Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04 Şubat 2013, 13:39   #1
Çevrimdışı
Sue
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ne Kadar Sevmiştin Onu Değil mi?





İlkbahar yavaş yavaş ruhundan çekilirken anımsıyorsun onu.
Bir baş ağrısını, yanan gözlerini, karnının tam üstünde bir yerlerde duran bir taşı hatırlatıyor sana.
Kıştan beri havalar ısınmış, çiçekler açmış, böcekler yayılmış, leylekler geri gelmiş…
sen bile değiştin, artık daha umutla bakıyorsun, çabalıyorsun hayata tutunmak için;
onun yerine başkalarını, başka anıları, başka nesneleri, başka hayatları sevmeye uğraşıyorsun.
Kim bilir belki koymuşssundurda.
Nede olsa başkalarını parçalasada sen kendin tek parça kalmak için eskidenden de böyle yapardın,
alışkanlıklardan vazgeçilmiyor.
Başka alışkanlıklar ediniyorsun, o ise kalbinden gitmek bilmiyor.
Başkasını koymak istiyorsun onun yerine,
onu kaldırdığın yerde kayanın toprakta bıraktığı gibi iz bıraktığını görüyorsun.
Yerine koymaya çalıştığın başkası, onun bıraktığı ize oturmuyor.
Ya bir şeyler fazla ya da bir şeyler eksik..
şurası kesin ki, çok derinden yer etmiş orada.
Nasıl bileğini bir kere burkunca, üst üste tekrar aynı yerden burkulursa;
sanki kalbinde de onun bıraktığı yerden ağrıların devam ediyor..

Sonbahar, Kış, İlkbahar’da o kadar uzun geldi ki sana.
Zaten onsuz yaşadığın her an upuzun geliyor; upuzun, sancılı ve gereksiz…
ne zaman bir şeylerden tat alacak olsan o aklına düşüyor.
Gözlerinle ellerin usulca onu arıyor yanı başında,
sonra da çaresizce zevk almaya çalışıyorlar yaşadığın andan..
başarabilirsen ne mutlu sana, çoğunlukla olmuyor; eskisi gibi tat vermiyor hayat..

Bahar sonlarında yaklaşan yazın heyecanıyla yaşıyorsun.
Bir yandan yaza dair umutların var, ama bir yandan da hala onu düşünüyor olmak seni yiyip bitiriyor.
Seni eritecek kaçışlara sarılıyorsun, herkesten gizli, sonrasında kendinden bile gizlemek isteyeceğin.
Sanki buralardan birazcık uzaklaşsan her şey düzelecekmiş, asla kaybetmeyeceğin iç huzurunu yakalayacakmışsın gibi geliyor.
İşlerini yolunu koyup en tez vakitte “gel gidelim güneylere” eşliğinde ayrılıyorsun.
Yolun sahil’e düşüyor güneylerde bir yerde. Ege Palas’a gözün takılıyor… eski pişmanlıklarından anımsayamıyorsun bile.

Yazın ilk günleri sana hüzünle huzur karışımı bir duyguyla çıkageliyor.
Her sabah bu duyguyu çoğaltıp uyanıyorsun, her gece yatmadan önce gene rüyalarına girecek, seni altüst edecek diye korkuyorsun.
Tanrıya artık onu unutmak için değil de hatırlamamak için dua ediyorsun.
Kahvaltıda anılarınızı yiyorsun, öğlen kırgınlıklarını, akşam hüzünlerini…
çeşme denizinden fırsat bulduğun her rakı sofrasında ağlayarak geçen yaz başını, şaşkın baharı, sevmeye çalıştığın o çocuğu anımsıyorsun.
Denizin mavisine dalıp gidiyor, yakamozlarla toplanıyor, ayışığıyla tekrar dağılıyorsun.
Telefonlara çıkmıyor, kimseyle görüşmek istemiyorsun;
tatil için aldığın kitapları okuyup, üzerlerinde düşünüp, film izleyip, sigara içerek geçiriyorsun vakitlerini.
Yine de fena bir tatil sayılmaz aslında..
fakat aklından çivisini çaktığın yatak, sosunu yaptığın makarna, balkonda içtiğin şaraplar, siyah ayakların ya da yanan böreklerin gitmiyor.

Ama hayat beklemiyor.
Sen tatildeyken de başka başka sorunlar seni kovalıyor,
hatta seni yakalayıp aşk acısından farklı acılar da çektiriyor sana.
Bu yüzden kendini ne okuduğun kitaplara verebiliyorsun bir süre sonra ne izlediğin filmlere, zaman böylece geçip gidiyor.

Acıların topyekün saldırıp bütün cephelerinde kazanıyorlar…

Ve sen “yaz gelip geçecek ve ben unutacağım” cümlesine bel bağlamış, bu sefer inadına umutlu bekliyorsun.
Koca bir yaz geçecek ve iyileşecektir yaralar..
kim bilir, belki…
belki bir gün unutulur acılar…
ya da kim bilir
arar birilerini unutmaya çalışırsın acılarını
fakat bir aşkla tazelenirse hayatın tüm bunları başarabileceğini biliyorsun…

Yaz güneşi usulca denizin üstünde batarken, uzaktaki bir kafede the beatles çalıyor, “all you need is love…”

-alıntıdır.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver