Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.
Her zamanki gibi bütün samimiyetimle geldim ve son olma ihtimali de yüksek olabilir.
Çünkü birilerinin yokluğuna alışmak sanıldığı kadar zor değildir, sadece zaman alıcıdır.
Çok bizden olan cümleler vardır, çok içimizden.
Yedi kat el bile yazsa, sanki benim ağzımdan dökülüyor gibidir, yukarıdaki gibi mesela.
Nasıl güçlü olunacağını öğrendim artık ve neyin nasıl yapılması gerektiği konusunda da hiçbir tereddütüm yok. Başka insanlar? Onlar umrumda bile değiller, cidden.
Şu genel yargılar bana her zaman ters gelmiştir, bu yüzden genel yargıların arkasında sığınan sürü olarak nitelendirdiğim insanların düşünceleri beni zerre ilgilendirmez, bu kadar net konuşabiliyorum.
Böyle '' sensiz yapamam, ölürüm '' gibi klasik cümlelerin ardına sığınmaksa benim için klişelerden başka bir şey değildi, taa ki..
Fazla bir şey demeyeceğim '' sev beni.. ''
Cümlelerin uzun olması, kısa olması ya da bizim tabirimizle edebiyat parçalarcasına yazılması mühim değildir, sadece hissedilerek yazılması önemlidir ve okuyanın onu hissedebilmesi.
Uzun yazılarımın içindeki en kısa cümleler, anlamı en büyük olanlarıdır aslında. Neyse. Özlemedim.
Eski günleri özlemedim, eski arkadaşlıkları, hayatımda eski olan hiçbir şeyi özlemedim, özlemiyorum.
Eğer bir şeyi gerçekten özleyeceğimi bilsem, onu asla geride bırakmam ben.
Hayatımda olan her şey benim olmasını istediklerimdir, ötekiler ise anın getirdikleri.
Bu yüzden özlemeyi unuttum ben, sadece hasret vardır sevilenlere, geleceklerini bilmenin verdiği heyecan vardır o kadar.
Eğer aklınız varsa, özlemeyi bir kenara atın çünkü yeterince önemli olsalardı sizinle aynı yolda olmaktan vazgeçmezlerdi. Neyse.
Evet, bu kadar karın ağrısının altındaki asıl düşüncelerime de gelmiş bulunuyorum. Yazarak, konuşarak bir şeylerin halledilebileceğine inandığım şu zamanda bazen yanıldığımı düşünmeye başladım. Çünkü insanlarla bir şeyleri halledebilmek için, gerçekten kötü olmak gerekiyor. Hatta acımasız, belki de bir canavar. Öyle olduğum zamanlar olmadı desem yalan olur, oldu ama ben hiçbir zaman pişman olacağım bir şey yapmadım ve söylemedim. Karşımdakinin hak etmeyeceğini düşündüğüm bir şey yapmadım ve hiçbir zaman o şahlara yükselen egoları tatmin etmek için kılıktan kılığa girmedim, ha bir de gurur denen şey var arada bir ayaklar altına düşen, onu da pek kırmadım. Annem her zaman '' İyi insan ol, iyi şeyler yap. '' gibi cümleler kullanır bana, bende çok bilmiş gibi cevap veririm, '' İyilik işe yaramıyor anne bu devirde, kötü olacaksın ya da öyle olduğuna inandıracaksın insanları. '' diyorum, gülüyor. Biliyor çünkü kızı hiç kötü olmadı, olamaz. Az buçuk ya da çok buçuk sinirlidir, bağırır, kızar ama kötülük bambaşkadır, anneler bilir.
Şu yukarıdaki fotoğraf beni fazlasıyla anlatıyor. Şu hayatta; '' Adam gibi yapabildiğim tek şey, insanları kendimden uzaklaştırmak. ''
Ve bunu hep isteyerek yaptım.
Ne birinin hatrı için ötekini ateşe attım, ne birinin çıkarı için ötekini zan altında bıraktım.
İnsanlara güven verdiğim kadar, onlara güvenemediğimi fark etmemle başladı her şey.
Bütün kırgınlıkların altında yatan en büyük nedendi aslında G Ü V E N.
Her seferinde yeniden güvenebilmenin umuduyla yola çıkan bütün insanların tek sorunuysa, yalnızlık.
Ve ötekileştirilmek.
Bunları yazıyorum, çünkü bir daha zamanım olmayabilir ya da üşenebilirim.
Hayatımda yer alan şu '' anlık '' insanlar vardı ya, onların ne söylediklerine tanık olduğum zamanlar oluyor ve gerçekten kötü bir insan olmak için can atıyorum.
Hayatımdan çıkardığım hiçbir insan için zerre pişmanlık ve üzüntü duymuyorum. Ne diyordu Kurt Cobain, '' Kendim olduğum için nefret edilmeyi, kendim olmadığım için sevilmeye tercih ederim. ''
İşte söylemek ve anlatmak istediğim her şeyin tek bir cümleye sıkıştırılmış halidir. Ve en son mesafeleri dert ettiğimde 12 yaşındaydım.
Çünkü tek başıma otobüsle bir yere gidebilmek beni korkuturdu, çünkü mola yerlerinde otobüsü kaçırıp sevdiğim insanlara kavuşamayacağımı düşünürdüm.
Şimdi otobüsü kaçırsam bile, yürüyerek varabileceğim çok özel bir yerim var. Mesafeler o bahsettiğim güveni bel altına saklayan dar beyinli insanlar için sorundur, mesafeler güvenmeyi bilmeyenler için değil de, karşıdakinin güvenini boşa çıkaracağını bilen ahmaklar için sorundur.
Hayatı bir kere yaşıyorsak, önce insan olabilmeyi sorun edelim.
Onu halledince, başka bir şey düşünmeye zaman bile kalmayacak. Benden bu kadar.
__________________ If you can't measure it, it doesn't exist. |