16 Eylül 2012, 16:07
|
#90 |
| Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Saçlarımda uyuyakalmış bir GÖKYÜZÜ var.
 Kahvenin benim için anlattığı şey bu işte tam da.
''Bana öyle üzgün bakma.
Çünkü biliyorum, sadece öyle bakmasını biliyorsun.''
Kesinlikle öyle, küçük adam.
Yaralarını sarmama izin vermiyorsun, duvarlarını yıkabildiğin kadar yanaşabiliyorum sana.
Senden ne aşk istiyorum, ne sevgi, ne dostluk.
Sadece yanında olmak, yaralarını sarmak istiyorum.
Ama sen küçük adam, çocukluğundan beri o kadar çok yara almışsın ki; kimseye güvenemiyorsun.
Ah be canım, bir bana bak.
Nasıl yara aldım, nasıl kalktım her seferinde.
Hiçbir şeyden pişmanlık duymadım.
Sen de yap bunu, lütfen.
Sen duvarlarını daha çok örsen de, ben sana geleceğim.
O yaralar iyileşecek biliyorum, seni yaralarınla seviyorum.
İyi ki tanımışım, iyi ki biraz da olsa sendeki seni görebildim. Küçük adam, kalbi kocaman olan adam'a. ''Kaç fincan kahve içtiğimi ve kaçıncı fincanda durup intihar etmekten vazgeçtiğimi sayıyorum. Saymıyor, deniyorum.''
16.09.2012
Pazar - 16.07
__________________ ''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.'' |
|
|  |