Türkiye'deki mevcut siyasi tabloyu, 200 yıl geriden yönetilmek olarak adlandırmışsınız mübalağa yaptığınız kanaatindeyim.
Öncelikle makarna siyaseti diye iradeyi satın alınmışlıkla nitelendirmek oldukça ucuz siyasi yaftalamadır.
''Yeri geldiğinde herkesin Cumhurbaşkanıdır, yeri geldiğinde % 50 evinde zor tutulur'' demişsiniz.Bahsettiğiniz durum Haziran 2013 Gezi parkı eylemleri zamanına ait söylemdir.Ve Recep Tayyip Erdoğan o dönem Cumhurbaşkanı değil, Ak parti Genel Başkanıydı. Fakat siz bu söylemi doğru bulmadığınızı ifade ederken söylemden önce yapılan vandalistçe eylemleri düşündünüz mü merak ediyorum? Kamu mallarına, ulaşım araçlarına, polis araçları ve atm lere verilen onca maddi zarar sonrasında araçları paramparça edip, önünde pervasızca görüntü veren masum insanları düşündünüz mü? Bu denli zararın verilmesine mukabil ortak noktada buluşabilme çabalarının sağlanabilmesi adına eylemcilerin talepleri neydi peki?
''3.Kö
prü yapılmasın, 3.Hava Limanı yapılmasın, Kanal İstanbul yapılmasın'' vs.. Eğer bu durumda dikkatinizi çeken tablo, yapılan eylem değilse sizi daha objektif gözlemde bulunmaya davet ediyorum.
Bugün başörtüsüyle eğitim alabilmek, iş hayatında kadınların yer bulabilmesi oldukça büyük bir reformken bu reformu bir siyasinin söylemiyle eşdeğer tutarsanız birbiriyle mukayese ettiğiniz kavramlar arasındaki uçurumdan size bahsedebilirim. Çünkü düne değin üzerinden en fazla nemalanan konulardan biri başörtüsü sorunuydu.Üstelik bu sorun defalarca çözümsüzlükle münteha etti. Bugün bu sorundan nemalanmayı değil, çözmeyi tercih eden ve çözen bir partiyle, bir siyasinin söyleminin hafifliğini mukayese etmeyin lütfen. Size yakın zamanda yaşadığım bir durumdan bahsedeyim.Bir kaç gün evvel çalıştığım özel bankanın Genel Müdürlüğü'nde başörtüsünün serbest olduğuna, buna mukabil sistemin zorlaması ile inancını ifa edemeyen bir kaç kişinin başörtüsüyle işe geldiğine tanık oldum.Başörtüsü kullanmadığım halde bu duruma fazlasıyla sevindim. Çünkü tek tarafın istifade ettiği faydalar zincirinden inancı sebebiyle ekarte edilen insanlar artık eşit şartlarda hayatlarını idame ettirebilecek, ayırt edilmeksizin her kesime özgürlük sağlanabilecekti. Eğer bu durum; benim çocukluğumdan yetişkinliğime kadar çözülemeyen bir sorun idiyse bana lütfen basit birşeyi hayata koyduklarından bahsetmeyin. Çünkü bu sebeple en tabii hakkı olan eğitimini ifa edemeyen sayısız gencin varolduğunu ve çok acıdır ki geleceklerini tayin etmekten men edildiklerini biliyoruz.
Ayrıca bugün mevcut tabloyu oluşturanların, düşünemeyenler fikir izan sahibi olamayan ve körelenler değil, aksine düşünebilen sorgulayabilen ve geleceğinin tayini adına demokrasinin gereksinimi seçim hakkını hakkıyla ifa eden insanlar tarafından oluşturulduğu kanaatindeyim.Biliyoruz ki, herkesin aynı ideolojik fikri desteklemesi yahut aynı fikre onay vermesi mümkün değil, fakat demokratik hak kullanıldıktan sonra insanların seçimlerinden; köreliyor, düşünemiyor ve fanatizm olgusuyla bahsediyor olmayı gayri ahlaki buluyorum.