Yörük Masalları-Horoz Çocuk
İki öksüz garip evlenmiş. Gel zaman git zaman bunların çocuğu olmazmış. İki üç sene geçmiş. Olmamış. Kadın Allah’a dua edermiş, Allah’ım bana bir çocuk ver demiş. Neyden olursa olsun, yılandan olsun, kediden olsun, tavuktan olsun demiş. Allah buna horozdan çocuk vermiş. Bak Allah’ın işine. Azcık vakit geçmiş. Horoz kalktı mı sabahleyin küllüğe gidermiş. Tavuk cinsi ya, küllük eşecek. Allah’ım, bu naal (nasıl) çocuk? Küllükte mi büyüyecek, diye kadın can sıkıyormuş. Yedirirmiş, içirirmiş, horoz çocuk küllüğe, tavukların içine gider eşinirmiş. Bu naal çocuk olacak? Ben ne istediysem Allah’tan. Bunun beri geldiği yok, demiş kadın. Bir gün kızmış, keseyim ben bunu, olmayacak demiş. Karı horozu beri almış. Bıçak biraz küt imiş herhalde ki keserken horoz gülermiş. Ne kesmez bıçak bu demiş kadın, bişireyim, ateşe koyayım, yakayım şunu demiş. Horozu almış, haranı (kazan) içine ateşe goymuş. Horoz yanarmış. Bir yandan da ne kızgın yatak dermiş. Gene konuşurmuş pişerken. Kadın bu sefer, ben yiyeyim, yutayım o zaman konuşamaz demiş. Kadının boğazında yine konuşmuş. Yav demiş, biz darcık sokağa düştük demiş, buradan nasıl geçeceğiz? Kadın bunu yutmuş. Horoz oradan kurtulmuş, midesinden inmiş aşağıya. Bura da kokarmış demiş, kokar yatak demiş. Oradan karının içinde ne okuduysa karı ölmüş. Horoz çıkmış dışarı. Gitmiş tavukların içine...