Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Ordu yÖresel kelİmeler
Habire : Ara vermeden , sürekli, devamlı
Hacet : Eşya,mal, araç.
Hacıl olma : Mahcup olma
Halbur : Delikleri geniş bir elek çeşidi
Haral : Büyük çuval
Hark : Küçük su karığı
Hameyli : Bir çeşit nazarlık
Hampa : Birbirlerine dost olan köpekler
Hamança : Çoban çantası
Hasput : Kağnı arabasının tekerindeki ağaç aksam
Haşıl : Mısır unundan yapılan bir yemek
Havadis : Haber
Hayat : Evin giriş salonu
Haylamak : Sürmek, öküzlerin hareketini sağlamak
Hazetmek : Hoşlanmak, beğenmek
He : Evet
Hedik : Mısır haşlaması
Heğ : Büyük sepet
He mi : Öyle mi? Veya rica anlamında (gel hemi)
Hengame : Kuru kalabalık, gürültü
Hengirt : Danalaarın boynuna takılan tasma
Herk : Toprağın sürülüp dinlendirilmesi
He ya : Gerçekten
Hışıltı : Ormanda uzaktan duyulan ses, gürültü
Hışır : Eski, kullanılmaz
Hile : Aldatma
Hizmeker : Hizmetkar
Hoyrat : Çirkin
Hozan : Ot biçmek için bırakılan tarla
Hozmur : Toprakta kalarak ertesi yıl kendiliğinden biten bitki
Höllük : Bebek toprağı
Höst : Hayvanlara için git
I
Ikbal : Şans
Ilıncak : Bir çeşit hamak
Irahat : Rahat
Irıb : Usul
Irgat : Bir başkasına ekin biçen kadınlar
Iskat : Cenazede dağıtılan para
Işmar : Göz kırparak işaret etmek
Izgar : Çelimsiz, bakımsız
İ :
İçkil : Şüphe
İçerlemek : Çok üzülmek
İğ : Yün eğirmek için kullanılan alet
İkircikli : Her iki tarafa da temayül eden
İlk güz : Sonbaharın ilk yarısı
İlenç : Beddua
İliç : Çamların öz suyu
İlik : Düğme
İlistir : Süzgeç olarak kullanılan kap
İlme : Tarla sürerken sabana takılan taş, kaya
İlmek : Düğüm, çözülebilir şekilde bağlama
İlmük : Hayvan yiyeceği artığı
İmece : Bir çok kimsenin toplanıp bir işi görmesi
İskembi : Sekmen.
İstida : Dilekçe
İye : Sahip
K
Kabir : Mezar
Kalık : Evlenme yaşı geçmiş kız
Kancık : Dişi köpek
Karamuk : Buğdaylarda görülen bir hastalık
Karahaber : Kötü haber
Karamet : Dert
Kasnak : Davul, elek, kalbur gibi aletlerin kenarı, ağaç kısım
Kaşık düşmanı : Çalışmayan kadın
Kayınçı : Kayınbirader
Kaypak : İradesiz
Keh : Dağların eteğindeki yol, kenar, uç
Kelik : Terlik gibi kullanılan eski ayakkabı
Kepek : Buğdayın soyulmuş kabuğu
Kepenk : Dükkan ve pencere kanadı
Kerme : Hayvan gübresi
Kes : Fiğ ve otlardan yapılan saman
Kesmük : Harmanda taneleri iyice ayrılmamış başak
Keş : Kurutulmuş çökelik
Keşik : Sırayla iş yapma
Kevük : Elek üstünde kalan işe yaramayan kısım
Kılıç : Dokuma işlerinde kullanılan alet
Kındıra : Göl ve akarsu içlerinde biten ot
Kırklı : Doğum yapan kadının lohusalık dönemi
Kırklık : Koyun kırkma aleti
Kıt(Gıt) : Az
Kirkit : Halı tezgahı tarağı
Kocacık : Urgan bağlamak için semerlerin arka kaşına çakılan demir çengel
Kolaçan etmek : Kontrol etmek için dolaşmak
Koyultmaç : Sadece koyunun güz sütünden yapılan yiyecek
Köhne : Bakımsız
Köp : Öküzle çekilen kağnı ve kızakların bir parçası
Köken : Ecdad, soy
Köremez : Sonbaharda koyun sütünden yapılan sütlaca benzer yemek
Köslemek : Kapıyı arkadan sürgülemek
Köstüre : Bileyi taşı
Köy bohçası : Köy bütçesi
Kulanlama : Atın doğurması
Kuşane : Tencereden küçük iki saplı yemek kabı
Kuşluk : Tan yeri ağardığı zaman,sabahla öğle arası
Kuz : Güneş görmeyen yer
Kücü : Çul,çuval,heybe, cecim dokuma işlerinde kurulan düzen
Külek : Ağaçtan yapılmış bakraç biçiminde kap
Kürümek : Temizlemek
Küpdüşen : Kış armudu
Küskü : Demir veya ağaçtan basit kaldıraç
Küt : Sakat, kötürüm
L
Lotaşı : Silindir şeklinde ağır taş
M
Mada : İştah
Madımak : İlkbaharda yetişen ve yemeği yapılan bir ot.
Mafacan : Çok ekşimiş
Mahat : Sedir
Mahna : Bahane
Mahuk : Tuzluk suyundan kaynatılarak elde edilen ve limon yerine kullanılan siyah
madde
Malama : Ot yada ekinlerin saman halinden biraz kalını.Taneleri ayrılmamış samanla
Karışık harman
Maluk : Kağnı ve kızakların kayışının ucuna takılan ağaç yada boynuz parça
Mantı : Çakı bıçağı
Mayasıl : Hemeroit
Mayıs : Hayvan pisliği
Mayışmak : Gevşeyip kalma
Mayhoş : Ekşimsi
Mazbata : Tutanak
Mazlum : Uysal
Mazu : Kağnı ve kızaklarda tekerlekleri birbirine bağlayan kısım
Meğel : Geniş ağızlı çapa, küçük kazma
Mengürt : Hayvanları bağlamak için Boğazına geçirilen U şeklinde ağaç
Mensup : İlgisi bulunan, ait
Menba : Kaynak
Mertek : Döşeme olarak kullanılan ağaç
Mesinmek : Beğenmek
Mes’ul : Sorumlu
Mıh : Çivi
Mındar : Eti yenmez
Mısmıl : Eti yenir
Mitil : Yüzsüz ve çarşafsız yatak
Mucur : Tahıl ölçeği
Mudul : Övendere ucuna çakılan çivi yada sivri uçlu madde
Muhanet : Evhamlı, işe yaramaz
Muhkem : Sağlam
Musibet : Felaket. Sıkıntı
Müdavim : Devam eden
Müşkül : Zor
N
Nacak : Baltanın küçüğü
Nalet : Lanet
Nalbant : At nallayan kişi
Niza : Dava, çekişme. Kavga
O :
Oğalamaç : Ayran yada süte ekmek doğrama sonucu meydana gelen yiyecek
Oohaa : Öküzlere ve sığırlara dur emri
Ok : Kağnıda mazı üzerine her iki taraftan uzatılan ağaçlar
Oluk : Su akan kısım
Osmak : Acıkmak
Oşt : Köpek kovma
Oturaklı : Ağır başlı kimse
Oyulgama : İri aralıklarla dikme
Ö :
Öbek : Toplu halde
Ödlek : Korkak
Öğner : Ekin tarlasında şahısların biçilmek üzere önlerine aldıkları kısım
Ökso : Tam olarak yanmamış odun
Örk : Hayvanları bağlamaya yarayan kalın ip
Örkleme : Hayvanların yayılması için bağlama
Örsek : Hayvanların aygır istemesi hali
Örtü : Yatak
Örüm : Gece koyun otlatma
Övendere : Ucu çivili uzun çubuk
Özengi : Atların eyerinde ayak konulan kısım
P
Pala : Bez parçalarından dokunan kilim, uzun bıyıklı
Paaç : Bir ekmek çeşidi
Pataklamak : Dövmek
Pee (Pey) : Duvar, taş yığını
Peklemek : Temizlemek
Pelepoş : Derbeder
Pıtırak : Dikenli bir çeşit yabani ot
Pıtırak gibi : Çok
*** : Babası belli değil
Pisik : Kedi
Postal : Ayakkabı
Puar : Çeşme
Purmut : Orakla ekin biçilirken elde tutulabilen kısım
****a : Kütüklerden çıkartılan kenar tahtası
R :
Rahmet : Yağmur
S :
Sadır : Sidik
Sacayak : Ocakta kazan altına konulan demir ayak
Sağrak : Tereyağı konulan ağaç çanak, bir çeşit mantar
Salak : Yaylada koyunların ağılı
Sapalatmak : Ne yapacağını bilmemek
Savmak : Suyun yönünü değiştirmek, meyvelerin sona ermesi
Savuşmak : Çekip gitmek
Sayvan : Çardak
Sazak : Bataklık
Seçek : Koyun ile kuzuyu birbirinden ayırma
Sefil : Düşkün
Seklem : Sırt yükü kadar, sırtta götürülecek kadar
Sellim : Sonbaharda hayvanların serbest otlaması
Sellim keleği : Boşta gezen
Seme : Sersem, uyuşuk
Sergi : Yıkanmış kurutulmak için serilmiş tahıl
Seyirtmek : Koşmak
Sıçan : Fare
Sıfa : Harmanın ön saçak altı
Sığırtmaç : Köy çobanı
Sınama : Tecrübe
Sıvarma : Bostan sulama
Sıyırgı : Harmanda samanı toplamada kullanılan ağaçtan araç
Siğıl : Sıvılce, ben
Siper : Okul önlüğü
Silkeleme : Ağacı sallamak, armutları toplamak
Sitil : Büyük bakır bakraç
Sivişmek : Saklanmak, kaybolmak
Sivrik : Buğday ve arpanın sivri kısmı
Soğukluk : Soğuk içecekler
Sohu : Taş dibek
Soharıç : Yemeklere yapılan sos
Soluğan : Terli iken su içen atlarda görülen bir hastalık
Sonca : Partuç, fırın süpürgesi
Songur : Asık suratlı, gülmeyen
Sorhunmak : Gocunmak
Soyha : İşe yaramaz. Uğursuz,hayırsız, aşağılık
Sömek : Mısır koçanı
Söye : Kapı ve pencerelerin yerleştiği çerçeve
Söykenmek : Duvara yaslanmak
Sözkesme : Kız ve erkeğin evlenmelerine izin verilme
Sümsük : Arsız, sevimsiz
Süyem : Başparmak ile işaret parmağı arasındaki en uzun mesafe
Ş :
Şal dokuma : Yerde düzen kurularak dokumanın genel adı
Şaplak : Şamar, tokat
Şargada : Çok yaramaz
Şello : İçerisine taze erik konulan türlü
Şinnemek : Şımarmak
Şil : Şapak
Şip : Çabuk
Şişek : Bir yaşındaki koyun
T ;
Tapan : Tohum ekildikten sonra toprağı düzeltmeye yarayan ağaç
Tecelli : Kader
Terpuşlu : Kenarları işlenmiş kapaklı sahan
Tahtamaç : Sedir
Tay etmek : At yükünü ikiye ayırmak
Tavlanmak : Şişmanlamak
Tebelleş : Musallat olma
Tedirgün : Telaşlı
Teeltü : Semere benzer alet
Telek : Kuş kanadı
Telis : Çuval çeşidi
Temelli : Her zaman, ebediyen
Teneşür : Cenaze yıkama tahtası
Terki : Eyer ve semerlerde heybe koymaya yarayan arka kısım
Testi : Topraktan yapılan su kabı
Tevek : Ormanda yetişen geniş yapraklı bir bitki
Tevekkelü : Hoşgörülü
Tığ : Dövenlenip saman haline gelmiş olan yığın
Tırmık : Harman aleti
Tille : At ve eşeğe yük yüklemek için kullanılan ucu çatal ağaç
Tirkeşmek : Sataşmak
Tirşe : Sele, sepet yapımında kullanılan ağaç parçası
Tokaç : Çamaşır, halı ve yün yıkamada kullanılan ağaç parçası
Tolos : Ot konulan yer
Tosba : Kaplumbağ
Tösmen : Geniş kalçalı
Tump : Tarlalarda sınırı ayıran hafif yükselti
Tutak : Tencereyi iki tarafından tutmaya yarayan bez
Tutya : Yaylada nadir yetişen çiçek çeşitlerinden biri
Tüğlemek : Bağlamak
Tülemek : Tavukların tüy dökmesi
Tünemek : Tavukların uyuması
U :
Ufak : Küçük
Uğunmak : Kendi kendini parçalarcasına ağlamak
Umaç : Unlu çorba
Umuk : Ilık
Ü :
Üleş : Hayvan ölüsü
Ünelme : Gelişme, büyüme, çoğalma
Ümük : Gırtlak
V :
Verep : Dönemeç, viraj
Y :
Yaannı : İnsanın sırt bölgesi
Yaba : Harmanda saman toplama yada tığ savurmada kullanılan ağaç alet
Yal : Hayvan yiyeceği
Yalınkulplu : Büyük kazan
Yama : Dik yer, yokuş, yamaç
Yamalıh : Bez parçası
Yancak : Kağnı ve kızakta yan şasiler(Ağaç)
Yavan : Yağsız, kuru
Yanığara : Yanıkara(Şarbon için kullanılar)
Yapoo : Koyun yünü, yapağı
Yapuk : Koyun ve sığırlarda eğri büyüyen boynuz için söylenir
Yastık kaçırma : Gelin evinden erkek evine küçük yastık getirme(Bahşiş alınır)
Yaykamak : Sadece su ile yıkamak
Yaylım : Hayvanların otlak yeri
Yazgı : Alın yazısı
Yazı : Düz oba, düzlük
Yeğin : Zorlu, şiddetli
Yeniyetme : Genç çocuk
Yel : Ağrı, sızı
Yel almak : Soğuk almak
Yelmek : Bir işin peeşinde çok koşmak
Yelmük : Ekin tarlalarında biten yenecek ot
Yerişmiş : Olgunlaşmış
Yiğrençi : Çok çirkin, tiksinilen
Yolak : Keçiyolu
Yoo : Hayır
Yoz : Süt vermeyen koyun topluluğu
Yumuk : Kapalı
Yunmak : Çimmek, banyo yapmak
Yunaklık : Banyo yapılan ve çamaşır yıkanan yer.
Yüğrük : Güçlü, çevik, kuvvetli
Yüleme : Taşa tutma, bileme
Z :
Zahra : Zahire, tahıl ürünleri
Zangadak : Ansızın
Za’ya : Boş
Zebella : İriyarı
Zebil : Çok fazla
Zefil : Bakımsız
Zeklenmek : Alay etmek
Zelve : Öküzleri boyunduruğa bağlamak için kullanılan eğri çubuk
Zeftir : Zelveleri birbirine bağlayan deri bağ
Zıngıç : Sırta vurulan yumruk
Zopa : Dayak
Zual : Yufka açmak için bölünen hamur parçası |