Cevap: YaLan Aşk Düş/tü~LafsokrateS
DERT AĞACI
Bir çark döner, devrana asi serzenişin;
Tasavvurudur aslında, canana haykıran seslenişin…
Ne garip hayatlar var ilerisini düşünmeden bir piyon gibi atılan,
Bir değersiz şahdı o, bir vezir uğruna satılan…
Neydi o bilmiyorum, sinemden zerre zerre çekilen,
Güneşti bazen gece için, bir zaman bekletilen…
Bazen bir kuru soluktu, bazen sendin içimden verdiğim.
Bir neyin içinden çıkan alevdi ruhuna üflediğim…
Dert ağacında yetişen iki meyveydik biz,
Olgunlaşmaktan yandı yüreğimiz, geçti içimiz…
Dizdiler duygularımızı bilmeden, bir misal ki kiremit,
Yıkardım sınırları, içine koyacağım bir sen olurdun ki, o piramit…
El açılır, Hakk’a edilir belki son dua içten,
Bakalım ne olur, kim sağ çıkar bu süreçten…
Bekle, bekle ki biraz durulsun yağmurlar, dağılsın bulutlar,
Alevini koru ki sönmeden yeşersin yeni umutlar…
Konya konuşmaz bazen benimle günlerce susar.
Eser delice rüzgar eski günleri kusar.
Zafer yeni bir zafer bekler,
Bir yanda solar güller, bir yanda raks eder laleler…
Bir kere tavaf ederken gönlüm senin muhabbetini,
İçim geçer, bilemem bazen bu derin sohbetin kudretini…
Sokak lambaları Alaaddin’de yavaş yavaş söner.
Yanan sadece yüreğin olur, odur ışıtan ancak Kabe’mi, tek o fener…
Ve uzun bir yol görürüm Mevlana’dan geçen, biraz telaşlanmış.
Yürürken adını söylediğim kaldırımlar hep yaşlanmış…
Güneş tüm endamıyla kaplarken gökyüzünü,
Karanlık yine susar, söylemez henüz son sözünü…
Osman GÜRSES |