Mavişim...
O göz çekti kendini.
Güz sancısı mıdır bilmem?
O göz olmayınca daha bir kabayım. Daha sahici ama daha heyecansız. O göz derin bir kuyu gibiydi aksimi gördüğüm, görmek istediğim. O kuyu, kör bir kuyu şimdi.
Yalnızken insan daha doğaldır ama yalnızdır ve heyecansızdır. Gözlerinsiz bir yalnızlık çekilesi değil.
Yukarıdan izleyen bir yaratıcı olduğu fikri nasıl kontrol sağlıyorsa, senin beni izlediğin fikri öyle heyecan verirdi. Gözlerine inanmak. Görülüyordum senin tarafından o halde vardım. Ama şimdi farkındalıksız, aynasız kendimi göremiyorum.
Kuru bir kuyu nasıl boşluk ve yokluk fikrini keskinleştirirse bir susuzun, sahradakinin... Çekilmiş gözlerinin keskinleştiriği fikir de öyle bir boşluğun altını çizer, çizmekle yetinmez oyar. LANET OLSUN BAZI ŞEYLER ZIDDI İLE VAROLUYOR.
Aç bir karnın zihinde uyandırdığı boşluk hissi gibi gözlerinsizlik.
Görmek ve görülmek kadar güzel bir şey yok. Gören gözler seninkilerse bide.
kelimeler güçsüz, arkasında inancı yok cümlelerimin. Sahici bir bilin akışı ama göstermeyen, görmediği için.
Ama şahsi kanaatim asıl sahicilik gözler önünde ortaya çıkar.
O gözler çekmeseydi kendini.. |