İslam'a hizmet, insana hizmetle olur!
Önce kendisine hizmet edilen insanı tanıyalım, sonra hizmet edilen bu insanın ailesi içinde İslam'a nasıl hizmet ettiğine bakalım. Konuya ait şahit olduğum olayı aynen arz ediyorum:
İkindi namazından sonraydı. Caminin imamı kulağıma eğilerek, 'İki hanım avluda sizinle görüşmek istiyor.' dedi. Biraz da gönülsüz şekilde kalkıp caminin avlusuna çıktım. Orta yaşlı yeni tesettüre girmiş görüntüsü veren iki hanım beni görünce ayağa kalktılar. Oturmalarını işaretle sorularını sormalarını söyledim. Biri hemen bulduğu fırsatı değerlendirircesine konuştu:
- Şu yurttaki öğrenciler sizin yanınıza gelir mi? Yahut da siz onların yanına gider misiniz?
- Her ikisi de olabilir, siz sorunuzu sorun, dedim.
- Sorumu soracağım da yanlış anlaşılır diye korktuğumdan çekinerek girmek istiyorum konuya...
- Neden çekiniyorsunuz?
- Yurtta Akif adındaki öğrencinin benim adıma alnından, gözlerinden öpmenizi isteyeceğim de ondan çekiniyorum. Ben kadın olduğumdan bunu yapamadım; ama siz rahatça yerine getirebilirsiniz bu isteğimi.
- Neden bu öğrencinin alnından, gözlerinden öpme gereği duyuyorsunuz?
Olayı gözyaşları içinde anlatmaya başladı:
- Derslerinde başarı sağlayamayan oğlum artık ümidini kesmiş, bunalıma girmişti. Kötü alışkanlıklara kaymasından da korkmaya başlamıştık. Otobüste tanıştığı bu öğrenci oğlumun durumunu anlayınca, 'Ben seni yetiştiririm, hiç merak etme!' demiş. Oğlum da 'Az gelirli aileyiz, öğretmen parası veremeyiz.' deyince, 'Sen parayı düşünme yeter ki çalış, demiş. Nihayet anlaşmışlar. Bir müddet evimize gelip oğluma ders vermeye başladı. Bu sırada bir lokma yemeğimizi yemedi, bir bardak çayımızı da içmedi. Daha sonra, 'Ben artık gelemeyeceğim sen yurda gelirsen birlikte çalışabiliriz.' diyerek gitti. Bu sefer oğlum günün çoğunu orada geçirmeye başladı. Derken geceleri de yurtta kalayım, diye ısrar etti. Nihayet ara sıra eve gelir oldu. Gelip gittikçe oğlumda beklenmedik değişikliklerin olduğunu gördüm. Bunalımdan çıkmış, derslerinde başarılı olmaya başlamıştı. Bir gün yine eve gelince bana beklemediğim bir sitemde bulundu:
-Anne nedir bu halin? Şu giyimini düzelt de yanına melekler gelsinler! Seni bu halde gören melekler evimize gelmezler, dedi. Ben şaşırdım. Eşimin çevresi çok bozuk, razı olmaz... Buna rağmen oğlumun dediğini yaparak gördüğünüz gibi giyinmeye başladım. Hatta beyim, "Kapıcı kadını gibi oldun, bu ne böyle?" diye çıkışmasına rağmen oğlumu kırmayıp istediği gibi giyinmeye devam ettim. Çünkü oğlum artık zayıflarını silmiş, başarılı öğrencilerin arasında da yerini almıştı. Ayrıca korktuğumuz kötü alışkanlıklara kaymaktan da kurtulmuş, güzel bir anlayışla İslami hayatı da sevmişti. Bir akşam yine eve geldi, biraz sohbetten sonra hemen gitmeye kalktı. 'Oğlum ne acele diyorsun biraz da annenin yanında kal.' dedim. Bana ne dedi biliyor musunuz?
- Anne! Ağabey ve arkadaşlarımın yanında öyle sıcak ve samimi bir ortam var ki, ben aile ocağında böylesine samimi ortamı göremedim. Onlarla ders çalışmak bir zevk. Öylesine güzel ders anlatıyorlar ki, dersi sevmemek mümkün değil. Hele dersten sonra namaz vakitlerinde biri imam oluyor, biz de cemaat olarak mescitte birlikte bir namaz kılışımız var ki sorma gitsin. Ben böyle bir manzarayı evimizde hiç görmedim. Ne olur, bir defa da babamla sen burada cemaat olsanız da evimizde biz de öyle bir namaz kılsak?.. Oğlum bunu söylerken babası da içeriye girdi. Ben kaş göz işaretiyle çocuğu kırmamasını tembih ederek ikna ettim. Oğlumuz imam oldu, biz de saf tutup cemaat olduk, birlikte evimizde ilk defa cemaatle namaz kıldık. Bu sırada ben mutluluktan uçacak gibi oldum. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Başarısızlığından bunalıma düşen çocuğumuz artık sağlam bir kimlik kazanmış, başarılı öğrenciler arasında yerini almıştı.
Bunları anlatırken gözyaşlarına hakim olamayan hanım konuyu şöyle bağladı:
-İşte hocam, oğlumuza bu unutmayacağımız hizmeti veren Akif adındaki öğrencinin alnından, gözlerinden öpmek istiyorum. Ama bunu ben bir hanım olarak yapamam, siz kolayca yaparsınız. Benim adıma bu fedakâr öğrencinin alnından, gözlerinden öpmenizi istiyorum! Yaptığı eşsiz hizmetini gönülden takdir ettiğimizi bilmesini arzuluyorum.
Bu meçhul hanıma, önceden hizmetleriyle dikkatimi çeken öğrencinin alnından, gözlerinden öpme sözü vererek ayrılırken düşünmeye başlıyorum:
- Sen insana hizmet et ki, o da hem insana hem de İslam'a hizmet etsin. Bu öğrenciye bu hizmet verilmeseydi, kendisini kurtaramaz, ailesi içinde de böylesine hizmet edemezdi. Demek ki insana hizmet, ayrıca İslam'a da hizmettir.
Mesaj dolu bu çarpıcı olayı siz ne genişlikte yorumlarsınız bilemiyorum. Ben sadece "İslam'a hizmet insana hizmetle olur" demekle yetiniyorum.
Alinti |