Burgu…
Burgu… Duyduğum cümlelerde, kıpırdamıyor içim Sorulmayan yaşlarım neleri sorguluyor? Hücrelerim ayakta, nedir seçtiği biçim? Burulmayan taşlarım, yüreği burguluyor… Perdelerle iniyor, yaşadığım günlerim Gittikçe el oluyor taşıdığım dünlerim Bir mecraya akıyor boşadığım anlarım Örülmeyen işlerim yüreği örgülüyor… Sevmek olur mu söyle terkedilmenin adı? Terk etmek yaşamaksa nedir ölümün tadı? Zannetme ki ölüyüm yaşam beni boşadı Kurulmayan düşlerim yüreği kurguluyor… Şimdi nerede kaldı satıra dökülenler? Nerelere savruldu kalbimden sökülenler? Artık meyveye durdu bahtıma ekilenler Irılmayan kışlarım yüreği ırgalıyor… Nasıl olsa gelecek, gelmez sanılan o an Kararacak kâinat, ışık söndüğü zaman Bambaşka bir âlemde, değişik zaman mekân Vurulmayan başlarım yüreği vurguluyor… 17.10.2012 Necati ŞİMŞEK Ankara |