Güneş doğurdum kendime!
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
ince bir yaz rüzgarı gibi esiyorum,
asi bir nehir gibi hırçın vede acımasız akıyor
duygularım içimde.
düşünüyorum sonumu,sonsuzluğu;
yine bir sigara ve alkol eşlik eşlik ediyor bana,
gidenlerin arkadasından. kapım bilmem kaç senedir çalınmaz.
zaten pas tutmuş,çürümüş
her zerresi çalınmadan devriliverir bir köşeye yaşlı ihtiyarlar gibi.
yaptığım deneyler ters mi tepti ki,
onca iyilik,mücadele,onca verilen savaş;
sonuç olarak kötülük,kan ve revan getirip bıraktı yılları eskitmiş avuçlarımıza. gözüm sürekli kapıda ki çatlaklara dikiliyor,
her baktığımda ne kadar da benziyor diyorum bana,
ne kadar da eskimiş,
ne kadar da çatlamışız yılların içinde.
gözlerim doldu bak!
sanırım yine su sızdıracağız! konuşuyorum ama sesim hiç çıkmıyor.
nedeni bunca şeyi hep içimize atmak mı?
bu şeyi hep içten içe kendimize söylemek mi? bir bir yüzler geçiyor;
kahrolsun ki herşeyi gören gözlerimin önünden.
yaklaşan ölüm değil iyi biliyorum.
yine dostlarımızı yad ettik.
her ne kadar sevilmesekte. yine yalnızlığımı yalnızlıkla dolduruyorum;
aklıma gelince böyle şeyler,
tüylerim dikiliyor mu yoksa bana baş kaldırıp isyan mı ediyorlar anlayamadım. içime hafiften yağmurlar çiseliyor;
ama merak etmeyin dostlarım, hala toprak kokuyorum ! sevgili dostlarım;
uzaklaşalım buralardan,
kendimizi bir şişeye hapsedip denize mi bıraksak?
aheste aheste kuğu gibi süzülsek mi?
yada; kendimizi eski bir deponun hiç görülemeyecek yerine mi kaldırıp atsak?
sanırım en mantıklısı bu olur;
nede olsa, toza alışığız değil mi? |