Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25 Nisan 2014, 15:14   #217
Çevrimdışı
Melodram
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.





xvı.
varoluştan söz edemeyecek kadar yok olmuş olduğumu hissettim.
korkmadım desem yalan olacaktı, korktum ama yürümekten başka bir yol yoktu.
bana yollar bırakılmamıştı, seçeneklerim yoktu, seçme sansım da.
yürüdüğüm tüm kaldırımların taşlarını sayıyordum, insanların yüzüne bakmak
midemi bulandırıyordu çünkü, onların gözlerindeki öfkeden korkuyordum.
benim içimdeki öfkem bana yetiyordu, hatta artıyordu bile, başkalarını düşünemezdim.
yürüdüm, yürüdükçe yeni yollar keşfettim ama yine seçme şansım yoktu.
ben kendi tarafından kurulmuş bir bebek gibi, pilim bitene kadar yürüyordum sadece.
düşünmeden yürüyordum, düşünmediğimi zannediyordum.
öyle olmadığını anladığım zaman, saç tellerimde bir beyaz gördüm.
üzülmedim de, sanki yarın ölecekmişim gibi hissettim.
sonra iki oldu o beyaz tel.
iki küçük beyaz telle kırıldı sanki bacaklarım, oturmam lazımdı.
oturup düşünmeye başlamam lazımdı, düşünmediğimi iddia ettiğim her anı.
yeniden düşünmem gerekiyordu.
ilk kez oturduğum sandalyede ayaklarım yere değmiyordu.
belki de dizlerimi kendime çektiğim içindir, bunun farkında bile değildim.
ayaklarım uyuşana kadar öylece kaldım.
keşke her şey böyle uyuşsa, o an hissetmeyi unutsam diye geçirdim içimden.
uzattım ayaklarımı, kırıldılar. basamıyordum sanki.
biraz bekledim, biraz daha bekledim.
topuklarımın karıncalanmasının geçmesini beklerken de düşündüm.
başka bir işim yoktu, bir şeyim yoktu, aslında hiçbir şeyim yoktu benim.
ayaklarım yere sağlam basmazsa konuşmam diyordum kendi kendime, sonunda bastım.
güçlü olduğumu hissettiğim o an, yalnız olduğumu da fark ettim.
evet yalnızdım ben ve ben yalnız kalacaktım, ne yaparsam yapayım yalnızdım.
insanlar yoktu aslında, bundan emindim.
bedenlerinin olması bir anlam ifade etmiyordu, bunu kimseye anlatamıyordum.
hangi cesaretle yaptığımı bilmesem de, birini sevmeyi denedim.
sevgi bana göre değil galiba, beceremiyordum.
belki de herkesin hayalindeki o sevgi bile anlamsızdı benim için.
düşündüğüm onca şey arasında, birini sevmek mi? fazla cüretkar.
ama yine de korkmadım, emindim.
emin olduğum şey, o sevginin sadece aklımda dolaşan bir düşünce olduğuydu.
emin olduğum şey, benim sevmeyi unuttuğumdu.
böyle hissettirdiler çünkü, beni böyle hissetmeye mahkum ettiler.
ben de kaçtım. hepsinden, herkesten, her şeyden.
bu kadar kaçan insanın gittiği yerde kimsenin olmaması lazımken,
her seferinde kaçtıklarıma çarptım.
sarhoştum sanki ama ben sarhoş da olamıyordum.
olup da böyle bir güzel unutamıyordum, oysa sarhoşken daha çok hatırlar insanlar.
haberleri yok.
dönüp yeniden koşmaya halim yoktu evet, durmak gitmek kadar zordu,
kaçmak kadar zordu birinde kalabilmek, bir yerde durabilmek.
her şeyi ben mi zorlaştırıyordum, yoksa her şey gerçekten bu kadar karmaşık mıydı bilmiyorum.
açıkçası bilmek istediğimi de sanmıyorum, bir şeyler duymaktan nefret eder oldum.
birilerinin konuşmasından nefret eder oldum, korktum.
alışacağım seslerin yok olmasından korktum.
ihtiyaç duyduğum zaman, o sesi bulamamaktan korktum ama korku hiçbir şeye engel olamazdı, eğer düştüyse insanın aklına bir şeyler, zordu.
yürüdüğüm sokaklara geri döndüm, köpeklerle yürüdüm.
onların gözlerine baktım, düşündüm.
bazen sokak köpeklerinden farkımız kalmıyor,
onlar yanlarına gelip uzanan her elde sevgiyi bulabileceklerine inanıyorlar,
kim severse sevsin dokunan o el onları mutlu etmeye yetiyor,
çünkü başka şansları yok, başka kimseleri de yok, mecburlar o ellere.
hiç bilmediği insanlardan medet umuyorlar,
biri fark etsin diye bazen sessiz de olsa bütün yol boyunca yürüyorlar,
genelde karşıdan karşıya geçecekleri zaman arabalar fark ediyor onları,
arabalardan korkuyorlar çünkü onlar sadece kendilerine dokunacak sıcak bir el arıyor.
biz de yapıyoruz bunu bazen, onlar gibi yapıyoruz,
gelen kim olursa olsun bizi sevebileceğine inanmak istiyoruz,
yapayalnız olduğumuzu düşünüp bilmediğimiz bir insanı herkesten daha çok tanıyabileceğimize inanıyoruz,
bazen şanslı oluyoruz,
sıcak bir yuvası olan, süslenmiş köpekler kadar şanslı oluyoruz,
bazen korna çalmayıp ezip geçtiği yol kenarındaki o kanlı köpeklerden oluyoruz ama;
biz aslında hep o arabanın içindeki, geçip gidenleriz, hep.

üzgünüm, çok eksik kalacağız.
bu eksiklik bizi kemirecek ve sandığınız kadar gülmüyor insanlar.
ve dişlerini gösteren insanlar aslında güzel gülmüyor,
onlar hayata karşı gücü dişlerini sıkarak gösteriyor, o kadar.
gülmek güç, ağlamak güçsüzlük diye kazıdılar ya bizim aklımıza hani,
yanlış.
uyumaktır güç.
ya da güç olan uyumaktır.
karmaşık.
çünkü bu benim melodramım.
benden ötesi de ben, öncesi de ben.
xxv.
büyüyünce anlaşılan şeyler varmış bir de hayatta.
büyüdüğüme mi pişman olmalıydım, anladığıma mı bilmiyorum ama
bir şeylere pişman olmayı hiç istemiyordum.
olunuyormuş.
çünkü insanlar dünyaya birilerini pişman etmeye gelmiş.
birileri pişman olmaya gelmiş.
bazen de o insanlar birini pişman ettiğine pişman olmuş.
yani aslında asırlardır düşünülen her şeyin altında, biraz pişmanlık yatıyor.
kendinden beklenmeyen şeyleri yapıyorsun.
gördüğün sen olmuyorsun o an, duyduğun ses senin değil.
dokunsan kendi ellerine, yabancı gibi.
saçların bile dökülmüyor omuzlarından o an.
karanlığı sevmekle, karanlığa hapsolmak başka şeylerdi.
ben sevdiğim şeye hapsoldum.
oysa bir şeye hapsolmamaya da söz vermiştim, verdiğim bütün sözler gibi
çiğnedim, yok ettim onu da.
büyüdüm.
çok büyüdüm ben, istemediğim kadar hem de.
aslında bakıldığında hiçbir şeyim yokmuş gibi.
duvar muamelesi bile görüyorum çoğu zaman, yıkılmayan son kale ben gibiyim.
öyle miyim diye sorsam, içimde susturamadığım şeylerin altında eziliyorum.
ezildiğimi hissettikçe daha da saldırganlaşıyorum.
bir yerlerde tutunmak isterken koptu bütün tırnaklarım.
yürüdüğüm o yanlış yollardan dönerken su topladı ayaklarım ama
bunu bir ben biliyordum, bir de ayaklarım.
bazen kalbimin de bildiğini düşünüyorum, ona fazla yükleniyorum bazen.
sonra geçiyor, işte bu asırlardır geçen her şey gibi bu da geçiyor.
uykum geliyor bazen.
o hiç uyanılmayan uykuya meyilleniyorum.
henüz o kadar cesur değilim ya da gözlerim o kadar hapsolmadı karanlığa.
hala renkli görebiliyorum, renkleri ayırt edebiliyorum,
sorun o renkleri hissedememek de.
bunun için renklenmeye bile karar verdim, bunca karanlık içinde kendime bir renk seçtim.
en renkli yanı gri olan insanı öldürmeye çalıştım.
oldu gibi ya da olduğu kadar işte.
kendimle uğraşıyorum yani, kendimden başka kimsem yok gibi davranıyorum.
yineliyorum, olanlar var, onlar zaten benden.
gerisi yok işte.
dünyadaki en saçma şey olan sınırlar gibiyim.
sınırlarım var, çizmişim, belirli bir şeklim var.
yönetim biçimim var, kurallarım var, kapılarım var, duvarlarım var.
bahçelerim var.
çiçeklerim bile var, hem de en çok papatya var.
onlara dokunmuyorum ama koparmıyorum, ayırmıyorum sevdiğinden onları.
ayrılıkları da sevmiyorum.
birine kavuşmaktan da korkuyorum, sarılmaktan da.
birçok şey isterken, aslında hiçbir şeyi istemediğimi fark ediyorum.
çünkü büyüdüm.
insanlar bunu fark ettirdi bana.
insanlar büyüdükçe acımasız oluyormuş dedim kendime.
sonra hep çantamda tuttuğum ama bakmaya ihtiyaç duymadığım aynamı açtım.
sordum kendime, acımasız mısın?
cevap vermek çok zordu.
değildim.
olamazdım.
yoksa fark etmeden olmuş muydum?
ben de o nefretin ocağına düşünce kavrulmuş muydum?
bilmiyorum, o an çok korktum kendimden.
acının insana neler yaptırabileceğini düşündüm ve
hiçbir şey yapmadığımı düşününce, rahatladım.
ben sadece elimden geleni yaptım, herkes için.
iki elim vardı ama çarşıdan alınan tek bir nar gibiydi, insanların içinde çoğalıyordu.
uzananlara uzatmaya çalıştım.
bazı eller geri dönmedi bana.
dönenlerin bir kısmı hasarlı, bir kısmı yarım.
elimi vermek istediğim zamanlarda, ben kendimi kaptırdım.
bunu fark ettiğim zamanda korktum, ne korkak çıktım ben de...
korkağım çünkü;
insanlar.
insan.
başka bir cevabım yok aslında, hep insanlar.
yine düşünürken pişmanlık yaşadım.
eğer uzandığı elini kırdığım varsa, gidip konuşmak istedim.
kapılarını çalıp, her şeyi düzeltmek istedim.
hayatın bu kadar ucuz olduğu bir yerde,
bu kadar ucuz olmamalıydı insan kırmak diye düşündüm.
ama...
ama yine insanlar.
yine insanlar bunu istiyordu aslında.
kendimi kötü hissettim, kötüydüm.
kötü oldum.
iyi oldum.
ne olduğumu bilmeden insan oldum bazen.
bazen kızdığım insanlar gibi oldum, onlar gibi olunca soldum.
yine kendi kendimi iyileştirdim.
büyüdüm ben.
kimse inanmıyor, annem bile bilmiyor ama büyüdüm ben.
saçlarımı tarayan kadın değil o da artık, çöktü.
en çok anneme kızsam da bir tek ona üzülüyorum,
onun kadar güçlü kalabilmeyi isterdim ve sanırım bütün agresifliğim bu yüzden.
ikimizin de birbirimize olan kızgınlığımız hep duygularımızı belirli edemediğimizden.
bir gün tutup onu, anne diyeceğim.
her şeyi kırıp gidelim mi?
gitmezsek öleceğiz anne, kaybolacağız anne.
hep aynı şeyi diyor, yine diyecek bana.
'' kendinden değerli hiçbir şey yok '' diyecek bana, kendine zerre değer vermeyen kadın.
bir gün o da arkada kalacak.
dizleri bana yetişemeyecek, ben korktuğum bu yolları tek başıma yürüyeceğim.
o zaman kimse bana kızmayacak.
kimse beni uyarmayacak insanlara karşı.
o gün ben biraz daha kırılmamak için daha güçlü olmaya çalışacağım.
ben o gün kötü bir insan olup, birilerini kıracağım.
anne ben büyüdüm.
ve büyüdüğüm için çok pişmanım.
seni de pişman ettiğimi hissediyorum bazen, o yüzden affet beni anne.
ben de senin gibiyim bazen ama
ben kendimi önemsediğimi düşünüp pişman oluyorum anne.
bu kalabalık ortasında, bu kadar kimsesiz ve çıplak hissettirdikleri için,
ben yaptığım şeylerden pişman oluyorum işte.
herkes bir yerlerde, herkes bir yerde.
ama ben nerede olduğumu bulamıyorum anne.
çünkü...
çünkü;
insanlar anne.
benim bütün huysuzluğumun sebebi,
insanlar anne.
bunu bir gün sana söyleyeceğim, söz.
ve o güne kadar, ben kendi içimde kaybolmaya devam edeceğim.
bütün gülüşlerimin arkasına saklayacağım öfkemi, kırgınlıklarımı, pişmanlıklarımı.
ve insanları.
en çok onları gizleyeceğim.
ve bir gün...
biliyorum ki,
kurtulacağız anne.
kurtulacağız.




__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver