şehiriçi servisi olmayan otobüs firmasına lanet olsun. gecenin 11'inde seni otogarda bırakıyor. hadi git gidebilirsin bakayım evine. ailemle kavga etmişim, lanet olsun deyip çıkmışım. artistlik yapıp son paramı otobüs biletine vermişim. açlıktan nefesim kokuyor. dandirik otobüs firması elemanı bi kere yarım bardak su dağıttı sağolsun. utanmadım, "kardeş bardağa dolu tarafından bakamıyorum. doldursana tükürdüğümün suyunu" dedim. doldurdu. doyamadım yine de. indim.
şehiriçi servisleriniz nerden kalkıyor dedim. suyun intikamını alırcasına. "ehe şehiriçi servisi ne demek" dedi. hani haberi yok gibi yapıyor böyle bi oluşumdan. arkamı döndüm kendi çapımda hareket çektim. cepte 5 para yok. otogarda mahsur kaldım mı? kaldım. resmen gitmek istediğim yerin belli bi yerine kadar gidebildim ve kaldım. yeteneğim, kabiliyetim bu kadar demek. geri de dönemiyorum. ailemi de arıyamıyorum, zira evden çıkarken posta koymuşum.
evden çıkarken. "bi daha da bu eve nah gelirim. görürsünüz siz" diye çıkıp. "alooo babeyn, ben otogarda mahsur kaldım. harbiden de o eve bi daha nah gelirim. gelemiyom ben. alsana beni burdan" mı diyim. diyemedim. napsam napsam diye düşündüm. amerikan filmlerinde esas oğlanın karnavalın arasına karışıp, "onlardan"mış gibi yapması aklıma geldi.
dandirik firmamı kendi kafamda değiştirdim. gelen yolcu kısmına gidip "şehirçi servis ne demek ehe" demeyen kaliteli bi otobüs firmasının gelmesini bekleyecektim. gelince ordan inen yolcuların arasına karışıp sanki onlardanmış gibi yapıp evime mutlu mesut ve bedava gidecektim. plan mükemmeldi. gelen yolcu kısmında otobüs beklemeye başladım. şansıma 10 dak otobüs gelmedi. benden başka bi kaç görevli, bi de arabalı hamallar vardı. düştüğüm hallere bak. pamukkale geldi 10 dak sonra. yolcuların inmesini bekledim. bi aslan gibi avımı izledim. ne en önde ne en arkada kalacaktım. 3-4 kişi indi. daha sonra 3 tane erkek indi. aralarına karışıp okeye dördüncü olayım dedim. aralarına öyle bi karıştım ki, adamlara dimdik şekilde ilerledim bi anda paralel oldum. heyecandan stresten hep. ama daha sonra toparladım. adamlarla öyle bi yürüyorum ki, bi ara ben bile "acaba ben bunlarla arkadaş mıyım" diye düşündüm. nerdeyse herifin omzuna elimi atıp, "gelin bu gece de bizde okeye dönelim" diyecek gibiydim. bu kadar samimi olunca adamlar kıllandı tabii. uzak durdum. gece gece eve gideyim derken totoyu kaybetmenin anlamı yok.
servislerin oraya varınca, pişkin pişkin, "abi bunlardan hangisi benim oturduğum yere gidiyo" dedim. senin oturduğun yer neresi ruh hastası dedi. forumun ortasında nerde oturduğumu herkese afişe mi edeyim at kafa dedim, haklısın dedi. gösterdi servisi eliyle. gittim oturdum. pamukkale otobüsü geldiğinde, otobüsün nerden geldiğini, hangi perona geldiğini, kaçta geldiğine dikkatlice baktım. sorarlarsa söylicektim. servise binerken 3 kişilik aile gördüm. birisinin otobüs bileti 21 numaraydı. diğerleri de bunun etrafında dizilse, (21-20-19
vb. kombinasyonlar) koltuk numarasını da mantıklı atarsam her türlü kandırırım ben bunları dedim.
"istanbul'dan geldim. 131 nolu peronda indim. yolculuk iyi geçti. ikramlar güzeldi. teşekkürler pamukkale." şeklinde kendimi telkin ettim. biletimi soracak olurlarsa çantamı kurcalayıp "hay allah tüh" bulamayacaktım. çantayı kurcalarken gerçek biletimi bulup mosmor olmayayım diye onu da yedim. açım zaten. geriye bi de dede/kokoş teyze koruması kalıyordu. serviste yanıma böyle bi tip oturması için dua ettim. torunu falan sansınlar, "biletin nerde" demeye bile korksunlar. hayatlarını karartsın onların, soracağına pişman etsin istedim. ilk defa böyle bi insanı yanımda istedim. o da oldu. hayalimdeki kokoş teyze bile bu kadar kokoş değildi. 1 hafta parfüm falan sıkmam ben. yeter onun kokusu.
her şey bu kadar yolunda gidiyordu. planlı, programlı. başaramamam, sorulan sorulara cevap verememem için hiçbir sebep yoktu. peki noldu? servisi kullanacak kaptan geldi. kapıyı açtı. ben yan gözlerle baktım. bi andan heyecanlıyıım. yavaş adımlarla yürüdü. nerdeyse beni yakalayacak, "sen pamukkale ile gelmedin, hiç ikram yemiş gibi değilsin. ağzın kokuyor,boku yemiş gibisin daha çok" diyecek diye beklerken adam gitti koltuğuna oturdu. arkasına şöyle bi baktı. "tamam mıyız" dedi. lafa girecektim, ne kadar pamukkale yolcusu olduğumu anlatacaktım ki adam gazı kökledi lan. bastı gitti.
biz o kadar planı boşuna mı yaptık. az saygı gösterin lan. hiç zevk alamadım ki. şaka lan. zannedersin banka soydum, bu ne sinir stres kardeşim. alt tarafı kaçak servise bincez. bu insanlar nasıl adam öldürüp ortalıkta geziyor lan. hayran kaldım. ben olsam "dün öldürülen adamı ben vurmadım" diye ilan bastırırım.