Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: C.
O ya da bu fark etmiyor, karşıma bunu söyleyebileceğim birkaç insanı almak istiyorum. O salakça davranışlarının sadece kendi aptal egolarını şişirmek ve kendi boklarını örtmek için olduğunu söyleyip, kahkahalar atmak istiyorum. Aslında hiç zor değil, olabilecek bir şey, yalnız şöyle bir sorun var, karşımdakini insan yerine koymuyorum. Hiç içimden gelmiyor ki, tüh. Böyle ani çıkışların olduğu aşırı sıcak günlerin verdiği stres ve bunalım dolu günlerin herhangi birinden merhaba! Yazacak bir şeylerim olduğunu düşündüğümden mi uğradım bilmiyorum, galiba can sıkıntısı.
Şu an gerçek olan bir şey var ki, o da sıcaktır.
Malum Ankara kışları bir hayli soğuk, yazları da nem olmamasına rağmen belki de bir İzmir'den daha sıcaktır. Yakıyor arkadaş yakıyor, şaka değil. O asfalt alttan alttan ısıtıyor, pişiyorsun bildiğin. Ben ciddiyim.
Havuz bizi kesmiyor, biz deniz istiyoruz, biz mavilikler istiyoruz, motorlarımıza binip oraya sürmek istiyoruz. ( Bu mavi bir yerden tanıdık, efulimin mavisi ).
Sonra bu sıcağa bir de Ankara insanının geri kafalılığı ekleniyor. Kalabalık ekleniyor derken bir bakmışsın ki tahammül sınırını aşmışsın. Sabır senden ötelerde bir yerde. Daha Haziran, bunun Temmuz'u var, Ağustos'u var. Ha ben o zamanlarda denizin en derin yerlerinde boy vermeye çalışıyor olurum belki! Yeşilin ve mavinin beraber olduğu yerler iyidir. ( Bu arada yeşil dedik diye sevilmesin bu da, ahah ).
Sonra işte tam böyle hissediyorum. Bağırmak istiyorum, saatlerce.
Ses tellerimi hissetmekten bıktığım ana kadar bağırmak. Samimiyetle söylemeliyim ki, insanlar çok sıkıcı. İnsan olduğunu sananlar ise daha da sıkıcı ve komik. Basit.
Pencereyi daha da açıyorum, sesimi biraz daha gürleştiriyorum. ( Öhm öhm yapıyorum ).
- Siz var ya siz!
+ Biz mi?
- Evet siz, ne olduğunun farkına varamayacak kadar aciz ve korkak yaratıklar!
+ Sakin ol bayan.
- Sözümü kesme seni tavuk beyinli! Yüzünüze tükürüp biyolojik olarak ne acılar çektiğimi incelemek istiyorum.
+ Sizi anlamıyorum.
- Ah yapma Peder, komik oluyorsunuz. Kıçınızdaki ayak izlerine bakmak için ne bekliyorsunuz ha?
+ Kırıcı oluyorsun seni turuncu kafalı hortlak.
- Siz kırılmak nedir bilir misiniz? Tek yaptığınız saçma sapan bir dünyanın önünde kuyruğa girmek ve öndeki kadınlara abanmak! Kuyruğun sağ tarafındaki mağaza vitrininin camında kendinizi görmenizi tavsiye ederim! Sessiz bir film gibi, sokak komedisi.
+ Beni aşağılamaktan vazgeçin.
- Ben sizi aşağılamıyorum Peder, çünkü siz yeterince aşağılıksınız.
...
( Peder nerede? )
Pencereyi kapatıyorum, perde kapanıyor.
Şu sıralar çok film izledim, izliyorum da hâlâ. Bir de şu sinema kanallarındaki Pederler ve Rahibeler beni çok güldürüyor.
Yukarıda yazdığım diyaloğu uydurmak hiç zor olmadı, çünkü filmler artık dilimin özü olmuş gibi.
Yalnız iyi olmadı mı? Ne zamandır bir şeyler yazmıyorum diye abarttım mı yoksa?
( Yoooooooo ) Bu parantez içi mevzusuna da ayrı bir bayılıyorum, ahah.
Bu kadar film demişken, iyi bir şekilde bitirelim o zaman günümüzü.
Bu bir gerçek ve biz gerçeği anlamak için çok zaman harcıyoruz. Gerçek olan her şeyin şerefine kaldırabilirim bugün kadehimi, gerçek olan her şey!
Gerisi beni ilgilendirmez, insanlar beni ilgilendirmez, insanların sözleri beni ilgilendirmez, düşünceleri de ilgilendirmez, fitne fesatlıkları da, acizlikleri de, egoları da, tatminleri de, bunların hiçbiri umrumda olmaz.
O yüzden güzelliklere kaldırabiliyorum kadehimi, var olan gerçeklere, gerçeklerime..
Her zaman diyorum ve yineliyorum, '' Hayat aptal insanların kurgularına inanıp, yine o insanlar için vakit kaybedecek kadar uzun değil, basit hiç değil. ''
Lütfen gülün, eğer gülemiyorsanız gözlerinizi şaşı yapıp, yanaklarınızı şişirin ve eğlenin.
Bunu yapabilirsiniz.
Güneşin yaktığı ama hafif de rüzgârlı bir Pazar gününden bugünlük de bu kadar. Haftaya veya bir sonraki hafta veya daha sonra bilmiyorum bir daha ne zaman yazarım, o zamana kadar hoşça kalın. Bamp parararararam rararararam insanlar alemi papapapam.
__________________ If you can't measure it, it doesn't exist. |