Nefse Muhalefet
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri talebelerinden Abdülvehhâb Sûsî’yi İstanbul’a gönderdi. Orada devlet büyüklerinden gördüğü iltifât karşısında kibir ve gurûra kapılınca talebelikten tardedildi. Abdülvehhâb Bağdat’a geri dönüp Yahyâ Mezûrî hazretlerine geldi elini öptü ve yeniden talebeliğe kabûlü için Hâlid-i Bağdâdî hazretlerine iltimasta bulunmasını istedi. Yahyâ Mezûrî dehocasının huzûruna geldi ve Abdülvehhâb’ın affını arzetti. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri; “Emir benim elimde olsa affederim. Lâkin silsile-i aliyye-i Nakşibendiyye’nin hepsinin rûhâniyeti Abdülvehhâb’ı talebelikten tard eylediler. Ancak sakalını traşyüzünü kara edip bir merkebe ters biner sokak ve pazarda bu hâl ile kendisini teşhir ederse o zaman belki meşâyıhın rûhları affederler.” buyurdu. O zaman Şeyh Yahyâ; “Ey hocam! Abdülvehhâb nefsine böyle yük yükleyemez müsâade et onun adına ben yapayım da Abdülvehhâb affoluna ve ben nefsimi müslümânların ihtiyâcı için fedâ edeyim.” dedi. Mevlânâ Hâlid ağlayarak Yahyâ Mezûrî'nin boynuna sarıldı. Berâberce bir hayli vakit ağladılar. Sonra Mevlânâ Hâlid nâfile namaza durdu. Yahyâ Mezûrî de kendi dergâhına gitti. Orada bekleyen Abdülvehhâb’a; “Kimseyi kötüleme! Ancak kendi nefsini kötüle!” buyurdu. Abdülvehhâb mahrûm ve hüsrân olarak oradan ayrıldı.
__________________ Kabullendiğim Hikayemi Yaşıyorum....
KİMENE.... |