17 Mart 2015, 01:52
|
#232 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: her şey anını bekler
İçimizdeki boşluğa fil sığdırabiliyorsak, fil o kadar da büyük bir şey değildir, eğer fil o kadar büyükse, dünya çok küçüktür, dünya küçükse biz dünyaya fil kadar büyük geliyoruzdur, desem kimse bir şey anlamaz, ben de dahil ama buraya daha anlaşılır şeyler yazsaydım da, herkes beni anladığını düşünecekti. Herkesin beni anlaması, yukarda kurduğum cümleden daha saçma bir şey olurdu, yani asıl anlam veremediğimiz şeyin bu olması gerekiyorken, bütün ilginin o cümlede olması işime gelir, niye mi? Çünkü her şey yolundaymış gibi duruyor oradan bakınca, keşke hepimiz bir dakikalığına da olsa kendimize 'oradan' bakabilsek, belki biraz daha iyi hissedebilirdik ama sadece bir dakikalığına. Bir dakika da az geldi şimdi değil mi? Gelmesin. Bazen bir dakika birçok şeyi değiştirir çünkü bu hayatta, hatta bir dakika fazla bile gelir her şeyin değişmesi için. Bahse girerim, iki saniye her şeyin değişmesi için yeterlidir, insanlar iki saniye içinde birçok şeyi değiştirebilir, kullandıkları en güçlü şey olan 'dil' silahıyla. Yani sanıldığı gibi en güçlü silahlar Amerika'da değil, bizim ağzımızda üretiliyormuş, yani aslında bize de 'katil' deniyor bir yerlerde, birileri tarafından. Peki bundan ne sonuca varmalıyız? Belki şuna varabiliriz: az önce konuşurken kelebekler püskürttüğün ağzın iki saniye sonra aynı kelebeklerin ölülerini püskürtüyor. Sorun kelebeklerin ömrü değil, onu da bil isterim. Daha sonra da filleri masaya yatıracağım, şimdi masa kalabalık. sylvia seni seviyorum, şimdi gidip biraz şarkı keşfetmeliyim. çünkü İstanbul'a yolculuk var. bakın hayat sizin plan ve hayallerinizle alakalı olan bir şey değildir, beklentilerinizle hiç değildir. o bildiği gibi gelir, sen bildiğin gibi yaşarsın bazen.
__________________ If you can't measure it, it doesn't exist. |
| |