dominik cumhuriyetinin bir çok savaşında bulunmuş bir kahraman vardı. Bu kahraman bir savaşta ayağından yaralanmıştı. Bu insan halkı tarafından çok seviliyordu.
Her gittiği şehirde ona "hoşgeldin" eğlenceleri ve danslar yapılıyordu. Bütün insanlar onu sevdikleri için bir ayaklarını gevşek bırakıp sürükleyerek dansediyorlardı. Sanki bir ayakları sakat gibi ve böylece Merengue Çıkmıştır. Merengue Dominik Cumhuriyetinin başlangıç yıllarından beri var olmuş bir danstır.
Haiti'de benzer bir dansa da Merengue denir. Merengue adını şeker ve yumurtanın beyazından yapılan bir şekerlemeden almıştır. Merengue parlak ve köpüklü karakteriyle, kısa ve eşsiz ritimleriyle bu şekerlemeye benzetilmiştir. 19. yy'da Merengue Dominik Cumhuriyetinde çok popüler oldu. Sadece, ülkede yapılan her kutlamada dans edildiği için değil, Karayipler ve Güney Amerika'da da popüler ve latin Amerikan danslarından biri olduğu içindir. Merengue müziğinin bir çok çeşidi vardır. Figürler
Merengue Basic to The Side
Back Rock
Side Breaks
Arm Slide
Back to Back
Swivels, Straight and Turning
Conga Breaks, Simple and crossing
Merengue Glide
Forward Spot Turn
Back Spot Turn
Roll In & Out
Man's Circle Wrap
Progressive Congo(4 directions)
Face Loops
Man's Duck Wrap
Crossbody Leads
Crossbody Cradle Wheel
Alternating Underarm Turns
Hip Circle
Crossbody with checked Rock
Man's Wrap and Shoulder Wrap
Around The Back Roll Out Spins
Pretzel
Coffee Grinder
Back Spot Underarm and Check with Twists Pasodoble latin daslarının içinde "Afrika" kültüründen gelmeyen tek danstır. Pasodoble İspanya kökenlidir."Paso Doble" terimi dansın kültürünü pek de çağrıştırmayarak "iki adım" anlamına gelir. Tıpkı İspanyolların boğa güreşlerindeki gibi erkeğin bir matadoru ve kadının da pelerinini temsil ettiği bu dans sadece anayurdu İspanya ve Fransa da değil, tüm dünya çapında etkisi yok olmayacak bir tutku silsilesi yaratmıştır.Bu dansdaki hareketlerde, matadorların boğa güreşi sırasında yaptığı hareketler temel alınmıştır. Bu dansda erkek, diğer latin danslarına nazaran bayandan daha ön plandadır. Pasodoble'de bayan, matodorun kırmızı pelerini rolünü oynar. Pasodoble 1920'lerin ortalrında çıkmıştır, fakat 1926^dan sonra popüleritesini kazanmıştır. Ve 2. Dünya savaşından sonra müsabaka dansı olarak kabul görmüştür. Pasodoble, dans dersi alanların en son öğreneceği danstır. Çünkü, dans önceden kararlaştırılmış bir kareografi üzerinde ( yani müziğe göre hazırlanmış) yapılır. Dans ederken akıcı olmaz ve o an bir şeyler uydurmak yani doğaçlama dans etmek çok zordur.
Bu dansda vurgu, vücudun 3 boyutlu şekillerinde ve flamenko ile tatlandırılmış kol, dirsek, bilek ve parmakların kullanımındadır. Ayaklar özellikle topuklar, doğru ritmik yorumu yaratmak için kullanılır. Pasodoblenin karakterinde İspanyol çizgisi, flamenko ritimleri ve yüceltme vardır. Karakter: Gösterişli, kesik ve kuvvetli, ispanyol ve flamenko karışımı Hareketler: Spotsal ve ilerleyen pelerin hareketleri ve burgu Zamanlama: 2/4 Bars/dk: 62 IDSF kurallarına göre Accent: Her barın 1. vuruşunda keskin bir hareketle Competition: 1,5 - 2 dakika Yükselip alçalma: Bazı figürler için geçerlidir Dynamic: Sert ve doğrusal yürüyüşler
Müzik ve Ritim Paso Doble'nin müziği ilk defa dans eden birinin kolayca takip edebileceği 1-2-1-2 marş ritmindedir. Adımlar arasında çok az ritim değişiklikleri vardır ve herkes bu danstan zevk alabilir. Dansın temposu biraz hızlı olmasına rağmen zor değildir ve dakikada 60 barı geçmez. Lindy Hop'tan Rock'n'Roll'a
Dans tarzları daima müzikal akımları takip ederek gelişmişlerdir. Bunlardan en popüleri kuşkusuz Rock'n'Roll dur. Bu dansın genelde 1950lerde ortaya çıktığı düşünülse de, aslında Rock'n'Roll bundan 20 sene evvel Amerika'da filizlenmişti. 1920lerin başlarında, hayvan dansları olarak nitelendirilen türde danslar çok yaygındı. Bunlardan en bilineni "hindi koşuşu"ydu. Charliston veya Black Bottom gibi diğer dans çılgınlıklarında ise müzik hızlandıkça vahşi figürler daha da vahşileşiyordu. Bu danslardan diğer danslar, stiller türedi ve 1920lerde çiftin ayrılıp birleştiği Teksas Tommy ya da "Breakaway" ortaya çıktı.
Lindy Hop ve Jitterburg 1920'nin sonunda bu dans oldukça popülerdi. 1927'de Spirit of St. Louis adlı uçağıyla Charles Lindbergh Atlantik'i tek başına geçmeyi başarınca, bu olayı lanse eden gazete manşetleri, Lindy Hop dansının yeni ismi olarak adapte edildi. Bu dans 1930larda gelişmeye devam ettikçe, Harlem Savoy balo salonunda zamanın meşhur Swing müziği çalan toplulukları sayesinde ev edindi. Savoy salonunda bu orkestralarda çalan kişiler Swing'in ustalarıydı; Cab Calloway, Tommy Dorsey, Louis Armstrong, Count Basie ve Duke Ellington. Dansçılar, müzik gruplarını; müzik grupları da dansçıları karşılıklı etkileyerek müzikal yorumu ve dansı yeni boyutlara taşıdılar.
1937'de Benny Goodman New York Paramount Tiyatrosunda konser verdiği zaman gençler deliye dönüp, koridorlara akın etmişler ve gazetelerin dansı adlandırdığı üzere, "Jitterburg" yapmışlardır. Bu çılgınlık Amerika'yı kavurmuştur. Teknikteki çeşitlilikler Boogie-woogie ve Swing Boogie gibi stillerin gelişmesine sebeb olurken; Lindy Hop, Jitterburg ve Boogie-woogie danslarının tümünü kapsayan "Jive" terimi bu sıralarda oluşmaya başlamıştır. Ancak dansın adı ne denirse densin, çalınan müzik hep Swing olmuştur.
Dans Stilleri - Lindy Hop'tan Rock'n'Roll'a
İkinci Dünya Savaşından sonra müzik grupları küçüldü ve müzik değişime uğradı. 1950lerin müziği artık Swing kadar yumuşak ve akıcı değil ama daha kitlelere hitap ediciydi. Bu müzik Rock'n'Roll idi. Doğal olarak müzik değişince, dansçının müziği yorumlaması da farklılık kazandı. Daha sert olan bu yeni ritim ortaya ani hareketleri olan iki boyutlu bir Jive türü çıkardı. 1950lerin sonunda Jive daha değişik bir stille tüm dans okullarında ve salonlarında yaygınlaştı.
Lindy Hop, Boogie-woogie ve Rock'n'Roll' danslarının temeli esasen aynıdır: altı vuruşlu bir ritim (Lindy Hop'ta sekizlik ritim de kullanılır). Bu danslarda temel adım olarak dansçılar rock ya da swing tarzında iki adım yana, sonra bir adım geriye ve en son da yerinde olmak üzere dans ederler. Son iki hamle bu dansların ritmini temsil ettikleri için standartlaşmışlardır. Ancak yana atılan adımlar bir çok stil değişikliklerine maruz kalmışlardır.
Boogie-woogie de "tap" denilen yere ayak ucuyla vuruş, bu dansın serisini oluşturmak için eklenmiştir: tap, adım, tap, adım, geriye bir adım ve temel adım. Bu adımlar dizler içeriye çekilerek atılırlar.
Rock'n'Roll yarışmalarında ise Boogie "tap"leri, "flick" denilen adımlara dönüşmüştür: flick, adım, flick, adım, geriye adım ve temel adım. Bu tarz dans özellikle yarışmalarda standart hareketlerle kaynaştırılarak abartılır ve ortaya etkileyici akrobatik hareketler çıkar. Bu yüzdendir ki bu stil, bir erkek ve kadının beraber dans etmesinin ötesinde akrobatik çevikliği irdeler ve özelliğini buna borçludur.
Bugün Jive hızlı şasi adımları ile geri ve öne adımlardan oluşur. Şasi adımlarında ilk hareket eden ayak bilek ucunda, takip eden ayak ise düz basar. Aynı zamanda dansçı ağırlıksız izlenimi verecek bir şekilde yükseklik değiştirir. Müzik ve Ritim
Cha Cha Cha'nın da ritmi Mambo ve Rumba'da olduğu gibi 4/4'tür. Cha Cha Cha ritmindeki 2, 3, 4 & 1 ritmini vermek için dördüncü vuruş ikiye bölünmüştür. Bu ritimde ilk vuruş vurgulanır. Cha Cha Cha ritminin temposu Rumba'nınkinden biraz daha hızlıdır. Yarışmalardaki sabitlenen ritim dakikada 30 bardır. Göze yavaş görünen bu tempo Cha Cha Cha'nın diğer danslara göre fazla olan adımlarıyla esasen hızlıdır. Jive Notları Karakter: Ritmik, küçük tekme ve fiskeler Hareketler: Ani hareketler, kesin ve direk kol ve bacak hareketleri Bar/dakika:44 bar Zamanlama: 4/4 Yükselip alçalma: Moonwalker hareketi Salsa, Karayipler kaynaklı, bütün Latin dansları gibi kıpır kıpır bir dans. Salsa müzikle yapılıyor, aynı isimli bir sos da var biliyorsunuz. Güney Amerika’nın farklı farklı müziklerinin karışımı olduğu için bu isim verilmiş, bu işi de 1950’lerde bir radyo DJ’i yapmış. 1980’lere kadar sadece Güney Amerikalıların yüz verdiği bu dans, son yirmi yıldır tüm dünyanın iştirak ettiği bir çılgınlık.
Her dört vuruşta üç adım atıldığı için alışmak için biraz zaman gerekiyor, neyse ki atlanan vuruş başka bir hareketle tamamlanıyor da tamamen kulağa ve dengeye aykırı bir dans haline gelmiyor. Dakikada 180 vuruşun üzerinde epey hızlı bir müzik olduğundan Salsa’ya bir nevi spor demek hiç de saçma değil. Diğer Latin danslarının aksine pistte fink atmak yerine daha çok olduğunuz yerde kalıyorsunuz.
Latin ritimleri uzun yıllardır popülerliğini korumuştur, hemen hemen herkes Samba, ya da Reggea müziklerini bilir ve bunlarda dans etmiştir.
Fakat hergün daha büyük bir popülerite kazanarak kitlesini arttıran ve dansçılara yıllardır büyük zevk veren bir latin dans daha var, sadece Karayipler`de, Amerika`da ya da Avrupa`da değil dünyanın her köşesinde insanları etkileyen bir danstan bahsediyoruz. SALSA...
İspanyolca bir sözlükte araştırdığınızda salsanın çeşitli baharatalardan oluşan bir çeşit sos olduğunu bulursunuz.Tabiki bizim bahsettiğimiz salsa bu değil, bizi dansetmeye iten bazı ritimlerden ve vuruşlardan bahsediyoruz. Tıpkı yediğimiz salsa gibi, salsa ritimi de sıcaktır. Belrittiğimiz gibi salsa kelimesi müzikle ilgilidir, salsa müziğinin üzerine yapılan dansa Küba ve Miami de genellikle "CASINO" denir. Ama artık bütün dünyadaki dansçılar tarafından "SALSA" adıyla bilinmektedir
Salsanın kelime anlamını inceledikten sonra, bütün salsa dansçılarının bilmesi açısından çok önemli olan, salsanın köklerine ve neden bu ismi nasıl aldığına, kısaca salsanın nereden geldiğine bakalım.
Salsa şarkılarının sözlerinde çok geçen bir kelime vardır: "SON". Son salsanın tam anlamıyla orijinidir. Yani salsa Küba son müziğinin modernize edilmiş halinden başka bir şey değildir. Diğer müzik türleri ve zengin enstrümanlarla geliştirilmiştir.
Son, Havana`ya Kübanın batısından daha iyi bir yaşam sürmek için büyük şehire göçenler tarafından, 1920`lerde getirilmiştir. Yaşamlarını kazanmak için sokaklarda gitarları ve davullarıyla Havana`ya renk katan bu insanlar zamanla Havana partilerinin vazgeçilmez unsuru olmuşlardır. Doğaçlama yaptıkları müziklerle (Son-montundo) inasanları dans ettirmişlerdir.
bu türün ilk uygulayıcıları Ignacio Piñero, María Teresa Vera, ve Miguel Matamoros İspanyol koloni kültüründen aldıkları gitarlar ve geleneksel Küba çalgılarından guiro, maracas ve clave ile bu müziği yıllar sonraya taşıyacak altyapıyı kurmuşlardır. kısa zamanda Havana sosyetesi, o zamana kadar yaptığı Waltz, Danza, Contradanza ve Danzón gibi dansların yanında "SON" da yapmaya başladılar. O zamanların en popüler gece klüplerinden Casino Deportivo ve Casino de la Playa dünyanın dört bir yanından buraya kumar oynamaya gelen zenginlere SON müziğini tanıttı.
Zamanla yeni gruplar, yeni müzik anlayışları ve yani enstrümanlarla son geliştirildi. Piyano, perküsyon aranjmanları, ve üflemelei çalgılar SON müziğe katıldı. Küba`nın ekonomik durumu kötülşetikçe müzisyenler para kazanmak için Amerika birleşi Devletleri ve Meksika`ya göç ederek yaptıkları müzikle geçimlerini sağlamaya başladılar. Zaman geçtikçe evlerinden uzakta olan bu müzisyenler kayıtlar yapmaya ve giderek ünlenmeye başladılar.
60`lı yıllara gelindiğinde amerika`da yaşayan latin müzisyenler klasik son müziğine Rock`n Roll, Merengue, Bossanova, Cumbia, Cha Cha Cha, Mambo, ve Boogie-Woogie gibi popüler müzik türlerini kattılar. Gelenkesl latin ritimlerini bozmadan ortaya çıkarttıkları bu türe sevecn bir isim buldular: BOOGALOO". Latin müziğin efsanesi Tito Puente, New York`s Madison Square Garden`daki Fania All Stars konserinde Kendinden geçmiş şekilde danseden kalabalığa "Esto es una gran SALSA!". diye seslendi.
Bu sözler çok ünlü bir Küba Son şarkısı olan "Echale Salsita!" da dan alınmıştı. Tito Puente`nin Fania All stars konserinde söylediği bu sözler kısa zamanda,bu müziğe kısa, etkileyici ve tanımlayıcı bir isim arayan plak şirketlerinin pazarlamacıları tarafından kullanıldı. Ve SALSA etiketi günümüze kadar yaşadı. Ne tesdüftür ki bu müziğe salsa denmesine en çok kızan kişi de Tito Puente`idi. Rumbanın yavaş, kalp atışını andıran ritmi ve romantik müziği onun sonsuz ve evrensel çekiciliğinin ana etkenidir. Dansın kendisi, tutkusuyla partnerini ritmin yoğunluğunda baştan çıkarmaya çalışan duygulu ve kışkırtıcı Latin aşığının özgüvenini ve gücünü simgeler. Ancak Rumba'da bayan kolay boyun eğmez. Dişi cilveli ve nazlı edasıyla erkeğini önce cezbedip, sonra onun yakınlaşma isteğini reddederek kendi yaptırımını ortaya koyar. Şayet Tango tutkunun dansıysa, Rumba da hiç kuşkusuz aşkın dansıdır. Tutuş pozisyonu alıp Rumbanın temel adımındaki katıksız duygu yoğunluğunu hissetmek ancak birkaç derin an dans ederken yaşanabilir: Doğal ritimle, Guajira'ya geri yankılanan romantik ama sade nağmelerle ve kaderleriyle bu dansta yüzleşen bir kadın ve erkeğin zaman tanımayan hisleriyle birlikte hareket etmek... Uluslararası rumba dansı, adının da taşrayı çağrıştırdığı üzere, eski bir folklorik dans olan Küba kökenli "Guajira"ya çok şey borçludur. En popüler Guajira müziği bir Rumba klasiği haline gelmiş olan Joseito Fernandez'in dünyaca ünlü parçası "Guantanamera"dır. Küba geleneğinde "rumbiar" fiili dans etmek anlamına gelir ve "Rumba" da bu terime bağlı olarak çok çeşitli dansları hatta "dans partisi"ni çağrıştırır. İspanyolca'nın yaygın olduğu günümüzde, bizim tanımladığımız Rumba aslında "Bolero-Rumba" olarak bilinir. "Square Rumba" denilen ve normalinden daha sıkı bir tutuş stili olan rumba ilk kez 1930ların başında dikkat çekti. Bu stil Avrupa ve Amerikada daha da geliştikçe, belki de yanlış tanımlanarak 1940ların sonunda "Cuban Rumba" olarak bilinmeye başlandı. "Cuban Rumba"da dansta akıcılık ve dinamik bir tarz gerektiren açık tutuşlar daha fazlaydı. 1990larda ise muhteşem varisleri Alman Hans Galke ve Bianca Schreiber gibi emsalsiz shovlar sunan ve onüç defa Dünya Profesyonel Latin-Amerikan Dans Şampiyonasını kazanan İngiliz Donnie Burns ve Gaynor Fairweather sayesinde "Uluslararası Rumba" stili yeni boyutlara ulaştı. İlginçtir ki günümüzde Havana barlarında ve Küba taşralarında dans ederek yaşayan yerliler için kendi kültürel danslarında tanıdık buldukları tek şey bu dansın ismidir. Ancak Kübayı ve Karaipleri gün geçtikçe daha çok insan ziyaret etmekte ve Latin-Amerikan dansının özündeki sadelikten etkilenmektedirler- bir kadın; bir erkek; müzik ve dansın doğallığı. Müzik ve Ritim Rumbanın temposu dakikada 26-27 bar olan yavaş bir ritimdir. Geleneksel Rumba, belki de güftenin havasını yansıtabilmek için genelde dakikada 23-24 bar olan bir hızda çalınır. 4/4 olan zaman cetveli her "bar"ın dört adet eşit ağırlıklı vuruşa sahip olduğunu gösterir. Latin perküsyonistin vurgulayacağı dördüncü vuruştur. Zamanlama İleri ve geri Rumba hareketlerinde deneyimli dansçı, vuruşun ilk yarısını bir yandan hareketsiz beklerken diğer yandan ayak pozisyonunu alarak harcar. Vuruşun ikinci yarısını ise vücut ağırlığını diğer tarafa aktararak kullanır. İki vuruşluk yana adımlarda ise, dansçı ilk yarı vuruşu gene ayak pozisyonu almak için harcarken diğer yarım ve tam vuruşu daha yavaş ve keskin bir vucüt ağırlığı transferinde kullanır. Birçok yeni Rumba dansçısı, ikinci vuruşta dans etmeleri söylendiklerinde başlangıçta zamanlamada zorlanırlar. Bu durum genelde dansın başlatıldığı ileri ve geri Rumba adımlarının ikinci vuruşta atılması gerektiğine bağlıdır. Nitekim bazı eğitmenler, ayak pozisyonunu alarak dördüncü vurgulu vuruşta başlanmasını ve bu vuruşun kalanıyla, birinci vuruşun tamamının vücut ağırlığı transferine harcanmasını tavsiye ederler. Bu dansı yeni öğrenenler, ikinci vuruştaki ileri ve geri adımları kolaylaştırması açısından alternatif olarak birinci vuruşta bir yan adım atmayı tercih ederler. Hareketlerin metodunu öğrenirken, zamanlamanın ileri ve geri adımlar için "hızlı, hızlı"; yan adımlar içinse "yavaş" olarak benimsenmesi kolaylık sağlar. İlginçtir ki uluslararası dans komitesi Rumba ritminin açıklandığı üzere doğru yorumlanması konusunda titizlik gösterirken; bir çok Latin, Rumba dansına daha kolay olan birinci adımla başlayarak dans etmekten memnuniyet duyarlar. Rumba Notları Karakter: Erotic, Bedensel ve Tutkusal, Alaycı Hareketler: Ağırlık, Kesin akıcı ve sert yürüyüşler, Kalça hareketleri
Bar/dakika:27 bar.
Zamanlama: 4/4
Yükselip alçalma:Yok aLinti..
__________________ #MustafaKemaLAtatürkTorunuyum..ღ ❦ {22~02~`22..∞}
{09~09~`22..ღ} |