Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10 Haziran 2015, 01:23   #247
Çevrimdışı
Melodram
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: her şey anını bekler




''Kaldırım taşlarına bile değdi merhametim de, bir kendime dokunamadım.''
Oturdum, yazdığım eski şeylere baktım, hala da bakıyorum, güzel bir kafam varmış, güzel isyan etmişim, güzel üzülmüşüm, belki üzmüşüm, peki her şey bu kadar güzelken neden bu kadar çirkinleşmişiz?
''Bizim de duygularımız vardı, güldük diye geçti sandınız.'' demişim mesela, kime demişim, niye demişim, gülmüş müyüm gerçekten, geçmiş mi acaba?
''Eminim sen beni bir gün mutlaka anlarsın, muhtemelen biraz da geç kalırsın ve ben o zaman neden beni anlaman gerektiğini unutmuş olurum. Bunu anladın umarım.'' demişim, anlaşılmadığımı düşündüğüm bir gece. Hala anlaşılmıyorum çünkü henüz çok erken ve insanların en büyük ayıbı geç kalmaktır, yanındakine.-peki ne bu duygusallık?-
Sonra...
''Siz böyle sevinirsiniz 'insanları anlıyorum, insanlarla anlaşıyorum.' diye, sonra bir zaman gelir, anlaşılmak istersiniz ama çevrenizde sizi anlamak isteyenlerden çok, anlaşılmayı bekleyen insanlar olur, sizin hiçbir şeye hakkınız olmaz, yalnız kalmaya bile ve bunun tek sorumlusu da sizsinizdir, siz diyorsam alınmayın, biz de olabiliriz.'' gibi bir şey demişim. İnsanları fazla anladığımı zannettiğim bir geceymiş, çok dinlediğim bir gece, az konuştuğum bir gece. Anlaşılmayı beklemişim saf gibi, bir de üstüne anlatmışım, ne cüret.
''Aşık oldum hem de aynı adama bilmem kaçıncı kez.'' diye bir şey uydurmuşum yakın bir tarihte, yakın dediğimde hiç yoktan bir 8 aydan fazla, yakın geçmiş midir ki? Her neyse işte, böyle bir şey hiç olmamış aslında, sadece bunun güzel olduğunu düşünüp konuşmuşum boş boş. Canım bugün kendimi kandırmak istiyor ve bugün ağlamam lazım, uydurulan her şeye.
Ve en son,
''Uzun uzun anlatacak bir şeyimiz de kalmadı artık ya da uzun uzun anlatacak gücümüz. Sanki ikincisi daha ağır basıyor. Yani bu sabah bir umut yok içimde. Nasıl olsa geri gelecek biri de yok. Her şey yerli yerinde falan da değil. Bu sabahların muhtemelen bir anlamı da yok. Daha ne diyeyim, domateslerin bile canı sıkkın bu sabah.'' demişim, uyuyamadığım bir gecenin sabaha çalan saatinde. Sahi, ne çok uzun uzun anlatmışım ben ve şimdi uzun uzun anlatmaya değecek hiçbir şeyim kalmamış gibi hissediyorum. Uzun uzun hayaller kurup da uyduramıyorum, unuttuğu bir şeyi nasıl hatırlıyordu insan? Anneme sorsam bilir belki ama benim üzülmüş olduğumu bilsin istemem, gerçi anneler biliyordur dimi?
Peki niye bunları okudum, neden okudum, nasıl okudum bunun bir önemi yok, açtım okudum diye yine gevşeteyim mi olayı? Önemlidir çünkü insanın kendi kendini güldürmesi, büyük bir silahtır. Bunca anlamlı şey içinde, dert edilen anlamsızlıklara verilen en güzel cevaptır.
5 dakika içinde hönküre hönküre ağlayıp, 15 saniye sonra o gözden gelen yaşların kahkahadan olduğunu fark ettiniz mi hiç? Bugün kendime bunu yaptım, detoks anlayışlarım çok farklı. Ne bileyim, kerevizin sapını kaynatıp içmek biraz şov geliyor bana, insanın içini bir tek kendi temizler gibi geliyor. Gidiyorum tamam, ha bir gün şey demiştim, ''sabaha kadar saçmalayabildiğiniz insanları alın hayatınıza; çünkü sabaha kadar kimse sizi sevmez.'' Şimdi bu durumumu özetlediğime göre gideyim, balkona çıkın ama balkona çıkınca ilk aklınıza gelen şey atlamak olmasın. Kendini betonda parçalanmış hayal etme; çünkü o hayal değil, sen parçalandın çoktan. Öperim, hepimiz çok tatlıyız ama bunu bir tek kendimiz biliyoruz, olsun.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet