Cevap: Asr-ı Saadet
Dini konulara önem verme ve doğru bilgi sahibi olma, bildiklerini hayatlarında uygulamaları
Dinleri konusunda çok duyarlı idiler. Dinlerini direkt olarak Kur’an’dan öğrenmeye çalışıyorlar. Bilmedikleri veya Kur’an’da anlayamadıkları ayetlerin manasını Resulullah’a sorup öğreniyorlardı. Dinleriyle ilgili öğrendiklerini de hayatlarında hemen uyguluyorlardı.
Nitekim, Tâbiûnun ileri gelenlerinden Ebû Abdirrahman es-Sülemî (ö.74/693) şöyle demektedir: “Osman b. Affan, Abdullah b. Mes’ud ve Kur’an-ı Kerim’i bize öğreten diğer sahabeler, Hz. Peygamber’den on ayet öğrendiklerinde o ayetlerdeki ilim ve ameli bellemeden başka ayetlere geçmediklerini anlatırlardı. “Biz, Kur’an’ı, ilim ve ameli birlikte öğrendik.” diyorlardı. (ez-Zehebî, et-Tefsir ve’l-Müfessirûn, I, 50)
İbn Mes’ud (r.a)’ın şu sözü çok manidardır: “Bize, Kur’an’ın lafzını ezberlemek zor, onunla amel etmek ise kolay gelirdi; bizden sonrakilere de Kur’an’ı ezberlemek kolay, onunla amel etmek ise zor gelecektir.”
__________________ Kırk yılda bir gibisin... |