Naber ?
Bende tırt. Odaklanamıyorum bu ara. Hiç bi' şeye. Ya da bir şey hariç hiç bir şeye mi demeliyiz? Bilmiyorum ki.
Abi ne kadar çok şey bilmiyorum ben ya. Aslında öğrenmek için elimden geleni de yapıyorum. Yani öyle yan gelip yatmıyorum da. Benim elimde değilse demek ki, heralde illa birilerinin öğretmesi lazım. Böyle yaşam koçu gibi. Önceden çok anlamsız gelirdi bu yaşam koçu muhabbeti. Ne zaman ki anlıyosun bi şeyleri değiştirmeye gücünün yetmediğini o zaman anlam vermeye başlıyosun. Başa gelmeden bilinmiyor demek ki.
Sonucu hayatımı belirleyecek olayların benim elimde olmaması çok trajik değil mi? Öyle tabi! İtiraz etme bana. Ruh sağlığım yerinde mi? Sağlıklıyım ama ruhsuzlaşıyorum sanırım her geçen gün.
Her şey azalıyor içimde. Sevgi saygı ne biliyim vefa .. Zaten yakın çevrem bilir , vefasız biriyim. Ayıp, cenazeme kimse gelmeyecek böyle giderse..
Hani böyle ısrar ediyorum falan ya. Bakma , sende haklısın. Ben olsam aynını yapardım, karşımda benim gibi biri olsa. Hiç başına iş almaya gerek yok yani
Bunun adı günlük diye her gün yazmak zorunda mıyız? Kafam ne ara bu kadar yükseldi ? Neden her şey dışardan bakınca bu kadar imkansız ? Neden cesaretimizi kaybettik ? Nasıl oldu da bu hale geldik ?
Şimdi önümüzde bu sorular var, bunlara cevap bulmam gerek. Böyle yapınca da kendimi maceradan maceraya koşan bi HUGO efendim bi Super Mario falan gibi hissediyorum. Oysa ki benim Tsubasa gibi olmam lazım. Takımın yükünü sırtlayıp, risk almam lazım.
Olsun bu günlerde geçer , merak etme. Şu kafamı bi deniz seviyesine indireyim de önce. Hepsini ayarlarım ben yine. Sen bi yere kaybolma yeter..
Not: Dolu sevgi tasında gönül bir gençlik masasında,
İkimiz arasında bu gönül Ah bu gönül şarkıları..
Şimdi de bu dolansın diline. Güzel söylemiş
Cem Yılmaz.