[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Son zamanlarda özellikle facebook’ta pek çok tanıdığımın bir resim paylaştığını görüyorum.
Resim, sonradan renklendirilmiş bir Atatürk resmi. Atatürk bir tür merdivenden iniyor, Arkasında resmi üniformalı birkaç kişi, yanında frak giymiş elinde fötr şapka tutan bir adam var. Atatürk’ün hemen karşısında onun eline yapışmış, adeta öpmeye çalışan iki büklüm olmuş gene siyah elbiseli bir adam görüyorsunuz. Atatürk ise durumdan kısmen rahatsız görünüyor, sanki elini kurtarmaya çalışır gibi bir hali var.
Facebook ve başka haber sitelerinde paylaşılan resmin ekinde ifadeleri değişse de içeriği değişmeyen bir ifade var: Göya, bu eğilen adam İngiltere kralı imiş. Hemen hemen fotoğrafı paylaşan herkes de bu durumdan gururlanmayı fırsat bilmiş:
Resimlerin bazılarının altındaki açıklamalar şöyle:
Mustafa Kemal farkı!!!!! Eğileni merak ediyorsanız İngiltere Kralıdır!!!!!
İngiltere Kralı’nın Atatürk’ün önünde eğildiği O AN!!!!!!
İngiltere Kralı Atatürk’ün önünde böyle eğildi!!!!!!
Bu resmi ilk gördüğümden beri şüpheyle yaklaştım. Gerek eğilen adamın kılık kıyafetinden, gerekse etraftaki diğer kişiler ve mekan nedeniyle bunun doğru olmadığını zaten tahmin ediyordum. Ancak doğrusu bu kadar bariz yalan olan bir konuya vakit ayırmak da çok istememiştim. Ama, paylaşılan fotoğrafların ardı arkası kesilmeyince, üstelik en son bugün facebook duvarımda beliren fotoğrafın 565 kez paylaşıldığını ( ki bu facebooka yüklenmiş resimlerden sadece biri, daha kaç tane var bilmiyorum.) görünce artık dayanamayarak bu konuyu Yalansavar’ın masasına yatırmaya karar verdim.
Bu yazıya başlamadan ölnce deneme amaçlı bir Google taraması yaptım. Atatürk’ün önünde eğilen İngiliz Kralı araması sonucunda kaç sayfa geliyor biliyor musunuz? 25 bin!!!!
Yani bu yazının zamanı gelmiş te geçmiş bile, hemen telafi edelim .
Önce mantık süzgecimizi çalıştıralım.
İngiltere monarşisisinin genel tarz ve tavrı, ve ne kadar aristokrat olduğu malum. Zaten İngiliz kralı haricinde de herhangi bir başka kralı hatta devlet başkanının böyle bir hareket yapması pek olası görünmüyor. Hele “Güneş Batmayan İmparatorluk” un kralının böyle bir konuma kendini sokması zaten en başından mantıken pek mümkün değil. İlaveten bu resmin aslında bambaşka bir hikayesi olduğunun bariz diğer kanıtları da var. Bir kere, eğilen adam epey yanlız görünüyor, etrafında hiç bir eşlikçisi yok. Herhangi bir kralın etrafında bir koruma ve refakatçi ordusu ekinde yürümediği herhangi bir an ben görmedim, siz gördüyseniz söyleyin.
İkincisi, eğilen adamcağızın kıyafetine bakarsanız takım elbisenin dikişinden, duruşundan pek de öyle kraliyete benzemediğini fark edebilirsiniz. Ceketi ütüsüz, etekleri hafif sarkık. Eğer gerçekten kralsa epey iyi bir tedbil-i kıyafet içinde bulunduğunu söyleyebiliriz.
Gelelim gerçeklere…..
Yukarıdaki iki noktadan şüphelenip ufak bir araştırma yaparsanız olayın aslını öğrenmek yaklaşık 10 dakika alıyor.
Önce fotoğrafın kaynağından başlayalım. Bu resim, 24 Temmuz 1927 tarihinde, Dolmabahçe Sarayı’nın merdivenlerinde çekilmiş. Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanı sıfatıyla İstanbul’a ilk gelişinden 23 gün sonra. Sarayın merdivenlerinden inerken halktan birisi atılıyor, elini öpmeye çalışıyor. El öptürmekten pek de haz etmeyen Atatürk ise adamcağızın elini sıkmaya çalışıyor. İşte fotoğraf böyle bir debelenme anında çekilmiş. Zaten resimden de belli oluyor.
Peki bunu nereden mi biliyoruz? Biliyoruz çünkü internette ”Dünya yüce Türk milletinin gücünü ve İngiltere kralının ulu önder karşısında nasıl eğildiğini görsün.” şövenist nidalarıyla binlerce kişiden kişiye dolaşan bu resim, aslında 2008 yılında az bilinen Atatürk fotoğraflarını renklendirerek Yaşamın İçinden Cumhuriyet ve Atatürk isimli bir sergi açan Ateş Akkor ve Engin Gökdeniz‘in bir çalışması. Sergideki yer alan resim NTV’deki “O AN” köşesine altındaki şu açıklama ile konu olmuş:
Tarih, 24 Temmuz 1927. Yer,Dolmabahçe Sarayı…Mustafa Kemal Atatürk‘ün Cumhurbaşkanı sıfatıyla İstanbul‘a ilk gelişinden 23 gün sonra. Sarayın merdivenlerinden inerken birisi elini öpmeye çalışıyor. O ise elini öptürmemek için direniyor. Ulusu daima üstte tutmanın erdemini hatırlatıyor. Ayrıca ‘o’ anda kendisinden yıllar sonra elini öptürmek için uzatan politikacılarımıza ders vermeye devam ediyor. Mücadelelerin adamı ‘o’ anda küçücük bir başka mücadele veriyor.
Aynı resim 10-14 Kasım 2010 Atatürk Haftası sırasında İstanbul Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nde de sergilenmiş.
Biraz da tarih bilgisi…
Sene 1936. İngiltere Kralı Edward IV, İstanbul ziyaretinde Atatürk ile. (Kaynak: The London Lounge)
İngiltere Kralı Edward VIII Türkiye’ye gelmiş olmasına gelmiş ama geliş tarihi bu resim çekildikten 9 yıl sonra, 1936‘da.
Kral Edward VIII, 1936 yılında yatı ile yanında daha sonra uğruna tahtı terk edeceği Bayan Simpson’u da alarak uzun bir Akdeniz tatiline çıkar. Aslında Kralın, sevgilisi olan Bayan Simpson ile başbaşa çıktığı kısmen mütevazi bir tatildir bu. Yolda iken tatili uzatarak İstanbul’a da uğramaya karar verirler. Kralın aslında çok da fazla dikkat çekilmesini istemediği bu seyahat Türk basını tarafında inanılmaz ilgi görür ve şaaşalı bir devlet büyüğü ziyaretine çevrilir.
Kral Edward VIII ve Atatürk, 1936 (Kaynak:Wikipedia)
İstanbul açıklarına yatı ile demirleyen kral, bir tekne ile Dolmabahçe Sarayı’nın rıhtımına yanaşır. Burada Edward VIII‘i, rıhtımda Atatürk bizzat karşılar. İki devlet adamı tarihsel belgelere göre çok iyi anlaşır ve sıcak bir dostluk kurarlar. İkisini yanyana gösteren pekçok resim mevcut internette, birkaçını bu sayfaya da ekliyorum, el pençe divan duran ilk resimdeki vatandaşın İngiltere kralı ile alakası olmadığını görün diye. Hatta eski haber arşivlerinde Atatürk’ün kralı karşıladığı anı gösteren bir ----- bile var.
Kralın seyahatinin devamı daha da ilginç gelişir. Aslında sevgilisi Bayan Simpson ile gözlerden uzak tatil yapmak isterken birden gazetelerin manşetine çıkar Edward VIII. Bundan epey sıkıntı duyar, hatta İstanbul’u gezerken makam arabasına bile binmek istemez, 1500 numaları taksi ile gezer ( daha sonra bu taksi şöförü epey ünlü olur Türkiye’de.), Londra’ya dönünce de Kraliyet Sarayı’nda epey büyük bir krize neden olur. Hemen ardından da daha sonra Bayan Simpson ile evlenmek için tahttan feragat eder. Kendisi Windsor Dükü invanını alır, Bayan Simpson da Windsor Düşesi olur.
El öpülmesinden övünülecek paye çıkarmak?
Yakın tarihimize baktığımızda, Atatürk’ün Modern Türkiye’nin kuruluşuna verdiği emek ve katkı ortada. İnanılmaz öngörüsü, askeri, politik ve stratejik dehası ile okuma yazma oranı sıfıra yakın olan, kadına değer vermeyen, bilimle ve sanatla pek de ilgisi olmayan bir toplumdan, o dönemin batılı ülkeleri ile yarışabilen ve hatta onları yer yer geride bırakan modern bir ülkenin temellerini attığını zaten biliyoruz.
Durum böyle iken, Atatürk’ün bize kazandırdıklarıyla onu anımsamak yerine, aslında ancak padişahların yapacağı türden uydurma bir el öpme ritüeli ile onu anmayı ve övmeyi son derece acaip buluyorum.
Aslında İngilitere kralı ile hiçbir alakası olmayan bu fotoğrafın dönüp dolaşıp “İngiliz Kralı Atatürk’ün elini böyle öptü!!!” haline gelmesi zaten yeterince ilginç. Ben şahsen, bu resmi ilk alıp da altına “İngiltere Kralı” yalanını ekleyen şahsiyetin ruh halini de çok merak ediyorum. İnsanın gerçekten çok acaip bir ruh halinde olması lazım yalan olduğunu bile bile bu yazıyla bu resmi yaymaya başlamak için.
OECD 2011 Eğitim raporuna göre ülkelere göre ortaokul mezunlarının nüfustaki oranı. Kareler 55-64 yaş aralığını, üçgenler 25-34 yaş arası yaş aralığını gösteriyor. Listedeki ülkeler arasında eğitim seviyesi en düşük ülke Türkiye. El öpmekten övünmek yerine, bu resme bakıp sanki biraz düşünmek gerekli…
Ama çok merak ettiğim bir konu daha var: Bu durumun övünülecek nesi var?
Yukarıda, resmin krala ait olmadığını gördük. Peki, bir an varsayalım ki krala ait ve varsayalım ki bu olay gerçek. Bu durum bize neden ve nasıl bir övünme payesi veriyor?? Kimin kimi nasıl öptüğünün ne gibi bir değeri var?
Modern Türkiye’nin kurulduğu yıllarda bilim ve eğitim adına atılan adımlara rağmen, bu ivmenin sürdürülememesi sonucu bugün ne yazık ki ulusal bilimsel araştırma sayısı en düşük, eğitim seviyesi en düşük ülkelerden biriyiz. Övünülecek şey aslında bilimsel çalışmalar yapmak, teknolojik buluşlara imza atmak, eğitimli ve aydın yeni bir nesil yetiştirmek olmalı, bir devlet büyüğümüzün bir kral tarafından 60 sene önce elinin öpülmesi değil.
Biz böyle devam ettikten sonra kral bizi öpse ne olur, öpmese ne….
--Alıntıdır.