Cevap: Öldükten sonra yaşam!
Konuya mesaj yazmadan önnce bir şey belirtmek istiyorum. Belki de konuyu açan Deep arkadaşımız, bu soruyu çevresindeki insanların kendisini tatmin etmeyen cevaplar vermesinden ötürü, böyle bir paylaşımla kafasındaki soru işaretlerini atmak istemiş. (Kesinlikle yadırgamıyorum). Nitekim; bu konuyu fırsat bilip kendisinden büyük bir varlığı egosuna yediremeyip, kabullenmeyen insanları teğet geçmiş. Fakat, nereden bilebilir ki! böyle insanların forum'da bile var olduğunu?
Şimdi defalarca en başından itibaren yazılan mesajları, konunun sonuna kadar okudum önsezi olarak kafamda yorumlamadım açıkcası, aleni şekilde insanlar fikirlerini belirterek hangi safta olduklarını belli ediyorlar..
Azınlıkla da olsa, rast gelmiştirsiniz, kendisini insanlara marjinal lanse etmek için, ateizm'i benimsemiş ve üstü kapalı olarak, sağlam temellere oturtulamayan içi boş,anlamsız cümlelerle kendisini bir savunucu olarak gören toplum bireylerini görünce; gerçekten çok üzülüyorum.. Bu konuya istinaden,isteyen üzerine alınır isteyen alınmaz. Kişi kendisini belli eder zaten.
Öncelikle bazı yorum yazan arkadaşları tenzih etmekle beraber, islamfobik anlamlar barındıran bir yorum gördüm, kimseye dinimizin ne kadar güzel, edep ve ahlaki olarak güzelliğini anlatacak değilim.. -ki onu tartışacak kudreti ben kendimde göremiyorum. Fakat bazı hususlara dayanacağım. islamı, müslümanları tehdit unsuru olarak gören yeterince dış mihrak var. Kaldı ki İslam'a karşı ruhunu,kalbini aidiyet içerisinde hissetmeyen birisine güzel Din'imizi anlatacak değilim dediğim gibi..
Öldükten sonra hiçbir şey olmayacağına inanlaradır sözüm, fundementalizm skalsında, gidip protestanlar gibi benimsersin saygı duyulur, ama Allah'ın ölümü insanlar için sadece bu dünyayla kısıtlandığını düşünür, -ki düşünebilirsin.. Kabir hayatı ve beşer yolculuğunu hiçe sayarak kendi savsatalarınla inanış gücüne girersen ne yazık sana o düşüncedeki insan...
Cenab-ı Allah'a inan bir insan ölümden sonraki hayatın idrakindedir zaten, insanlar günâh işlemeyerek, nefsine hâkim olarak kendisini dinimizin yasaklamış olduğu şeylerden muhafaza ediyor.. Kaldı ki ilk olarak o kimsenin iyilik ve kötülüklerinin yazılı olan bir amel defteri vardır. Ruh bedenden ayrıldıktan sonra; Kabir hayatı vardır.. Azap ve saadeti ruh çeker.. Çünkü ruh bakidir. Allahü teâlâya inanmak, inanmamak insanın elindedir. İşte bu durumda ölümden sonraki hayatını da aslında insan hazırlar.. (İnce çizgi buradadır).
Nitekim; İnsanların inançlarına saygı duyulması gerekir. Kimse kimsenin hayat görüşü ya da çoğunluğun riayet etmiş olduğu din,dil,ırk,mezhepe riayet etmek zorunda değildir. Bu tamamen insanın ailesiyle alakalı bir durumdur, bulunmuş olduğu insanlarla paylaşmış olduğu ortamlarında büyük önemi mevcut. Kimse, kimseyi; Takva sahibi yapmıyor.. Bu insanın içinden geliyor...
Gel gelelim, toplumsal kabuller ve inanışların dışında olmalarından dolayı en azından yukarıda belirttiğim gibi saygı duyulması gerekir kendisiyle aynı görüşte olmayan insanlara. Kalkıpta burada sufizm'in üstü kapalı edebiyatını yapmaya gerek yok, (-ki yapılamıyor bile, hatta yanından bile geçilmiyor, ama anlamını uzaktan da olsa barındırıyor kelimelerle...) Mistisizm gibi kuşkucu bir görüşe inansan, saygı duyarım.. Ama benim inandığım yoktan var edilmiş bir canlı olarak seni var etmiş bir varlığı inkar eder, ya da düşman kesilirsen meşrulaştırılmış cümlelerle işte o zaman insani saygınlığı kaybedersin, inan ya da inanma Rabbimizin yaratmış olduğu her şey bizim için değerli kıymetlidir. Bir ince çizgi noktasıda burasıdır bir bakıma..
Neyse..
Yazımı son olarak bilgisayarıma not etmiş olduğum alıntı bir yazıyla sonlandırıyorum. (Tabii -ki anlamını,anlayana)
Cenâb-ı Hak buyuruyor ki: "insan diyor ki: ‘Öldüğüm zaman gerçekten diri olarak (kabrimden) çıkarılacak mıyım?’ İnsan düşünmez mi ki, daha önce o hiçbir şey olmadığı halde biz kendisini yaratmışızdır?" |