Merhaba. Ben öncelikle konuya mesaj yazıp yazmamakta çok fazla kararsızdım fakat @
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] adlı Üyenin insanları yanlış bilgilendirmesi üzerine konuya mesaj yazma gereği duydum.
Öncelikle Kur'ân-ı Kerim'deki Âyetleri Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in Kâtiplerine Arapçanın henüz gelişmemiş olmasından dolayı ilk başlarda değil de sonradan yazdırdığını, Okuma ve Yazma Bilenlerin azlığı
vb. mahzurlardan dolayı daha sonradan yazdırdığını öğrenmiştik. Hz. Muhammed'den (S.A.V) birçok Hadis öğrenen Sahabeler, Hz. Muhammed (S.A.V) vefat etmesinden sonra Hadisleri birbirleri ile paylaşarak Hadislerin hem sözlü hem de yazılı olarak kalıcı olmasını sağlamışlardır. Hz. Muhammed (S.A.V) vefat etmesinden sonra H. 99-101 yıllarında Halife Ömer İbn Abdülaziz zamanında valiliklere gönderilen emirnâmelerle Tedvin anlayacağınız Dağınık Hadislerin Toplanması için resmi işlemler gerçekleştirilerek Hadislerin konulara göre tasvip edilmesi ile Hadis Kitapları oluşturulmuştur. Bu Hadis Kitaplarından en önemlisi de zaten Hicri Üçüncü Asırda Kütüb-ü Sitte'dir (Altı Kaynak Eser)
Ki Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) Hadislerin Doğru ve Yanlış Yazılması ile İlgili;
''Kim benim üzerime yalan uydurursa, cehennemdeki yerini hazırlasın.'' demiştir.
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]'ın Yanlış Anlattığı AHZÂB 53. AYET;
ARAPÇA;
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tedhulû buyûten nebiyyi illâ en yu’zene lekum ilâ taâmin gayre nâzırîne inâhu ve lâkin izâ duîtum fedhulû fe izâ taimtum fenteşirû ve lâ muste’nisîne li hadîs(hadîsin), inne zâlikum kâne yu’zîn nebiyye fe yestahyî minkum vallâhu lâ yestahyî minel hakk(hakkı), ve izâ seeltumûhunne metâan fes’elûhunne min verâi hıcâb(hıcâbin), zâlikum atharu li kulûbikum ve kulûbihinn(kulûbihinne), ve mâ kâne lekum en tu’zû resûlallâhi ve lâ en tenkihû ezvâcehu min ba’dihî ebedâ(ebeden), inne zâlikum kâne indallâhi azîmâ. (azîmen).
MEÂLİ;
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler), size izin verilmedikçe Nebî'nin evlerine girmeyin! (Girmişseniz oyalanıp) yemeğin pişmesini beklemeyin. Fakat davet edildiğiniz zaman girin. Yemeğinizi yeyince hemen dağılın ve sohbet etmek istemeyin, söze dalmayın (izinsiz konuşmayın). İşte bu durum gerçekten Nebî'ye eziyet oluyordu. Fakat sizden hayâ ediyordu (utanıyordu). Allah, haktan hayâ duymaz (gerçeği açıklamaktan çekinmez). Onlardan (Peygamber Hanımları'ndan) bir şey sorduğunuz zaman perde arkasından sorun. Bu, sizin ve onların kalpleri için daha temizdir. Allah'ın Resûl'üne eziyet etmeniz ve bundan sonra O'nun zevcelerini nikâh etmeniz ebediyyen (helâl) olmaz. Muhakkak ki bu, Allah'ın katında çok büyük (günahtır).
YORUM;
Ayet, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed ile ilgili değildir Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) evine gelenlerin evdeki özel hayatları ile ilgilidir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V) evine gelen insanların Peygamber Hanımı ile yüz yüze gelmemesi için evde Peygamber Hanımı'na bir şey sorduğunuz zaman perde arkasından sormanızın hem Peygamber, hem Peygamber Hanımı hem de sizin için daha iyi olabileceğini söylerken, Ocean ise Allâh, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V) özel hayatını anlatıyor, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V) Peygamber Hanımı ile perde arkasından konuşarak Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V) Hanımı'nın yüzünü görmemesi gerektiğini, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V) misafirperver olmadığını iftiralar atarak anlatıyor.
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]'ın Yanlış Anlattığı NİSÂ 25. AYET; ARAPÇA;
Ve men lem yestetı’ minkum tavlen en yenkıhal muhsanâtil mu’minâti fe min mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul mu’minât(mu’minâti). Vallâhu a’lemu bi îmânikum. Ba’dukum min ba’d(ba’dın), fenkihûhunne bi izni ehlihinne ve âtûhunne ucûrehunne bil ma’rûfi muhsanâtin gayra musâfihâtin ve lâ muttehızâti ahdân(ahdânin), fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne nısfu mâ alâl muhsanâti minel azâb(azâbi). Zâlike li men haşiyel anete minkum. Ve en tasbirû hayrun lekum. Vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).
MEÂLİ;
Ve içinizden kimin, mü'min ve hür kadınlarla nikâh yapmaya (evlenmeye) gücü yetmezse, o zaman ellerinizin altında bulunan genç mü'min cariyelerinizden (alıp) evlensin. Allah sizin îmânınızı daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz (aynı soydan gelmesiniz). Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları şartıyla sahiplerinin izniyle mehirlerini marufla (örf ve adete uygun olarak) vererek onları nikâhlayın. Fakat, evli olduğu halde fuhuş yaparlarsa o taktirde hür kadınlara uygulanan azabın (cezanın) yarısı kendilerine uygulanır. İşte bu (cariye ile nikâhlanma izni) içinizden (zina etme) sıkıntısına düşmekten korkanlar içindir. Ve sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Ve Allah Gafur'dur, Rahîm'dir.
YORUM;
Ayet, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V) mümin olan erkeklerle mümin olan kadınların evlenmesini, mümin olan erkeklerle mümin olan kadınların evlenemediği durumda, mümin erkeklerin genç mümin kızlarla aynı soydan oldukları, iffetli yaşayarak zina yapmamaları için gizli dostluklar yaparak birbirleriyle evlenmelerini isterken, Ocean mümin olan erkeklerle mümin olan kadınların evlenmesini, mümin olan erkeklerle mümin olan kadınların evlenemediği durumda, mümin erkeklerin genç mümin kızlarla evlenerek aynı soydan oldukları, iffetli yaşayarak zina yapmaları için gizli dostluklar yaparak birbirleriyle evlenmelerini zina ile ilgilendiklerini iftiralar atarak anlatıyor.
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]'ın Yanlış Anlattığı NİSÂ 3 AYETİ; ARAPÇA;
Ve in hıftum ellâ tuksitû fîl yetâmâ fenkihû mâ tâbe lekum minen nisâi mesnâ ve sulâse ve rubâa, fe in hıftum ellâ ta’dilû fe vâhideten ev mâ meleket eymânukum. Zâlike ednâ ellâ teûlû.
MEÂLİ;
Ve eğer yetimler konusunda adalete riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, o taktirde hoşunuza giden (size helâl olan diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Fakat, eğer (onlara da) adaletle davranamayacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane ile veya elinizin altındaki sahip olduklarınızla (cariyelerinizle) yetinin. İşte bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.
YORUM;
Ayet, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V) yetim mümin kadınların, yetim olmayan mümin erkekler tarafından sahip çıkılması gerektiğini eğer yetim mümin kadınlara adaletli sahip çıkabileceğinize inanıyorsanız birden çok yetim mümin kadınla nikâhlanması gerektiğini ifade ederken, Ocean yetim mümin kadınların, yetim olmayan mümin erkekler tarafından sahip çıkılarak yetim mümin kadınlara adaletsiz sahip çıkılarak birden çok yetim mümin kadınla nikâhlanarak zinanın normal olduğu ifade etmeye çalışarak iftira atıyor.
Bir de konudaki en komik mesajı Kur'ân sözcüğünün Arapça değil de Süryanice vs. olduğunu iddia ettiği mesajdır, Kur'ân sözcüğü Arapça'da 'Okudu' anlamına gelmiş olan Arapça sözcüğün üç harfli mastar karşılığıdır, Kur'ân sözcüğü Arapçada nasıl 'Okumak' anlamındaysa Kêrim sözcüğü de Arapçada 'Asil' anlamına gelmektedir, Kur'ân-ı Kerim Arapça yazılmıştır, Süryanice
vb. sözcükler Arapçaya geçiş yapmıştır bugün İngilizceden Fransızcaya Fransızcadan Almancaya sözcükler nasıl geçiş yapmışsa Süryanice
vb. sözcüklerin de Arapçaya geçiş yapmış olması doğaldır.
@
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] adlı Üyenin, Avrupa'daki İslâmofobi gibi Allâh, Hz. Muhammed (S.A.V), Kur'ân-ı Kerim'i karalayanlarınla Türkiye'deki Ateistler gibi Allâh'ı, Hz. Muhammed (S.A.V), Kur'ân-ı Kerim'i karalayanlarla marjinal davranışlar sergilemek için bu konuya mesajlar attığını düşünüyorum.
Ayrıca konuda
''Ölümden sonra yaşam var mı?'' diye sormuşsunuz konuya mesaj yazanlar
''Allâh var mı yok mu?'' sorusuna cevap vermeye çalışmış, o da ayrı acınası durum tabi.