Dil ve alfabe üzerine deneme dizisi
Bugün okuduğum bir haber üzerine bu konuyu açma gereği duydum. Haber şu; liselerde Osmanlıca zorunlu ders haline getirildi.
Haberde bahsedilen olay şu, Milli Eğitim Şurasında Osmanlıca dersinin zorunlu olması oy çokluğu ile kabul edildi (haberi okumak için arama motorunuza Osmanlıca zorunlu ders yazmanız yeterli). 1
Konuya bir terminoloji düzeltmesi ile gireyim. Osmanlıca diye bir dil yoktur, var olmamıştır ve tarihte hiçbir zaman konuşuru olmamıştır. Osmanlıca olarak bilinen dil Osmanlı Türkçesidir. Şimdi bu açıklamamış çok bilmişlik/bilgi satıcılığı olarak değerlendirebilirsiniz ancak öyle değil. Buradaki ayrım çok kesin olmalıdır çünkü Osmanlıca diye bahsedilen şeyin Türkçeden bağımsız olması düşünülemez. Eğer Türkçeden bağımsız ve kendine has kural ve yapıya sahip bir dil ise Osmanlıca terimi doğru ancak takip edebildiğimiz kadarıyla Osmanlı döneminde kullanılan dil tamamiyle Türkçeye has özellikle göstermekte o yüzden bu dönemde kullanılan dile Osmanlı Türkçesi diyoruz. Bu ciddi hatanın düzeltilmesinden sonra asıl meseleye geleyim. Osmanlı Türkçesi neden zorunlu ders olur ?
Benim bu yazı boyunca irdeleyeceğim soru bu. Olayları politize etmeden adım adım gitmek istiyorum. Son yıllarda ülkemizde oldukça moda olan bir akım zuhur etti; Evlad-i Osman'lık. Oldukça popüler olan akımı hepimiz az-çok tanıyoruz o yüzden bir tanımlamaya gitmeye gerek yok. Efendim bu akımın takipçileri temele Osmanlıyı koyup Osmanlı kültür ve medeniyetine göre hayatlarını sürdürmekteler. Bunun böyle olmadığı dünyanın yuvarlak olduğu kadar açık ve nettir neyse mevzu bu değil. Bu insanların yıllardır ısıtıp ısıtıp önümüze koydukları şeylerden birisi de Dil Devrimi. Bu devrim sonucunda bütün ülkenin 1 gecede cahil olduğunu iddia ediyorlar ve dile iade-i itibar istiyorlar. Neden ? Sebebi basit ecdat kullanmış. Tabi bunu daha süslü cümlelerle ve daha damardan vurucu bir şekilde ifade ediyorlar. Osmanlı Türkçesi hakkında bir takım bilgiler paylaşmak istiyorum. Osmanlı Türkçesi dediğimiz dönem Anadolu Türkçesinin büyük bir bölümünü teşkil eden dönemdir. İstanbul'un Fethi ile kurumsal kimliğini kazanır ve 20. yy'a kadar varlığını devam ettirir. Dil canlı bir varlıktır buradan hareketle, Osmanlı Türkçesi de aktiftir ve kendi içerisinde de dönemlere ayrılmaktadır. İslamiyetin ve coğrafyanın etkisiyle Arapça ve Farsça etkisinde kalmış ancak bu etki dil kuralları üzerinde değil daha ziyade kelime dağarcığı üzerinde olmuştur. Bu etki sebebiyle dilin anlaşılırlığı halk nezdinde oldukça düşüktür. -Kesin bir rakam olmamakla beraber Osmanlıda 17. yy sonrasında okur yazar oranı %15-20 arasında olduğu sanılmaktadır. Bence bu rakam oldukça iyimser bir rakam. Halkın konuştuğu dil Türkçe ve bu hiç bir zaman değişmemiştir. - Türkçe içerisinde tarihselden moderne ilk defa bu kadar çok yabancı kelime kullanılmıştır. -Bu rakam Köktürk, Uygur ve Karahanlı dönemlerinde %10'un üzerine çıkmamıştır ancak Osmanlı Türkçesi döneminde %30'un üzerine çıkmıştır- Dilin kurallarına dokunulmamış Türkçe yapı korunmuştur.
Türkler tarihselden moderne birçok alfabe kullanmıştır. Çeşitli sebeplerden dolayı yazı sistemi değiştirilmiş ve uygun olan kullanılmıştır. Arap harflerini kullanmamızın sebebi İslami çevreye girmemiz ve bilgi alış-verişinde bulunmamız. Tabi bu tek sebep değil ancak temel sebeptir. Aynı şekilde Arap alfabesinden vazgeçip Latin alfabesine geçmemiz de bir çok sebepten elzemdi. Arap alfabesi Türkçeye uygun bir alfabe değildir. Birçok açıdan yetersiz kalmakta ve revizyonlar yapılmasını zorunlu kılmaktaydı.
Hem zaman yetersizliğinden hem de konunun geniş olmasından dolayı konuyu birden fazla yazıya bölmek istiyorum. Bu yazı öyle bir giriş mahiyetinde olsun bir sonraki yazıda burada eksik bıraktığım, yetersizlik, uygunsuzluk, neden devrim? gibi yerleri tamamlamaya çalışacağım. İyi akşamlar. |