Onu daha az hatırlamaya şartlandırırken kendini,
bunun mümkün olmayacağını ima eden yüzlerce şey çıkar karşına.
Mesela yürürken gördüğün bir binaya onun adını vermişlerdir.
Durup bakarsın,için acır..
Küçük bir çocuğa seslenir annesi, onun adıyla..
Doğamayan çocukların gelir aklına, için acır..
Bir marketin ismidir adı bazen..
Giremezsin,için acır..
Bindiğin otobüste yanı boş olan adam çok benzer ona, oraya oturamazsın.
İçin acır, için çok acır..
Sakalını onun gibi kesmiştir.
Saçlarını onun gibi taramıştır.
Üzerindeki ceket onunkine çok benzer.
Elleri vardır esmer,tutamazsın..
Telefonla konuşur biri, sesi onunkinin aynı..
Sesin kısılır, yutkunamazsın..
Çay içenler insanlar görürsün,nefret edersin onlardan.
Çaydan nefret edersin.
Biri şiir yazar,onu anlatır.
Biri şarkı söyler, onu ağlatır.
Biri özledim der, onu hatırlatır..
Öyle ki..
Her biri, her bir şey onu hatırlatır.
Şöyle ki..
Hiçbiri, hiç kimse unutturamaz onu..
Ezel Roz Manaz.
__________________
''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.''