Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Ocak 2016, 15:06   #11
Çevrimdışı
esekherif
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Işid ve Düşündürdükleri - blazeofglory




glu Nickli Üyeden Alıntı
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
İlk paragrafla ilgili olarak burada birçok şey yazdım. Selçukludan itibaren kültür sahası değişti, kültür sahası değişince dil de doğal olarak değişti. Bunun benzerini Uygur döneminde görmekteyiz. Uygur hanları Maniheizm ve Budizm'i kabul edince kültür sahası değişti ve ortaya koyulan eserlerin dili de değişti. Bugün Uygur edebiyatı tasnifi yapılırken Burkancı edebiyat ve Maniheist edebiyat olarak tasnif edilir. Başladığım noktaya geri geliyorum, kültür ve dil doğrudan etkilidir ve din de kültürün içerisine girer o sebeple dilin değişiminde önemli rol oynar. Bugün Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yaşayan herhangi bir vatandaşın Kutadgu Bilig'i pat diye okuyup anlayamaması bundan ileri gelmektedir. Orta Asya, Selçuk ve Osmanlı Anadolusu ve Türkiye Cumhuriyetinin kültür sahaları birbirlerinden farklı. İşte bütün bu sebeplerden dolayı değil 1000 yıl önceki eseri anlayamamak daha 80-90 sene önceki eseri bile anlayamıyoruz. Selçuklu ve Osmanlı İslamiyet sahasını sadece din olarak değil değil olarak da ele aldı ancak ilk Müslüman Türkler dini alırken dil kısmına dokunmadılar. Hatta önemli alimler Türkçe'nin Arapça'dan herhangi bir eksiği yok diye karşı çıktılar tıpkı Nevai gibi. Bu duruma karşı çıkanların yanında Türkçe'nin hem Farsça'dan hem de Arapça'dan daha geride olduğuna inanan alimler de vardı Fuzuli gibi. Farsça Divanının ön sözünde bu durumu belirtiyor.

Arapça konusuna gelecek olursak, Arapça çok büyük bir kültür mirasına sahip bu da doğrudan İslamiyetle alakalı. Hristiyanlığa baktığımızda böyle bir durum yoktur. Bugünün lingua francası İngilizce daha o zamanlar bir bütünün parçasıydı ve ayrılık göstermedi. Bu sebeple 0 tarihinden itibaren Hristiyanlık dininin resmi bir dili olmadı ancak İslamiyetin dili hep Arapçaydı. Bu sadece dinin dili değil aynı zamanda büyük bir kültürün de diliydi. Türk ve Fars şairler de Arapça yazdılar ortaya büyük eserler koydular. Bundan 500 yıl öncesine baktığımızda medeniyet doğunundu. Doğu ile kastım sadece Arap coğrafyası değil, Asya coğrafyası da medeniyetin beşiğiydi. Bugün matbaa Gutenberg'e mal edilirken ondan neredeyse 1000 yıl önce Çin ve hatta Uygur topraklarında matbaa kullanılıyordu. Sözün özü, Arapça büyük bir kültür hazinesine sahip olduğundan doğal olarak bugün çok değerli bir dil konumundadır. Tarihe baktığımızda sürekliliği olan dillerden birisidir Arapça tıpkı Çince, Hintçe, Türkçe, Yunanca gibi.

Son söz, bugün Türkiye Türkçesi çok deforme olmuş bir dildir. Bu mevzu cumhuriyette baş göstermedi ondan öncesine de gidiyor tartışmalar. Arapça, Farsçadan uzaklaşırken Fransızcaya aşırı yaklaştık. Cumhuriyetle bunu çözerken ilk etapta daha da berbat ettik ancak sonradan biraz da olsa toparlayabildik. Atatürk'ün ilk dil çalışmaları için rivayet edilen bir sözü var "Biz dili düzeltelim derken mahvetmişiz." Neyse konuyu başka bir yere kaydırdım bir tavsiye hatta iki tavsiye ile nokta koyayım,
Mehmet Kaplan - Kültür ve Dil
Nihat Sami Banarlı - Türkçe'nin Sırları
ve din, mezhep, tarikat üzerine Abdülbaki Gölpınarlının eserlerini tavsiye ederim.

O kadar farklı yere gitmişim ki demek istediğim şeyi yazmamışım. Ben Türk dili örneği üzerinden Arapçanın anlaşılırlığını tartışmayı doğru bulmuyorum. Bu dil dünyanın en zor anlaşılır ya da çözümlenebilir dili değil. Bunca din adamı ya da ilahiyatçı boşuna bu kadar dini eseri okumuyorlar. Kuranın Arapça etkisi altında kalması gerçekten de bugünkü fikir ayrılıklarını doğuruyor. Çözülmesi gereken en önemli mesele bence bu.

Konu çok dağılıyor gibi olsada bahsi geçen konunun temel kaynağı konuştuğumuz konulardır. Nihat Sami Banarlıyı okumuştum. Kitabında çok iyi anlatmış ; Git, gel kalk, yat, koş, sus v.s gibi Türkçe kelimeler Savaş jargonuyla oluşmuş ve Türkçemize girmiştir. Savaşta ve göçebe anında çok iyi ve isabetli olsada , yerleşik düzende felsefeden, edebiyattan, şiirden beslenmesi çok zordur. Aruz böyle değildir bugün bile batıya şiir'i yerleştiren arap edebiyatıdır denilebilir.



Dolayısıyla Kur'an-ı sırtlayan bir dil olarak Arapça, başka kitaplara sığamaz.. Arap dili demek ne kadar doğru bilmiyorum. Kur'an dili diyelim biz buna.

Okumasını bilmediğimiz içinde Talibana talabani, Kurtuluş savaşı veren bir halk'a terörist muamelesi yapmaktan geri durmayız.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver