Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22 Ocak 2013, 22:18   #2
Çevrimdışı
Afrodit
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kamboçya Ve Tapınakları




Tapınakların en popüleri Ta Prohm Tapınağı ile en sevimlisi Bayon Tapınağı’ndan söz edeceğim. Ancak Phnom Bakheng Tapınağı da bu yazımda yer alacak. Kamboçya‘da gezilip görülecek çok yer var. Bunları sizlere aktarabilmem için hemen konuya girmem gerekiyor. Ben de öyle yapıyor ve kaldığım yerden devam ediyorum.

BAYON TAPINAĞI


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Bu tapınağın yapımına 12. yy’ın sonlarında başlanmış ve 13. yy’ın sonlarına doğru tamamlanmış. Tapınağın içerisine girmeden evvel tapınağı koruyan arslanlar var. Sağlı sollu duvarlarda da kabartmalar mevcut. O kadar güzel resmetmişler ki, kabartmalara bakarak ne anlatmak istediklerini anlıyoruz. Birilerinin anlatmasına bile gerek yok. Yalnız burada kabartmaları yapan ustanın sanıyorum espri tarafı çok kuvvetli ki, insanı güldüren figürler yapmış. Burada da gerçek hayattan alıntılar var. Konular genelde aynı, ama hikayeler farklı. Örneğin burada nehirde yapılan savaşlar resmedilmiş. Teknelerle nehirde yapılan savaşlar konu edilmiş. Denize düşen bir askerin kendisine saldıran timsahtan kaçmak için tekrar tekneye tırmanırken timsahın dişlerini pantolona geçirip aşağıya doğru çekmesi esprili bir şekilde anlatılmış.

Ayrıca başındaki sepette meyve taşıyan kadının sepetinden ağaçtaki maymunun meyveyi çalması çok eğlenceli bir şekilde resmedilmiş. Hatta savaşa giden bir kıtada öndeki savaşçının arkasında gelen kadının elindeki kaplumbağaya askeri ısıttırması son derece güzel. Ayrıca birbirlerinin bitlerini temizleyen kadınlar, Çinliler ile Kamboçyalılar arasındaki horoz döğüşleri, domuz güreşi figürleri bunların içerisinden verilebilecek birkaç örnek.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Kapılardan geçtikten sonra tapınağın kendisine ulaşıyoruz. Odaları birbirlerine bağlayan koridorlar var. Çevre kulelerde taşlara yüzler oyularak yapılmış. Orijinalinde 49 kule varken bu gün 37 kule ayakta kalabilmiş. Bu kulelerin dört tarafında birer, yani toplamda dört yüz varken, bugün bazısında üç ve bazısında iki yüz kalmış. Bu yüzlerin tamamı gülen yüz. Üçüncü kattaki terasta ise taşlara oyulmuş çok daha fazla gülen yüz var. Gerçekten görülmeye değer. Aşağıda girişte espri dolu kabartmalar ve tapınakta birçok gülen yüz. Bunlar etrafa olumluluk katıyor. Tüm bunlar da tapınağa ayrı bir hava veriyor ve diğerlerinden farklılık yaratıyor. Benim en çok beğendiğim tapınaklardan birisi.

FİLLER TERASI


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Filler Terası, Bayon Tapınağı'nın yanındaki törenlerin yapıldığı Kraliyet Meydanı’na bakan 300 metre uzunluğunda bir teras. Duvarın meydana bakan yüzündeki fil kabartmalarından dolayı bu ad verilmiş. Bu kabartmalar, fillerle yapılan bir avı canlandırmak için yapılmış. Beş başlı at figürü ise görülmeye değer. Bu figürlere ilaveten arslan başlı insan ve polo oyunları kabartmaları da duvarı süslüyor.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


TA PROHM TAPINAĞI

Tapınağın inşası 12. yy'ın sonlarından 13. yy'a kadar devam etmiş. Tapınaklar içerisinde en enteresan olanı bu tapınak. Çok özel bir tapınak. Bu tapınağın diğer tapınaklardan maksat, mimari ve sanatsal olarak hiçbir farkı yok. Tek farklı buradaki ağaçlar. Bu da tapınağı çok özel kılıyor.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Ağaçlar bu tapınağa mistik ve gizemli bir hava vermişler. Tapınağa girer girmez, tapınaktaki ağaçları görünce emin olun şaşkınlığımızdan ağzımız bir karış açık, gözlerimiz de yuvalarından fırlayacak gibi bakakalıyoruz. Ağzımızdan hayret nidasından başka bir şey çıkmıyor. Benim bildiğim ağaçlar toprakta yetişir ve toprağa kök salarlar. Buradaki ağaçlar, hiç böyle değil. Binaların üzerinde yetişmişler ve aşağıya doğru kök salmışlar. Bunlar çalı gibi ağaç değiller, bunlar çok ama çok büyükler ve iriler. Kökleri ise başka bir alem. Öyle salkım saçak değiller. Devasa kökler bunlar.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Ağaçların kökleri binaları bir oya gibi işlemişler. Muhteşem görüntü veriyorlar. Nerede bir çatlak bulmuşlarsa girmişler, nerede bir çatlak varsa çıkmışlar. Aynı bir iğne işi ve nakış gibi. Eskiden kasnaklar üzerine nakış yapılırdı. Burada da binalar kasnak, kökler ve ağaçlar bu nakışa şekil ve hayat veren iplikler. Burada doğadan daha büyük bir sanatkar olmadığını bir kere daha görüyoruz.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Bölgede iki çeşit bitki örtüsü var. Birisi, iri ve yüksek olan ağaçlar ki bunlara ipek pamuğu ağacı deniyor. Diğeri ise daha küçük ve duvarlara tutunarak yükselen yeşil yapraklı ve gri renkli kökleri olan bir çeşit incir ağacı. Yeşil, gri ve kahverenginin olağanüstü beraberliği görülmeye değer. Bu manzaranın bizi hayrete düşürecek kadar güzel olmasının yanında, ne kadar çok yazara ve film yapımcısına ilham verdiğini de düşünüyoruz. Burası, insanı tuvali ile gelip resim yapmaya teşvik eden bir yer. Çoğu çizgi filmlerde gördüğümüz ve ancak hayallerde olabilir diye düşünebileceğimiz bir tapınak. Gerçeğini görünce şoka giriyoruz. Tabii ki bu şok, öldürücü değil. Keyif verici.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Şoktan çıkıp da, kendimize gelip etrafa daha iyi bakmaya başlayınca; ağaçların, bu yüzlerce yıllık tapınak duvarlarına kökleri ile destek oldukları; aynı zamanda çatlakları kökleri ile genişlettikleri için duvarların yıkılmasına neden olabilecekleri yorumunu yapıyoruz. Bazı ağaçların da fırtınalar nedeni ile binaların üzerlerine düşüp zarar verebileceklerini, bu durumdaki bazı manzaraları görerek anlıyoruz. Bu ağaçların görüntüsü yalnızca bu tapınakta var, diğer tapınaklarda rastlamadık. Aynı bölgede ve sık bir ormanın içerisinde bulunan bu tapınakların tamamında da aynı ağaçların, aynı şekilde yetişmesi gerektiğini düşünüyoruz.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Sonunda diğer tapınaklardaki ağaçların tapınaklara zarar vermemesi için temizlendiklerini, yalnızca bir örnek olsun diye bu tapınakta bırakıldıklarını öğreniyoruz. Çok da iyi olmuş. Asırlardır, savaşlara, talanlara, tahrip ve yıkılmalara karşı koyan bu eserler, tabiatın yağmur, sel, fırtına ve ağaçlarının verdiği zararlara da karşı koyarak bu güne gelebilmişler. Ne mutlu ki gelebilmişler. Yoksa insanlık, insanlığın yaptığı bu muhteşem eseri göremeyecekti. Biz de, bunları görebilmekle çok şanslıyız.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


PHNOM BAKHENG TAPINAĞI

Tapınak, tepede kurulmuş. Buraya tuktuklarla ya da yürüyerek gidebilirsiniz. Biz yürümeyi tercih ediyoruz. Ağaçlıklı güzel bir yoldan yukarıya, tepeye doğru yürüyoruz. Çok uzak mesafe değil. Tapınak, 9. yy’ın sonlarında inşa edilmeye başlanmış ve 10. yy’da bitirilmiş. Burada bulunan en eski tapınak olması özelliğine sahip. Eski olması nedeni ile diğer tapınaklar ile mukayese edildiğinde pek bir şey kalmamış. Yalnızca terası duruyor. Terasa dar ve dik merdivenlerden çıkıyoruz. Sanmayın ki düzgün merdivenler. Katiyetle değil, hatta bazı basamakları olmadığından adım koyacak yer bulamıyoruz. Çıkışı kadar bunun inişi de var. Neyse herşeye rağmen yukarı çıkıyoruz.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Buraya kadar gelip de aşağıda kalan görmedim. Ben böyle yazınca yukarıda çok kişi olmayacağını tahmin edersiniz. Hiç de değil. Oldukça kalabalık. Burasının özelliği, son derece stratejik bir nokta olması. Çünkü tüm Angkor Thom'u görmek mümkün. Özellikle Angkor Wat'ın ağaçlıklar arasındaki görüntüsü son derece güzel. Sık ormanlık ve yemyeşil bir alan ve mavi bir gökyüzü. Orman içerisinde sanki yukarıdan birisi savurmuş gibi birçok tapınak ağaçlar arasından görünüyor. Buraya güneş batımına yok yakın geliyoruz. Çünkü güneşin batışını seyredeceğiz. Buradan güneşin batışını seyrederken tabiatın güzelliği ile insanoğlunun yarattıklarının oluşturduğu orkestranın çaldığı senfoniyi dinlerken kendimizden geçiyoruz. Sonunda o da bitiyor. Dik merdivenleri iki tarafındaki aslan heykeli kalıntılarını selamlayarak iniyoruz.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


APSARA GÖSTERİSİ

Bu günlük gezimiz bitti. Yarın bittiği yerden yeniden başlayacağız. Bu nedenle otelimize geri dönüyoruz. Bu akşam Amazon Angkor Tiyatrosu'na gideceğiz. Burası aynı zamanda geleneksel krallık ve kırsal kesim Kamboçya müzik ve danslarının yanında kendisine özel Kamboçya yiyeceklerini sunan güzel bir yer. Son derece geniş bir alan, ancak iyi organize olmuşlar. Yerlerimize oturuyoruz ve beklemeksizin yiyeceklerimizi alıp içkilerimizi sipariş ediyoruz. Çok geçmeden de gösteri başlıyor.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Sahne, herkesin gösteriyi rahat izleyebileceği kadar yüksekte ve geniş. Bu sahnede yaklaşık 40 kadar dansçı, müzisyen ve şarkıcı krallık ve kırsal kesime ait geleneksel danslarını yapıyorlar ve şarkılarını söylüyorlar. Rengarenk giysileri içerisinde günlük yaşamdan kesitler veren bu dans ve müzik gösterisi, zaman zaman son derece hızlı ve zaman zaman da çok yavaş. Ama en güzeli bence, Kamboçya dilinde Pinpeat denilen orkestranın eşliğinde apsaraların yaptığı dans.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Kendilerini tapınaklardaki kabartmalarda gördüğümüz ve danslarını hayal ettiğimiz, geleneksel kıyafetleri içerisindeki apsaraları karşımızda dans ederken görmekten son derece keyif alıyoruz. Hem kulağımıza ve hem de gözümüze hoş gelen görsel bir şölen bu. Lezzetli yiyecekleri de unutmamak gerek. Özellikle meyveler. Dünyada hiçbir yerde bu kadar çeşitli ve lezzetli meyve görmedim desem doğrudur.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Yarın sabah erken kalkıp, güneşin doğuşunu Angkor Wat Tapınağı'ndan seyredeceğiz. Onun için uykumuzu almamız lazım.

Bir sonraki yazımızda Kamboçya’yı anlatmaya devam etmek üzere hepinize saygılarımı sunarak hoşça kalın diyorum.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver