Hamlet
İnanıyorum söylediğini candan söylediğine, ama bugünkü karar yarın bozulur çok kez.
Hafızanın kulu olmaz kararımız, çabuk doğduğu için büyümeden ölür, nasıl ki ham meyve dalında durur da, oldu mu kendiliğinden düşüverir yere.
Kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak, en çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak. Tutku bitti mi, istem de biter gider, ateşli sevinçler de kederler de yeminleri yakarlar kendileriyle birlikte. Sevincin en coştuğu yerde dert en çok yerinir, bir dokunmada dert sevince döner, sevinç dertlenir.
Madem bu dünya bile yok olacak bir gün sevginin bitmesine insan neden üzülsün? Sevgi mi kaderi kovalar, kader mi sevgiyi? Daha kimseler çözmedi bu bilmeceyi.
Düşen büyük adamı en sevdiği unutur, yükselen züğürde düşmanları dost olur. Sevgi talihin peşindedir diyecek insan bunca dost görünce büyüklere kul kurban!
Başı darda olan dayanak aramayagörsün, sözde dost düşman kesilir bütün. Ama ilk düşünceme döneyim yine isteklerimiz öyle çatışır ki kaderimizle bütün kurduklarımız yıkılır gider, düşünceler bizim, olaylar bizim değiller.
Sen yine bir daha evlenmeyeceğine inan, inancın değişir kocan öldüğü zaman.”
--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 23:53 -->-> Daha önceki mesaj 23:34 -- Ölüm yaklaşırken insanlar çoğu kez, amma neşeli oluyorlar! Buna ölümden önce çakan şimşek derlermiş. Ama ben nasıl şimşek diyebilirim buna? - Ah sevgilim! Karım benim! Nefesinin balını emen ölüm güzelliğine el sürememiş daha; sen yenilmemişsin güzellik sancağı daha kıpkızıl dudaklarında, yanaklarında; solgun ölüm bayrağı çekilmemiş. -Tybalt, yatıyor musun orada, kanlı kefeninde? Gençliğini bölen bu ellerle düşmanın gençliğini ikiye biçmekten başka ne gibi bir iyilikte bulunabilirim sana? Bağışla beni kuzenim! Ah sevgili Juliet, niçin böyle güzelsin hala ? Yoksa inanayım mı o el değmeyen ölümün sana gönül verdiğine, seni, bu karanlıkta o iğrenç canavarın sevgilisi olasın diye sakladığına? Bundan korktuğum için yanında duracağım, bu karanlık gecenin sarayından ayrılmayacağım bir daha; burada, burada kalacağım sana hizmetçilik eden böceklerle birlikte; ah, burada sonsuzca dinleneceğim, şu dünyanın yorduğu bedeni kurtaracağım uğursuz yıldızların boyunduruğundan...
Ey gözler, son kez bakın! Ey kollar son kez kucaklayın! Ve siz, ey dudaklar, nefes kapıları, hakka uygun bir öpüşle mühürleyin aç gözlülügümle yaptığım bu süresiz anlaşmayı! Gel acı ilaç, gel ey tatsız kılavuz! Ey umutsuz kaptan, deniz tutmuş şu yorgun tekneyi yalçın kayalara bindiriver artık! Sevgilimin şerefine! |