06 Eylül 2013, 15:20
|
#110 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Mürekkep lekesi, kağıt kesiği dolu ellerim.
Hoş geldin Eylül. Bu ay diğerlerini sollar geçer bence, öyle güzel bir ay çünkü.
Vedaları, direnişi, ölümleri içinde barındırır. Diğer aylardan biraz daha fazla.
Neyse, bu hayat çok karmaşık yahu.
Bu ülke, bu toplum, kaos halinde. Nereye gidiyoruz? sorusuna cevap bulunamayacak gibi. Niye? dersen, bedelini ödüyorsun.
Sorgulamayacaksın, bakacaksın, geçeceksin.
Yapamıyoruz işte, velhâsıl ses çıkarıyoruz.
Zulüm meşruysa, isyan haktır! diyoruz, diyeceğiz.
Üniversite işlerini hallettim, şehir şehir gezdim bu yaz.
Merdiven boyadım, boyattım. Küçücük şeylerle mutlu olabiliyorum ben.
İzmir'e vedaları sevmiyormuşum ama onu anladım.
Gitmek istemiyor gibiyim, ayaklarım geri geri gidiyor.
Çünkü biliyorum, İzmir gibisi yok.
Önyargısız şehre, İzmir'e hoş geldiniz! yazmalı girişte.
Daha ötesi yok.
Buraların en büyük sorunlarından biri, kişilerin birbirine saygı duymayı bilmemesi. - Tamam sen alkoliksin, kabul.
- Tamam 5 vakit namaz kılıyorsun, kabul.
- Tamam sen Alevisin, kabul.
- Tamam sen, Ateistsin, kabul.
- Peki bunları geçtim, SEN İNSANSIN ARKADAŞ, İNSANSIN.
EN BÜYÜK KABUL, budur işte.
Bunu becerebildiğimiz gün, bir yerlere geleceğiz. İnanıyorum.
__________________ ''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.'' |
| |