Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05 Haziran 2014, 15:59   #1
Çevrimiçi
Seyra
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Gusül Nedir ? Nasıl Alınır ? (Gusül Hakkında Her Şey)




GUSÜL NE DEMEKTİR ?

Sözlükte gusül (gasl ve gusl) "bir şeyi su ile yıkamayı", fıkıh ilminde ise "bütün vücudun temiz su ile yıkanması şeklinde yapılan hükmî temizlik işlemi"ni ifade eder. Fıkıhta abdeste küçük temizlik, abdest almayı gerektiren hallere küçük kirlilik (hades-i asgar), gusle büyük temizlik, guslü gerektiren hallere de büyük kirlilik (hades-i ekber) denilir. Guslün Türkçe'deki bir başka adı da boy abdestidir.

Kur'an'da "Eğer cünüp iseniz iyice temizlenin" (Mâide 5/6) buyurularak cünüplük halinden kurtulmak için guslün gerekliliği bildirilmiş, ayrıca hayzın (ay hali) kadınlar için mazeret hali olduğu belirtilerek gusledip temizleninceye kadar onlarla cinsel ilişki kurulması yasaklanmıştır (Bakara 2/22). Cünüplük hali ile kadınların hayız ve nifas kanlarının kesilmesi halinde guslün gerekli olduğu ve bunun nasıl yapılması gerektiği hususuna Hz. Peygamber'in söz ve uygulamaları da önemli açıklamalar getirmiştir.

Abdest gibi gusül de esasen hükmî-dinî temizlenme ve arınma vasıtasıdır. Böyle olmakla birlikte bunların maddî temizlenmeyi de sağladığı, ayrıca birçok tıbbî yararlar içerdiği de inkâr edilemez. Guslün insan sağlığı açısından önemi ve yararı Doğulu ve Batılı ilim adamlarınca ayrı ayrı dile getirilmiş, boy abdesti temizliği müslüman milletlerin belirgin özelliği, İslâm medeniyetinin beden temizliğine ve sağlığına verdiği önemin âdeta simgesi olmuştur. Gusül ile, hayız, nifas ve cünüplük halinin vücutta bırakabileceği maddî bir kalıntı ve bulaşıklar iyice temizlenmiş olur. Ayrıca gusül, cünüplük halinin vücutta yol açacağı yorgunluk ve gevşekliği giderme, bedende yeni bir denge kurma, kan dolaşımını düzene koyma ve kişiyi hükmî kirlilikten kurtararak ibadet atmosferine hazırlama gibi beden ve ruh sağlığı açısından birçok yararı içinde barındırır. Buna ilâve olarak, bilinebilen veya bilinemeyen birçok hikmet ve fayda taşıdığı inancıyla Allah'ın bu emrini yerine getiren mümin Allah'a kayıtsız şartsız itaat etmenin haz ve sevabına kavuşur.

GUSÜL NE ZAMAN LAZIMDIR ?

Esasen hükmî-dinî temizlenme ve arınma vasıtası olan guslün sebebi, hükmî kirliliktir. Bu sebeple hükmî kirlilik hali sayılan cünüplük, hayız ve nifas halleri guslü gerektiren üç temel sebeptir. Ancak bu üç durumun dinî literatürde büyük kirlilik olarak anılması, bu durumdaki kimselerin dinen necis sayıldığı anlamına gelmez. Mümin necis olmaz. Hatta müşriklerin necis olduğu meâlindeki âyet de (Tevbe 9/28) onların hükmî kirliliklerine işaret olarak anlaşılmıştır. Bu sebepledir ki, belirli ibadetleri veya ibadetle yakından ilgili fiilleri yapmak için gerekli ruhî ve mânevî hazırlığa sahip olmadıkları anlamına gelir. Bundan dolayı cünüp kimsenin oruca devam etmesi veya namaz vaktine kadar yıkanmayı geciktirmesi günah sayılmayıp namazın kılınabileceği son vakit öncesinde gusletmesi farz görülmüştür. Diğer bir anlatımla gusül, hükmî kirliliği sona erdirip belirli ibadetleri yapmayı mümkün hale getiren bir hükmî temizlenme usulünden ibarettir.
Guslü gerektiren haller üçtür:
1 – Cünüplük hâlidir. Bu, iki sebebden ileri gelir:
a. İster uyanık halde olsun, isterse uyku hâlinde olsun, herhangi bir cinsel uyarı veya ilişki olmaksızın, şehvetle meninin dışarı atılması, cinsel doyum halinin meydana gelmesi.
Şâfiîler hariç fakihlerin çoğunluğu, cünüplük için meninin şehvetle gelmesini şart gördüklerinden, ağır kaldırma, düşme, hastalık gibi sebeplerle meninin gelmesini cünüplük sebebi saymazlar.
Uyandığında ihtilâm olduğunu hatırlamamakla birlikte elbisesinde meni bulaşığı gören kimsenin gusletmesi gerekir. Buna karşılık ihtilâm olduğunu hatırladığı halde elbisesinde böyle bir iz görmeyen kimsenin ise gusletmesi gerekmez.
b. Cinsel ilişkide bulunulması... Burada meninin gelmesi (orgazm) şart değildir. Cinsel münasebetin kendisi cünüplük sebebidir.
2 – Guslü farz kılan ikinci hal, kadınların hayız hâlidir. Kadınların hayız halleri son bulunca, gusletmeleri farz olur.
3 – Gusletmeyi farz kılan üçüncü durum, yine kadınlara özel bir hâl olan nifas, yani doğumdan sonraki lohusalık hâlidir. Nifas hâlinden kurtulan bir kadına da gusletmek farz olur.

GUSÜL NASIL ALINIR ?

Guslü dar ve geniş zamanda olmak üzere iki türlü almak mümkündür:
1 - Suyun azlığı, soğukluğu, vaktin müsaadesizliği gibi hallerde, acele olarak yapılan gusülde evvelâ ön ve arka taraftaki kirler giderilir. Sonra üç defa ağıza, üç defa buruna su çekilerek içlerinde kuru yer kalmaması te'min edilir. Bundan sonra da baştan, sağ ve sol omuzlardan dökülen su ile bedenin tamamı yıkanıp ıslatılır. Kuru yer kalmadığı anda, gusül yapılmış olur.
Bu, dar ve sıkışık anlarda ve sadece guslün farzları yerine getirilerek yapılan gusüldür.
2 - Müsait zaman ve mekânda yapılan gusülde ise, gusle besmele ve niyet ile başlamak, öncelikle elleri ve avret yerini yıkamak, bedenin herhangi bir yerinde kir ve pislik varsa onu gidermek, sonra namaz abdesti gibi abdest almak, fakat su birikintisi varsa ayakların yıkanmasını sona bırakmak, abdestten sonra önce üç defa başa, sonra sağ, sonra sol omuza su dökmek, sonra diğer uzuvları yıkamak, her defasında bedeni iyi ovuşturmak, her âzayı üçer defa yıkamak, suyun kullanımında aşırı davranmamak, avret yerlerini örterek yıkanmak, gusül esnasında konuşmamak, gusülden sonra çabucak giyinmek guslün belli başlı sünnet ve âdâbındandır. Abdestin âdâbı sayılan diğer güzel davranışlar gusül için de geçerlidir.
Guslün her iki halinde de, şart ve farz olanı ağız ve burun içi ile bedenin tamamında kuru yer kalmamasıdır. Bu yapıldıktan sonra, gusül yerine getirilmiş, mânevî ve maddî temizliğe kavuşulmuş olunur.

Guslün Rükünleri, Yani Farzları Nelerdir?

Guslün farzları üçtür:
1 – Bir kere ağza dolu dolu su vermek,
2 – Bir kere burna sertçe su çekmek,
3 – Bir kere de bütün vücudu yıkayıp, temizlemek.
Ağzı, burnu ve bütün bedeni en az bir kere yıkamak farzdır. Bu yıkamayı üç’e çıkaran kimse ise, farzı yerine getirmekle beraber, sünnet sevabını da kazanır.
* Tırnak kirleri, pire ve sinek pislikleri, kına, mürekkep gibi suyun cilde ulaşmasına engel teşkil etmeyen boyalar, gusle mâni değildir.
* Kapanmamış olan küpe deliklerinin de içinin yıkanması gerekir. Kulakta küpe takılı ise, onları ileri geri oynatmakla bu te’min edilir.
* Göbek çukurunun içi de yıkanmalıdır.
* Kadınlarda, uzun veya örgülü saçların bütünü ıslanması gerekmez. Bu durumda, kadın, gusül için saçının örgüsünü açmak mecburiyetinde değildir. Şart olan, saçın diplerine suyun ulaştırılmasıdır. Saçlarda kuru yer kalsa bile, saç dipleri ıslandıktan sonra gusül sahih olur.
Erkeklerde durum böyle değildir. Çok uzun veya örgülü de olsa, erkekler, saçlarının tamamını yıkayıp ıslatmalıdırlar. Çünkü, saç, erkekler için ziynet değildir. Erkeğin saç uzatmasında bir gereklilik yoktur.
* Sakal, sık ve gür bile olsa, suyu cilde mutlaka ulaştırmalıdır. Halbuki, abdestte sık olan sakalın diplerini yıkamak mecburiyeti yoktur; sadece sakalın ıslatılması kâfi gelir.
* Kaş ve bıyıkların durumu da aynıdır. Kıllar ile birlikte derinin de yıkanması gerekir.
Mâlikîler ve Şâfiîler, ağzın ve burnun içini, bedenin dışından saymazlar, birer iç organ olarak kabûl ederler. Bu sebeble, bunları gusülde ve abdestte yıkamak onlara göre farz değil, sünnettir.
Hanbelîler ise, ağızı ve burnun içini yüzün bir parçası kabûl ederler. Abdestte de, gusülde de yıkanması bunlara göre farzdır.

GUSLÜN SÜNNETLERİ NELERDİR ?

Guslün başlıca sünnetleri şunlardır:
1 - Gusle besmele ile başlamak.
2 - Kalb ve dil ile gusle niyet etmek.
* Mâlikîler ile Şâfiîlerde niyet farzdır. Hanbelîlere göre ise, niyet guslün sıhhat şartıdır.
3 - Gusle, abdestte olduğu gibi misvak kullanarak, yani dişleri temizleyerek başlamak.
4 - Gerek "Besmele"yi, gerekse niyeti, gusle başlamadan önce yapmak.
5 - Gusülde evvelâ elleri, sonra avret yerlerini yıkamak. Bedende veya avret mahallinde meni veya benzeri bir pislik varsa, onları gidermek.
6 - Bundan sonra âdâb ve erkânına riayet ederek abdest almak. Eğer ayakları altında kullanılmış su birikiyorsa, abdestte ayakların yıkanması işini, guslün sonuna bırakmak gerekir.
7 - Abdest aldıktan sonra, evvelâ üç kere başa, sonra üç defa sağ omuza, sonra da üç defa sol omuza su dökünmek. Suyu her uzva ilk döküşte her yerini iyice ovalamalıdır.
İmam-ı Mâlik ile Ebû Yûsuf'a göre, gusülde bedeni ovmak (delk) farzdır.
Bir kimse ağzına ve burnuna su alıp temizledikten sonra, akar suya ve büyük bir havuza, yahut da denize bütün vücuduyla dalsa, gusletmiş olur.

GUSLÜN ADABI (MÜSTEHABLARI) NELERDİR ?

Guslün en mühim âdâbı; yıkanırken avret yerlerini örtülü bulundurmaktır.
Bütün peygamberler, utanmanın insanın en büyük meziyeti ve vasfı olduğunda ittifak etmişlerdir. Utanan insan, bedenini, bilhassa avret yerlerini başkalarına teşhir edip baktırmaktan hoşlanmaz. Terbiye ve edebi buna mâni olur. Beşeriyete örnek olan din büyüklerinden bir Sahâbe: "Gökten düşüp parça parça olmaya razıyım. Fakat avret yerimi açarak başkalarına göstermeye razı değilim" sözüyle, bizlere bu yolda örneklik etmişlerdir.
Bu sebebledir ki, müslümanlar, gerek hususî ve gerekse umumî yerlerde yıkanırken dikkat etmeli, avret yerlerini daima örtülü bulundurmaya gayret göstermelidirler.
Şu kadar var ki, evlerdeki şahsî banyolarda veya umumi hamamların tek kişilik banyo odalarında kısa bir süre için, insan, bedeninin tamamını açıp traş ve benzeri temizlikleri yapabilir. Kimse görmediği için bunda mahzur söz konusu değildir. Ama bu hâl, âdet hâline getirilmemeli, istenen temizlik yapıldıktan sonra, hemen avret yerleri örtülerek haya duygularının zedelenmesine meydan verilmemelidir.
Abdestte olduğu gibi, guslü müteâkip iki rek'at namaz kılmak da âdâbdandır. Din büyükleri bu namazı hiçbir zaman ihmal etmezlerdi. Bu namaz Allah'a hamd ve şükür makamında yapılan bir nafile namazı olabileceği gibi, kaza namazı da olabilir.
Madem ki ibadetler Allah'ın rızâsını kazanmak, ona kulluğumuzu ve bağlılığımızı en iyi şekilde arzetmek için yapılır, o halde ibadetlerin farzlarını yerine getirdiğimiz gibi, mümkün olduğu ölçüde bütün sünnet ve âdâbıyla yapılması ne kadar güzel olur.

Gusül Ne Zaman Lâzımdır?

Esasen hükmî-dinî temizlenme ve arınma vasıtası olan guslün sebebi, hükmî kirliliktir. Bu sebeple hükmî kirlilik hali sayılan cünüplük, hayız ve nifas halleri guslü gerektiren üç temel sebeptir. Ancak bu üç durumun dinî literatürde büyük kirlilik olarak anılması, bu durumdaki kimselerin dinen necis sayıldığı anlamına gelmez. Mümin necis olmaz. Hatta müşriklerin necis olduğu meâlindeki âyet de (Tevbe 9/28) onların hükmî kirliliklerine işaret olarak anlaşılmıştır. Bu sebepledir ki, belirli ibadetleri veya ibadetle yakından ilgili fiilleri yapmak için gerekli ruhî ve mânevî hazırlığa sahip olmadıkları anlamına gelir. Bundan dolayı cünüp kimsenin oruca devam etmesi veya namaz vaktine kadar yıkanmayı geciktirmesi günah sayılmayıp namazın kılınabileceği son vakit öncesinde gusletmesi farz görülmüştür. Diğer bir anlatımla gusül, hükmî kirliliği sona erdirip belirli ibadetleri yapmayı mümkün hale getiren bir hükmî temizlenme usulünden ibarettir.
Guslü gerektiren haller üçtür:
1 – Cünüplük hâlidir. Bu, iki sebebden ileri gelir:
a. İster uyanık halde olsun, isterse uyku hâlinde olsun, herhangi bir cinsel uyarı veya ilişki olmaksızın, şehvetle meninin dışarı atılması, cinsel doyum halinin meydana gelmesi.
Şâfiîler hariç fakihlerin çoğunluğu, cünüplük için meninin şehvetle gelmesini şart gördüklerinden, ağır kaldırma, düşme, hastalık gibi sebeplerle meninin gelmesini cünüplük sebebi saymazlar.
Uyandığında ihtilâm olduğunu hatırlamamakla birlikte elbisesinde meni bulaşığı gören kimsenin gusletmesi gerekir. Buna karşılık ihtilâm olduğunu hatırladığı halde elbisesinde böyle bir iz görmeyen kimsenin ise gusletmesi gerekmez.
b. Cinsel ilişkide bulunulması... Burada meninin gelmesi (orgazm) şart değildir. Cinsel münasebetin kendisi cünüplük sebebidir.
2 – Guslü farz kılan ikinci hal, kadınların hayız hâlidir. Kadınların hayız halleri son bulunca, gusletmeleri farz olur.
3 – Gusletmeyi farz kılan üçüncü durum, yine kadınlara özel bir hâl olan nifas, yani doğumdan sonraki lohusalık hâlidir. Nifas hâlinden kurtulan bir kadına da gusletmek farz olur.

Guslün Hikmetleri ve Faydaları:

Gusül, âkıl-bâliğ olan her Müslümana, kendisinde guslü gerektiren bir hal meydana geldiği takdirde farzdır. Gusül temizliğinde, mânevî ve uhrevî birçok faydalar yanısıra, pek çok maddî fayda ve güzellikler de bulunmaktadır. Bu sebeble İslâmiyet, gusle büyük ehemmiyet vermiştir.
İnsan bu vecibeyi yerine getirmekle, hem Allah'ın muhabbetini kendine celbetmekte ve rızasına nâil olmakta; hem de maddeten sıhhat ve âfiyet kazanmaktadır.
Gusül, aynı zamanda küçük günahlara da keffârettir. Peygamber Efendimiz, Enes bin Mâlik Hazretlerine hitâben:
"Ey Enes! Guslederken mübalâğa et. Böylece yıkanma mahallinden ayrılırken üzerinde günah ve hatâlardan arınmış olarak çıkarsın" buyurmuşlardır. Hz. Enes de:
"Yâ Resûlâllah, mübalâğa nasıl olur?" diye sorduklarında, şu cevabı almışlardır:
"Saç diplerini ıslat ve deriyi de pisliklerden arındır."
Cünüplük, ibadetleri ifaya mâni, mânevî bir kirlilik hâli olduğu için, en başta mü'minin kendine ağır gelen, huzursuz kılan, ruhunu daraltan bir durumdur. Rivâyetlerde, yeryüzünün cünüp gezen insanlardan tiksinti duyup onları Allah'a şikâyette bulunduğu zikredilmiştir. Cünüp insanların yanına rahmet meleklerinin gelmeyeceği de yine rivâyetler arasındadır. Bu sebeble salâhat ve takvâ sahibi kimseler, kendilerinde cünüplük hâli meydana geldiğinde, bu halden kurtulmak konusunda acele etmişler; geceyi cünüp olarak geçirmekten şiddetle kaçınmışlardır. Hadîs-i şerîfte: “Bir kimse hades-i ekber (cünüplük) ve hades-i asgar (abdestsizlik)ten pâk; eli, ayağı, ağzı, burnu pisliklerden temiz olarak uykuya yatar ve o gece eceli gelir de vefat ederse, müjdeler olsun ona ki, şehidlik rütbesini kazanarak vefat eder...” buyurulmuştur. Bu, işin takvâ yönüdür.
Bütün bunlar, cünüp olan bir insanın, uğursuz ve maddeten pis ve necis olduğu mânasına gelmez. Cünüp kimse ile görüşülüp konuşulmayacağı söylenemez. Dikkat edilmesi gereken husus; namaz vaktini geçirmeden yıkanmaktır. İnsan, namaz vaktini geçirmemek şartıyle, yıkanmayı te'hir edebilir ve bu halde iken cünüp kimseye yapması harâm olan işlerin dışında kalan herşey'i yapabilir. Bu da, işin fetvâ yönüdür.
Ebû Hüreyre, bir gün yolda, cünüp iken, Resûlüllah Efendimize rastlamış, fakat bu cünüp hâliyle O'nun yanında bulunmaktan sıkılarak savuşup gitmiş, yıkanıp geri dönmüştü. Resûl-i Ekrem, kendisine nereye kaybolduğunu sorunca da durumu olduğu gibi anlatmış idi. Resûlüllah Efendimiz bunun üzerine Ebû Hüreyre'ye şu cevabı vermişlerdi:
"Sübhânallah, mü'min hiç necis (pis) olur mu?"
Bu hadîsten anlaşıldığına göre, cünüp olan bir mü'min, kimse ile görüşüp konuşamıyacağı bir pislik ve uğursuzluk içine düşmüş değildir. Dikkat edilmesi gereken husus; namaz vaktini geçirmeden yıkanmaktır. İnsan, namaz vaktini geçirmemek şartıyle, yıkanmayı geciktirebilir ve bu halde iken cünüp kimseye yapması harâm olan işlerin dışında kalan herşey’i yapabilir. Bu da, işin fetvâ yönüdür.
Şu halde, yeryüzünün tiksinip, rahmet meleklerinin kendisinden kaçtığı insanlar, cünüplüğü hafife alan ve cünüp gezmeyi âdet hâline getiren kimseler olmaktadır.

Guslün insan sağlığına yaptığı müsbet te'sir şu şekilde îzah edilmektedir:

Cinsî boşalma olayı, insandaki bütün sinir sistemini seferber eden ve bütün organizmayı sarsan ****olojik bir hâdisedir. Bu olay esnasında vücutta büyük bir hücre yıkımı meydana gelir. Bu esnada solunum ve dolaşım cihazları bu olaya bütün güçleriyle katıldıklarından, solunum adedi artar. Kan dolaşımı hızlanır. Hattâ bu esnada sarfedilen kuvvet, bin beş yüz metre koşmaya eşittir. Yahut başka bir benzetme ile, yedi katlı bir apartmanın en üst katına koşarak çıkmak kadar yorucudur.
Bu hâdise vuku bulduktan sonra, uzviyet müdhiş bir yorgunluk ve ezici bir bitkinlik hisseder. Ağır bir yük taşımış gibi olur. İşte büyük bir hücre yıkımına uğrayan ve büyük bir sarsıntı geçiren insan vücudu, yıkanmak sayesinde derhal bir rehavet ve gevşeme ile sükûnete kavuşur. Vücuda yeni bir zindelik ve canlılık gelir.
İşte bu sebeble gusül, insan için mükemmel bir temizlik, maddeten ve mânen dinlenme ve huzur bahşeden bir yıkanmadır.

Gusletmesi Farz Olanlara Haram Olan Şeyler Nelerdir?

Cünüp olan kadın ve erkeğe veyahut hayız ve nifas hâlindeki kadınlara yapmaları harâm olan dinî vazifeler şunlardır:
1 - Namaz kılmak.
Cünüp olan kimse, oruç tutmakla beraber, hayız ve nifas hâlindeki kadın, oruç da tutamaz.
2 - Kur'an okumak.
Ezberden veya Mushaf'a bakarak bir âyet dahi olsa Kur'an okumak (tilâvet) haramdır. Ancak Kur'an'daki dua ve sena âyetlerini tilâvet kasdı olmaksızın dua ve sena niyyetiyle ezberden okumak câiz görülmüştür.
Meselâ, cünüp bir kimsenin dua ve sena âyetlerini ihtiva eden Fâtiha sûresini tilâvet kasdıyla okuması haramdır. Dua ve sena niyyetiyle okuması ise câiz olur.
* Kelime-i şehadet getirmek, tesbih ve tekbir kelimelerini söylemek de câizdir.
3 - Kur'an okumak caiz olmadığı gibi Kur'an-ı Kerîm'e el sürmek de caiz değildir. İsterse el sürülen bir âyet olsun, isterse yarım âyet. Ancak Kur'ân-ı Kerîm bir mahfaza içinde olduğu takdirde el sürmek caiz olur.
4 - Kâbe-i Muazzama'yı tavâf etmek.
5 - Zaruret olmaksızın câmi-i şerîfin içine girmek veya camiin içinden geçmek.
6 - Üzerinde âyet-i kerime yazılı herhangi altın ve gümüş parayı ve kolyeyi veyahut levhayı elle tutmak da haramdır.
İmam Malik'e göre, Cünüb olan kimse, Kur'an okuyamazsa da hayız halinde olan kadın okuyabilir; çünkü cünüb olan kimse hemen yıkanabilir. Fakat adetli ise, adet müddeti dolmadan yıkanamadığı için özürlü sayılır.

Gusletmeleri Farz Olanlara Mekruh Olan Şeyler:

1 - Dinî kitablardan herhangi birini el ile tutup okumak.
2 - Elini, ağzını yıkamadan yiyip içmek.

Guslü Gerektiren Haller ile İlgili Bâzı Mes'eleler:

* Şiddetle yerinden kopan ve şehvetle dışarı boşalan meniden dolayı, gusül lâzım gelir. Şehvetle yerinden ayrılıp, şehvet dindikten sonra dışarı akan meniden dolayı ise, İmam-ı A'zam ve İmam-ı Muhammed'e göre yine gusül lâzım gelirse de, Ebû Yûsuf'a göre, gusül gerekmez.
* Gusül için, cinsî birleşme sırasında, erkeğin tenasül uzvu (penis) ile kadının tenasül uzvunun (vagina) tam birleşmesi gerekmez. Penisin sadece uç kısmının vaginaya girmesi ile, meni aksın akmasın gusül lâzım gelir.
* Ön ve arka yoldan birine parmağını sokmak, guslü gerektirmez.
* Birini el ile tutmak, okşamak veya bakmak neticesinde meni gelirse, gusül gerekir. Bu durum, erkek için de kadın için de böyledir.
* Uykudan kalkan kimse, yatak çarşafında veya iç çamaşırında veya butlarında bir yaşlık görse, duruma bakılır: Eğer rü'yada ihtilâm olduğunu hatırlıyorsa, gusletmesi gerekir. Fakat ihtilâm olduğunu hatırlamıyorsa, Ebû Yûsuf'a göre gusletmesi gerekmez. Çünkü, o yaşlık mezi de olabilir. Kaldı ki, meni bile olsa, şehvetle geldiği bilinmemektedir. İmam-ı A'zam ve İmam-ı Muhammed ise, o yaşlığın meni olmayıp, mezi olduğu kesin bilinmesi halinde guslü gerekli görmezler. Fakat meni veya mezi olduğunda tereddüt edilse veya meni olduğu zannı hâsıl olsa, ihtiyaten gusül gerekir, derler.
* Rü'yada ihtilâm olduğu halde, dışarı meni akmamışsa gusül gerekmez.
* Bir kadından, yıkandıktan sonra, kocasının menisi akacak olsa, tekrar yıkanması gerekmez.
* Dövülme, ağır bir şey kaldırma gibi sebeblerden dolayı şehvetsiz olarak gelen meni guslü icab ettirmez. İmam-ı Şâfiî ise, bu halde de guslü gerekli görür.
* Gayr-i müslimin biri, cünüp veya hayız veya nifaslı halde iken İslâm'a gelse, kendisine gusül etmek farz olur. Fakat bu haller kendisinde yokken İslâm'a girmesi durumunda, yıkanması ona farz değil, mendubdur.

Guslün Sahih Olmasının Şartları Nelerdir?

Guslün sahih olabilmesi için, kadınlarda hayız ve nifas kanının tamamen durmasını; erkeklerde ise, kendilerinden gelen meninin arkasının kesilmesini beklemek şarttır.
Erkeğin, kendinden gelen meninin kesilmesini sağlamak için meninin akmasından sonra, ya uyuması veya bir kaç adım yürüyüp gezinmesi veyahut da birkaç damla da olsa idrar çıkarması gerekir. Bu hususlara riayet edilmeden hemen yıkanılır, yıkandıktan sonra da meni gelirse, guslü geçerli değildir. Tekrar yıkanmak gerekir.
Guslün sıhhatinin ikinci şartı da; bedenin tamamının yıkanmasıdır. Bazı kitaplarda yer alan, boy abdesti alan kimsenin vücudunda iğnenin deliği kadar kuru yer kalmaması tavsiyesi, gerçek mânada değil, vücudun su ile iyice yıkanması gerektiği şeklinde anlaşılmalıdır.
Diş dolgusu ve kaplama, ayrıca deri üzerinde olup suyun deriyle temasını önleyen ve izâlesinde de güçlük bulunan boya ve benzeri maddeler, gusle mani değildir. Bu sebeple vücudun maddî temizliğini imkân ölçüsünde ve sabun kullanarak yaptıktan sonra deri üzerinde kalıp suyun deriye ulaşmasına mani olan boya, hamur gibi maddeler guslün sıhhatine engel olmaz. Diş dolgu ve kaplaması da böyledir.


Diş Dolgusu ve Kaplaması, Guslün Sıhhatine Mâni midir?

Hanefîlerde, gusülde ağız ve burnun içini yıkamak farz olduğunu biliyoruz. Buna göre ağzında dolgu veya kaplama dişi bulunan Hanefî bir kimsenin, gusül abdesti alırken, kaplama veya dolgulu dişi sökmesi ve altına su geçirmesi mi gerekecektir, yoksa dolgu ve kaplamanın üzerinden geçen su ile gusül yapılmış mı sayılacaktır?
Bu hususla ilgili, Fetvâhâne hey'et-i ilmiyesince Fetvâ Emîni Nuri Efendi riyasetinde ikmâl edilmiş ve Fetvahâne müsevvidlerinden Ali Murtaza tarafından neşredilmiş bulunan "İlâveli Mecmua-i Cedîde" isimli Fetvâ kitabında şu fetva yer almaktadır:
"Üzerine gusül farz olan Zeyd'in, oyuk (mücevvel) olan dişleri altın veya gümüş ile doldurulmuş olup, dişlerinin oyuğuna yapışmış olduğu için altın ve gümüşü çıkartmakta güçlük ve meşakkat bulunmakta; gusül ederken o dişlerin oyuğuna su girmese ve bu şekilde bir zaruret meydana gelmiş bulunsa, suyu o dişlerin içine ve oyuğuna ulaştırmak, temas ettirmek farz olmayıp, dışını (dolgunun üstünü) yıkamakla gusletmiş ve temizlenmiş olur mu?
El-cevab: Olur."
Bu fetvaya göre; ihtiyaç halinde dişlere dolgu ve kaplama yapılmasında hiçbir mahzur yoktur. Gusülde bu dişlerin sadece dış yüzeyi yıkanır. Dolgu ve kaplamayı söküp içini yıkamak gerekmez.
Son devir Şeyhü'l-islâmlarından Uryanizâde de diş doldurmaya fetvâ vermiştir.
Netice olarak diyebiliriz ki; gusülde ağız içindeki kaplama veya dolgulu dişlerin içine su geçmesi imkânsız olunca, yıkaması mecburî olmaktan çıkar. Çünkü, bunlar ziynet ve süs için yapılmış olmayıp, ihtiyaç için başvurulan tedavilerdir. Tıpkı yaraların üzerine konulan sargının altına suyun geçmesinin mecburî olmadığı gibi...
Diş sağlığının, insan hayatında önemli bir yeri vardır. Dişteki rahatsızlıkların, pek çok hastalığın ortaya çıkmasına sebeb olduğu bugün tıbben de sâbittir.
Tedavinin zarurî îcabı olarak yapılan dolgu ve kaplamalar, gusle mâni telâkki edildiği takdirde, İslâm âleminde diş hastalıkları ve rahatsızlıkları alıp yürür. Müslümanların sağlığı tehlikeye düşer. Diş dolgusu ve kaplama, artık tedavide vazgeçilmez bir zaruret hâline geldiği için, belvâ-i âmme hâline de gelmiş, mahzurları mübah kılan mevzuya da girmiş olur. Bu bakımdan dahi kaplama veya dolgulu dişler, gusle mâni olmazlar.
Bununla beraber vesveseye kapılanlar, takvâ üzerine hareket etmek istiyenler, gusülde Şâfiî mezhebine de niyet edebilirler. Bilindiği gibi Şâfiî'de ağzın ve burnun içini yıkamak farz değil, sünnettir.

Altın Diş Takmak veya Dişleri Altın Kaplatmanın Hükmü Nedir?

Mebsut'da, İmam-ı Muhammed'in, altın diş taktırmakta veya dişi altın kaplama yaptırmakta hiçbir mahzur görmediği kaydedilmektedir.
İmam-ı A'zam ise, altın dişi mekruh addetmekte, ancak gümüş diş taktırmayı veya dişleri gümüşle kaplatmayı caiz görmektedir. İmam-ı A'zam'ın altın dişi mekruh görmesi, altın süs ve ziynet eşyası olup erkeğe caiz olmaması sebebiyledir. Şu halde altın diş, süs için değil de, tıbbî bir zaruret olarak takılırsa, ortada bir mahzur kalmaz. Nitekim günümüzde, altın dişlerin, gümüş dişlere göre daha sıhhata uygun olduğu ve ağızda kötü koku yapmadığı bir gerçek olarak ortaya çıkmıştır.
Ağızdan çıkarılıp takılabilecek şekilde seyyar olan diş ve protezlerin, gusülde ağzı yıkarken çıkarılmaları icabeder. Böylesi temizliğe de daha uygundur.

Gusül İle İlgili Mes'eleler:

Alınan Gusül İle İbâdet Yapılır mı?

Bir adı da boy abdesti olan gusül temizliğiyle bütün ibâdetler yapılır. Zira namaz abdestinde sadece bedenin bilinen âzaları yıkanırken, bunda ise tamamı yıkanmakta, daha fazlasıyla temizlik hâsıl olmaktadır. Abdesti bozucu bir hâl vâki oluncaya kadar, her türlü namaz kılınıp, ibâdet yapılır. Ancak abdesti bozan bir hâl vâki olunca, gusül abdestinin namaz abdesti için geçerli olan hükmü de bitmiş olduğundan ibâdet için yeniden abdest almak gerekir.
* Gusletmesi gereken bir kimseden yıkanırken idrar, kan, v.s. gibi abdesti bozucu bir akıntı gelse, guslü bozulur mu?
Gusül sırasında gelen akıntı guslü bozmaz, guslün abdest oluşunu bozar. Yani sahih olan ve insanı cünüplükten kurtaran bu gusülle namaz kılınmaz. İbâdet için yeniden abdest almak gerekir. Gusül ise tamamdır.
İlmi bir ifade ile, guslü bozan herşey abdesti de bozar. Lâkin abdesti bozan herşey guslü bozmaz. Bu bakımdan, gusül sırasında idrar yollarından gelen bir akıntı, yahut yaradan akan bir mayi, veya diş kanamaları, v.s. gusle mâni olmaz. Bu akıntılarla yapılan gusül sahih, fakat abdest bâtıl olur.
* Guslederken ağzını burnunu yıkamadığını veya bir uzvunu yıkamadan kuru bırakmış olduğunu farkeden bir kimsenin, yeniden gusletmesi gerekir mi?
Gerekmez. Sadece kuru bıraktığı yeri yıkar.
* Bâzı evlerde helâ ile banyo, beraber olmaktadır. Böyle helâlı banyolarda gusletmek caiz midir?
Helâda, tuvalette veya klazet bulunan yerlerde alınan gusüller de geçerlidir.
* Yıkanması gereken cünüp kimse, gusülden evvel birşey yeyip içmek isterse, ne yapar?
Kendisine gusül farz olan kimse, mümkünse yemek içmek işini yıkandıktan sonraya te'hir etmelidir. Buna rağmen yemek yeme ihtiyacı duyuyorsa, ekmek ve yemeğe değecek taraflarını yıkamalıdır. Yani el ve ağzını yıkayıp ondan sonra yemek yemeli, su içmelidir.
Buna göre, sahurda yıkanmaya vakit bulamayan kimse, el ve ağzını yıkayıp yemeğini yer. Sonra da guslünü yapabilir. Yıkanmadığı için sahursuz kalmak mecburiyetinde değildir.
* Cünüpken bedendeki tüylerin temizlenmesi yerinde bir hareket midir? Yoksa traş temizliği, cünüp olmadan yahut gusül yaptıktan sonra mı yapılmalıdır?
Bedendeki tüyler vücuttan, temizken ayrılmalı, tertemiz olarak dışarıya atılmalıdır. Efdal olanı budur.
Ancak cünüpken böyle bir temizlik yapılsa da sonra gusül edilse, guslün sıhhatine bir zarar gelmez.
Gusül Kaç Kısma Ayrılır?

3 kısma ayrılır:
I. Farz olan gusüller:

Guslün, cünüplük hâlinden veya hayız-nifas kanının kesilmesinden sonra yapılması farzdır.
II. Sünnet olan gusüller:

1 - Cuma namazı için yıkanmak sünnettir.
Cuma günü, hadîs-i şerîflerin de beyanı üzere, Seyyidü'l-Eyyâm, yani; günlerin en şereflisi ve üstünüdür. Aynı zamanda mü'minlerin bayram günüdür. Resûlüllah Efendimiz, birçok hadîs-İ şerîflerinde, ümmetine, cuma günü yıkanarak ve temiz kokular sürünerek mescide çıkmalarını tavsiye buyurmuştur.
Perşembe günü veya cuma gecesi yıkanmak ile de sünnet yerine getirilmiş olur. Cuma günü yıkanmakla ilgili hadîslerin çokluğuna ve bu husustaki şiddetli tavsiyeye bakarak, âlimler, cuma guslünü sünnet-i müekkede olarak kabûl etmişlerdir. Traş olmak, tırnak kesmek gibi diğer beden temizlikleri de yine cuma günü yapılması tavsiye edilmiştir.
2 - Bayram namazları için de yıkanmak yine sünnettir.
3 - Hac ve ömre için ihrama girerken yıkanmak. Bu yıkanmak, mânevî temizlikten ziyade, maddî temizlik için olduğundan, kadınlar o sırada hayız ve nifaslı dahi olsalar, bu guslü yapabilirler. Şayet su yoksa, teyemmüm yapılmaz.
4 - Hacıların arefe günü Arafat'da vakfe için yıkanmaları da sünnettir.
III. Mendub veya müstehab olan gusüller:

1 - Cünüplük veya hayız - nifas gibi bir durum olmadan, temiz olarak ihtida etmiş yeni Müslümanın yıkanması menduptur.
2 - İhtilâm ve hayız olmamakla birlikte, onbeş yaşına ulaşarak hükmen bülûğa eren kız veya oğlanın yıkanması da mendubtur. Hayız ve ihtilâm yoluyla bülûğa erenlerin yıkanması, zaten farzdır.
3 - Baygınlık geçirenin baygınlıktan kurtulduktan sonra yıkanması... Bu gusül, iyileşmeye karşı bir şükür olarak yapılır.
4 - Kan aldırdıktan sonra yıkanmak.
5 - Ölü yıkanmak için gusül etmek.
6 - Berat ve Kadir gibi mübarek geceleri ihya etmek için yıkanmak.
7 - Hacıların Mina ve Müzdelife'de bulunmak için yıkanmaları.
8 - Mekke-i Mükerreme'ye veya Medine-i Münevvere'ye girmek için, bu mübarek beldelere hürmeten yıkanmak.
9 - Güneş ve ay tutulmaları ânında kılınan Küsûfve husuf namazları için yıkanmak.
10 - Yağmur duasına çıkmak için yıkanmak.
11 - Yolculuktan gelen veya yeni çamaşır değiştirenin de yıkanması menduptur.
12 - Felâket ve musibetler ânında kılınan havf (korku) namazı için yıkanmak.
13 - Günahtan tevbe etmek isteyen kimsenin de gusletmesi menduptur.
14 - Cünüplüğün hemen ardından âdet görmeye başlayan kadın, dilerse cünüplükten dolayı
hemen yıkanır. Dilerse yıkanmayı, âdet bitimine bırakır.
15 - Zevcesiyle cinsî birleşmede bulunan bir kimse, yıkanmadan önce ikinci bir kere daha birleşmede bulunmak istediğinde, abdest alması veya gusletmesi menduptur.
16 - Cünüp bir kimsenin cünüplükten tezelden kurtulması için yıkanmakta acele etmesi de menduptur. Cünüp bir kimse, yıkanmasını namaz vaktini geçirmeyecek kadar bir süre erteleyebilirse de hemen yıkanması efdaldir.
Selef-i sâlihîn, bu hususa son derece dikkat ederler, kendilerine cünüplük ârız olunca, vakit geniş bile olsa hemen yıkanmayı tercih ederlerdi.
Sünnet veya müstehab olan gusüller mücerred olarak beden temizliği veya hürmet ve tâzim için yapıldığından, farz olan gusüldeki gibi ağzı ve burnu yıkamak farz değildir.
* Şâfiîlere göre farz dışında kalan bütün yıkanmalar sünnettir.


İslam İlmihali

__________________
~ Adım YaLnızLık ~
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver