Çevrimdışı

Özgürlüğe tarafların gözünden bakarsanız, Türkiye'nin yarısı özgür, yarısı da sözde prangalara vurulmuş gibi gözükür. Hükümetin bir kesimin yazılarına engel koyması, birilerini içeri alması gibi durumlara bakıp da özgürlüğün olmadığına karar vermek büyük bir yanılgıdır.

Çünkü bundan 10 sene öncesine kadar 50 yılı aşkın süredir tam tersi oluyordu. O zaman kime göre ve neye göre özgürlük?

Bu gibi kavramlar tıpkı tarih gibidir. Tarih, nasıl ki bugünün güncel olaylarına bakılarak değerlendirilemezse, özgürlük ve benzeri terimler de sadece belirli çerçeveler doğrultusunda tanımlanıp ona göre değerlendirilmelidir.

Şöyle bir örneklendirme yaparsak daha güzel olacak. İmparatorluk devrinde dünyanın dört bir yanından insan alıp asker olarak yetiştiren, buna da devşirme denen bir sistemden bahsediyoruz. Sadece ordu içerisinde değil, devlet erkanı için de uygulanan bir sistem. Peki günümüzde böyle bir şey düşünebilir misiniz? Hükümet böyle bir şey yapsa herkes sokaklara dökülür. İnsanlar kendinden geçer, isyan çıkar. Peki, bugün mümkün olmayan şeyi tarihi yorumlarken karşılaştırma yapabilir miyiz? Asla. Bazı şeyler devir şartlarıyla doğrudan orantılıdır ve ona göre değerlendirmeye alınmalıdır.

Ve özgürlük. Öncelikle özgürlüğün en doğru tanımını çıkartıp, günümüzde yaşanılanların ne kadarının özgürlük, ne kadarının kısıtlama olduğuna ona göre karar vermek gerekir. Eğer 50 küsür yıl boyunca sol kesimin yaptıklarıyla 10 yıldır muhafazakar yönetimin yaptıklarını baz alarak özgürlüğün olup olmadığına karar verilirse hata olur. Çünkü bunun adı özgürlük değil, savaştır. Bu bir hesaplaşmadır. Bu hesaplaşmaya özgürlüğü dahil edemezsiniz.

Özgür olup olmadığınızı öğrenmek istiyorsanız önce dünyanın her yerinde geçerli olan genel ahlak kuralları çerçevesinde istediğinizi yapıp yapamadığınızı sorgulamalısınız. Bunu yaparken dini ve siyasi bağlılıklarınızı bir kenara bırakmalısınız. Eğer zaten bunu yapmadan yola çıkarsanız, en başta kendi özgürlüğünüzü kendiniz kısıtlıyorsunuz anlamına gelir ki, sizin için yapacak pek bir şey kalmamış demektir.

Yoksa ne demekmiş ki ülkede asla özgürlük olamayacağı? Halt ediyorsunuz bunu söyleyerek. Hiç bir şey yapamıyorsanız, Avrupa ülkelerindeki anayasaları, hukuksal düzenlemeleri araştırın. Onu da yapamıyorsanız, Avrupa'da yaşayan akrabalarınızla görüşün ve özgürlüğü onlara sorun. Nice tanıdığım gurbetçi akraba ve arkadalarım var. Türkiye'yi bu konuda öve öve bitiremiyorlar nedense. Adamlarda yere tükürenin bile soyunu kurutmadıkları kalırken, yollarımız tükürükle bezeniyor. Siz oradaki vergi sistemleriyle kendi ülkenizdeki vergi sistemlerine bir bakın. Biraz daha kolaylaştırayım. Çöp vergisini bir araştırın bakalım karşınıza ne çıkacak.

Lütfen, özgürlüğü ezbere muhalefet cümleleriyle bir kenara atmayın. Hele hele yıllarca hükümet yanlısı olup da bugün özgürlüğün olmadığını savunmak, bunu yaparak da tarafsız olduğunu göstermeye çalışmak çok komik bir davranış.

Kimse gelip kafanıza silah dayayarak zorla bir şey yaptırmıyor. Hem bankanın verdiği krediyle adam olduğunu sanıp havalara gir, hem de iki mislini faiziyle öderken devletine küfret. Yok ya? Sen ne iş yaparsın peki?

Neymiş efendim? Vergiler fazla. Hee, bu devlet, bu ordu, vadi vadi altınların içerisinden doğdu değil mi? Türkiye Cumhuriyeti oyun oynuyor sanıyorsunuz siz.