Çevrimdışı

Ya bir cehennem gibi tutulursa nutkum?
Ey aşk! Kırpıp gelir misin besteni..
Bir Tanrı gibi ürpertir misin içimi?
Saatlerin kaç olduğu önemsiz,
Bir musluk gibi bulutlardan,
İstanbul semâlarına düşüyor bu yağmur taneleri.
Sarhoşluğum halet-i ruhiyem gibi,
biraz yorgun, biraz güzel..
yeniden doğmak olsa gerek,
neşterle bir ameliyat masasından!
tüm iplerimiz kopmuş ey yaradan..
saçlarımı okşa yeniden,
bu korku alelade değil ki?
bilirim ölüm Allah emri de,
ölüm bir ayrılık değil,
bu tezat niye ki..
sana köprü olsa sı' rat,
koşan bir çocuk gibi sağ yanımdan
düşercesine bisikletten tutulmuş nutkun..
ey bu cihanda dudakları "Sulh" olan kadın!
ey düşlerimde ki baki kabûs,
ey mukadderat şehir, mukaddes çehre..
kuruntularım yana kaydı bir ağaç misali,
yapraklarından tel-tel dökülen bu şehir
ve bu şehirin sokak lambaları dahi karanlık!
sen bu patiska yolda
soğuk rüzgarı ensende hissededur
ben ölmeğe riayet ederim hiç durmadan
sen sevin bu pis mahallenin
o veletleri gibi,
ben ışığa şarkı söyleyerek giderim..
gülümserim o kara meleğede,
ah bilsem o heyecanı yeniden yaşayacağını,
dudaklarının gülercesine birleşeceğini,
ben ebedi uyumaya aşina olurum..
ey Tanrım, sen güldür yüzünü,
ben sana koşarım,
o incinmesin hiç, ben sı' rattan da düşerim..
sen saçlarını okşa onun,
ben hem ölüm,
hem o olurum..

#SuLh