Cevap: Cehaletin sınırı yoktur.
Muhtemelen kasti yapılmış bir provakasyon diye düşünüyorum. Cahillik değildir ! Öyle olmasa bile başta Başbakan bu tabiri çok iğrenç bulur ve asla tasvip etmez . Başbakanı seven insanlar da etmez !
Lakin bu ülke de geçmişte bunu yapan koca koca insanlar vardı . Hem de böyle şair edebiyatçı bürokrat
Birkaç örnek baktım size çeşitli sitelerden ki, bunlardan oldukça fazla vardır !
cumhuriyet dönemi şairi kemalettin kamu'nun dörtlüğünden alıntıdır.
ne mucize ne efsun
ne örümcek ne yosun
çankaya yeter bize
kabe arab'ın olsun
Bir başka örnek ;
Atatürk Mevlidi
Türk’e Tanrinin bahsettigi bir ruh idi
Zulmün Milletimi bogmaya kalktigi an
Nur gibi doğdu karanlik günlerin de
Sensiz bu millet öksüz sayilir’di inan
Gel ey 19 mayıs eşsiz sabah merhaba
Ey Samsunda karaya çıkan ilâh, merhaba
Merhaba ey yükselen güneş
Anafarta’danMerhaba ey kurtaran
Türklüğü bin vartadan
Merhaba ey Türklüğe alın yazısı yazan
Merhaba Dumlupınar,Sakarya, İzmir, Lozan
Merhaba ey biribiri ardından inkilaplar
Merhaba ey ezeli, feyizli eşsiz bahar
Merhaba ey ilâhın en yakın arkadaşı
Merhaba ey devletin ak alnı, aziz başı
Doğuran bu gün, bir gün: doğuracak muttasıl
Her Türkün tevellüdü 19 Mayıs asıl
İlk çamurdan beden, üflenen ruh, dediler
Son tufanda Türklüğü kurtaran ruh, dediler
Behçet Kemal Çağlar
İçinde Atatürk öldüğü için Dolmabahçe Sarayı’nı “Kâbe” ilan etmekten çekinmeyen şair Edip Ayel (Ay yıldızı aldık da senin üstüne sardık/ Ey dertli saray! Kâbe mi oldun bize artık?), zaten sağlığında Atatürk’ü önce “peygamber”, sonra “tanrıya eş”, nihayet (hâşâ) “Allah” ilân etmişti:
“Cennetse bu yurt, sen onu buldundu harâbe,
“Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe.
“Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun,
“Türk ırkının, en son, ulu peygamberi oldun.”
“Tutsak seni lâyık, yüce Tanrı'yla müsâvi,
“Toprak olamaz kalp doğabilmişse semâvî…
“Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses,
“İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!”
Behçet Kemal, Edip Ayel'den geri kalmak istememiş olmalı ki, aynı makamdan devam etti:
“Kaç yıldır Türkçeydi Tanrı'nın dili/ İnsana ne ilâh, ne de sevgili,
“Ne de ana-baba aratıyordu/ Her an yaratıyor, yaratıyordu.”
Nerede duracağı belli olmayan anlamsız bir yarış başlamıştı. Bu yarışta Halil Bedii de vardı:
“Tanrı gibi görünüyor her yerde/ Topraklarda, denizlerde, göklerde;
“Gönül tapar, kendisinden geçer de/ Hangi yana göz bakarsa: Atatürk.”
Şair Faruk Nafiz Çamlıbel Atatürk öldükten sonra şu mısraları yazdı:
“Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil,
“Kanlı bir gözyaşı nehrinde muazzam tabutun…
“Ey ilâhın yüce davetlisi, göklerden eğil
“Göreceksin duruyor kalbimizin üstünde putun!”
•
Yusuf Ziya Ortaç da belli ki öteki şairlerden geri kalmak istememişti, kervana katıldı:
“Dağların ardında sönüşü gibi,
“Millete can veren, vatan yaratan;
“Tanrının göklere dönüşü gibi…
“Her zaman ırkıma büyük Baş Atam,
“Tanrılaş gönlümde, tanrılaş Atam!”
Ömer Bedrettin Uşaklı’nın şiiri:
“Bir güneş gibi yalnız/ Sensin ülkü tanrımız.”
Vasfi Mahir Kocatürk’den:
“Peygamber, tanrısına duymadı bu hasreti/ Vermedi bu kudreti tanrı, peygamberine.”
İlhami Bekir’den:
“İlk adam, mavi gözlerle baktı toprağa,
“Toprağın haritasını çizdi bayrağa;
“Allah değil, o yazdı alın yazımızı.”
Sonuç olarak böyle ve benzerini şu an koca koca insanlar parti başkanları, dernek, vakıf yöneticileri
Köşe yazarları v.s bir çok insan söylemekte ! Ne demiş Mevlana ? ''Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol'' ! |